Geçmiş.
Jimin 16, Jungkook 17 yaşında.
***
Jimin, bakışlarını şık davet salonunda gezdirdi. İçerideki saygın konukların selamını başını sallayıp gülümseyerek karşılık verdi.
"Sabahtan beri bir şey yemedim," diye yakındı Taehyung.
"Bir haftadır ben de bir şey yemiyorum, Tae. Bir haftadır bu davetle uğraşıyorum," dedi Jimin sıkıntıyla.
"Peki ya, baban?" diye sordu Taehyung. "Bu davete çok seviniyormuş gibi durmuyordu."
Jimin omuzlarını silkti. İçinde keskin bir acı vardı ama bu durumdan kendisi sorumlu değildi. "Er ya da geç bu olacaktı. Bunca zamandır beni buna hazırlıyordu."
Jimin artık onu bir hafta önce şaşkına çeviren haberle ortama uyum sağlamaya çalışıyordu; bay Park, Jimin'in varis konumunu kullanarak onu daha on altı yaşında şirketin başına geçirmişti ve bunun için özel bir davet vermişti.
Ama elbette durum böyle değildi; daha reşit ve imza yetkisi olmadığı için güç hâlâ bay Park'ın elindeydi. Bunu yapmasının asıl sebebi; düşmanlarının Jimin'den haberdar olması ve babası olarak onu korumak zorunda olmasıydı. Jimin'i çoğu işe kendisi soktuğu için bu gerekliydi. Şirketin yeni başkanı Jimin olarak gösterilecek ve şimdiden ilgiyi ona çekerek tehlikeli planlarıyla düşmanlarını alt edecekti.
Taehyung dikkatini Jimin'in birer yumruk haline getirdiği ellerine çevirdi. Ona böyle tepki verdirecek ne söylediğini merak etti. Fakat arkadaşının kendisine değil, daha uzak noktaya baktığını fark etti. Bakışlarını takip edip Jeon Jungkook'un birkaç arkadaşı ile beraber içeriye girdiğini gördü. Jimin'i kızdırmak için alayla sordu: "Onu bizimle içmeye davet edelim mi?"
"Sen kafayı mı yedin?" Jimin gözlerini tehlike sinyalleri yayacak şekilde kıstı. "Nefes aldığını bilmek bile sinirlendiriyor."
Taehyung başını salladı. Buna verebilecek bir cevabı yoktu. Jimin ile benzer durumdalardı. Jungkook'u sevmezdi. Jungkook'u arkadaşları ile yüksek sesle şamata yaptıklarını görünce kaşlarını çattı. "Bunun sorunu ne?"
"Soylular böyledir," dedi Jimin, şampanyadan bir yudum almadan önce.
"Soyunu sikeyim. Ondan kurtulman için çözüm olarak ülkeyi terk etmeni önerebilirim ama baban varken bu çok zor."
Jimin Taehyung'a baktı. "Evet. Çok zor. Beni nereye gidersem gideyim bulur. Ancak, neden kendi yapmak istediğini bana sunuyorsun?"
Taehyung kıkırdadı. "Birlikte yapalım diye."
Jimin şaşırmış gibi yaptı. "Bilmiyordum. Çok iyi gizlemişsin."
Taehyung kayıtsız bir şekilde elini salladı. "Bunu büyük bir ustalıkla kendimden bile gizledim."
Salonu dolduran kahkahalar Jimin'in dikkatini çekerek arkasında olan bitenlere çevirmesine neden oldu. "Bekle geliyorum."
Taehyung başını saklayarak içkisinden bir yudum aldı.
"Taehyung."
Taehyung başını kaldırıp Hana'ya baktı ve gülümsedi. "Hana. Nasılsın?"
Kız gülümsedi. "Çok iyiyim. Ya sen?"
"İyiyim."
"Aslında sana bir şey söylemek istiyorum..."
Taehyung başını salladı. "Elbette."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clandestino | Jikook
Fanfiction"Şaraplar, silahlar, uyuşturucular yerini kan'a bıraktı Jungkook," dedi Jimin tehlikeyle parıldayan gözlerle. "Ve akan benim kanım olsa dahi, bu çöplük benim olacak." •Yetişkin içerik!