"Bu şarkı," dedi Jungkook kısık bir sesle. "Bana iğrenç diyebileceğim günleri hatırlatıyor."
"Bohemian Rhapsody," dedi Jimin ifadesizce. Ardından viskisini tek dikişte bitirdi.
Jungkook, Jimin'in telefonuna uzanıp şarkıyı değiştirdi. Her hangi bir şarkı açıp koltukta arkasına yaslandı, tek gerçek bu şarkının ikisine de iyi gelmediğiydi.
"Neden değiştirdin?"
Jungkook 'sus' der gibi baktı Jimin'e.
Kore'ye döneli henüz bir gün olmuştu. Sorunlar henüz yok olmamıştı ama biraz dinlenmek için Jungkook'un evine gelmişlerdi. Jimin başını salladı ama yaşanacakları kestiremiyordu. Bu da onu sinirlendiriyordu.
Jungkook'un yatak odasındalardı, aslında fantezi odası demek daha doğru olurdu; tavandan sarkan zinciler, barlar, Jimin'in içini kaynatan odanın siyah ambiyansı... Oyuncak kullanmayı pek tercih etmiyorlardı, onların oyuncakları bedenleriydi, uzuvlarıydı. Birkaç şey dışında.
Bir şeyler yaşamadan önce siyah deri koltuğa oturmuşlar, ayaklarını öndeki sandalyeye uzatmışlar, şarkı dinleyerek viski içmeye başlamışlardı. Bir yandan da konuşuyorlardı.
"Bunu hiç anlamıyorum," dedi Jimin sonunda. "Başka birinin gücüne bel bağlamak... Buna nasıl izin verdim? Tamam, Yoongi ile Taehyung iyi çalışıyorlar ama sindiremiyorum."
"Bunu duyduğuma sevindim," dedi Jungkook sesindeki hafif sinirle.
"Çok uzun zamandır yetki ben de olduğu için soluk almak, iş yıkmak, ara vermek ya da başka birinin güçlü taraf olmasını istedim sanırım."
Jungkook cevap vermedi.
"Konuşmayacak mısın?"
Jungkook derin bir nefes verdi ve başını çevirip Jimin'e baktı. "Ne demeliyim? Olan oldu, yapacak bir şey yok. Verdiğin karar içinde pişman olmana gerek yok. Hâllederiz."
Jimin güldü. "Duymak istediklerim bunlar değildi."
"Anlıyorum," dedi Jungkook alayla. "Her şeyi duymak için gücün var mı?"
Jimin viski şişesine uzanırken kafasını iki yana salladı. "Henüz değil. Sanırım birkaç dakikaya ihtiyacım var."
"Pekâlâ. Sakinleş," dedi Jungkook, Jimin'e doldurması için bardağını uzatırken. Jimin doldurduğunda bardakları tokuşturdular ve büyük bir yudum aldılar.
"Kötü kararlar alıyorum. Geçmiş sürekli gelecekte de bizimle olduğu için bazen ayırt edemiyorum ve o ana göre karar veriyorum. Bu seni de etkiliyor. Ortak olduğumuz ve aynı işi yaptığımız için zarara uğruyoruz. Bu yakında sana da kötü hissettirip öyle düşünmeni sağlayacak."
"Yapacağın hiçbir şey senin hakkında kötü düşünmemi sağlayamaz," dedi Jungkook sakin bir sesle. "Sen ne kadar öyle olduğunu ya da olacağını düşünsen de, geçmişinde ve geleceğinde de yaptığın, yapacağın hiçbir şey ruhun ve cesaretin ile kıyaslanamaz. Uyuşturucu baronuyum, mafyayım, katilim... Mafya babasıyla ortağım..." Güldü. "Beni etkilemiyor. Zararım yok, aksine kâr üstüne kâr ekleniyor. Biri bize zarar vermek isteyecek olursa, benden daha iyi dayanacağını biliyorum. Ben senin gibi sakin biri değilim. Doğru düşünemiyorum. Geçmişse geçmiş, gelecekse gelecek. Ortası yok. Öyle düşünme."
Jimin viskisini tek dikişte bitirip ayağa kalktı ve direkt Jungkook'un kucağına oturdu. Çenesinden tutup yüzüne eğildi. "Benimle ortaklığını bitirmeyi hiç düşündün mü?"
Jungkook Jimin'in gözlerine bakarken fısıldadı: "Hayır. Bundan vazgeçmemi söyleyen olursa, onu öldürürüm. Bu kişi sen bile olsan kavgaya hazırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clandestino | Jikook
Fanfiction"Şaraplar, silahlar, uyuşturucular yerini kan'a bıraktı Jungkook," dedi Jimin tehlikeyle parıldayan gözlerle. "Ve akan benim kanım olsa dahi, bu çöplük benim olacak." •Yetişkin içerik!