Son akşam yemeği.
Jimin'in mekânındaki işkence odasına bir yemek masası hazırlanmıştı; beyaz bir örtü üzerine en şık yemek takımı, şamdanlar konulmuştu ve bu sadece tek bir kişi için hazırlanmıştı.
Savcı.
Savcı ile restoranda yemek yerken, onun elinde sıkıca tuttuğu çatalı özellikle getirtmişti Jimin. En önemli parça o idi.
O olaydan sadece bir saat geçmişti. Bir saat içinde tüm hazırlıklar yapılmış, diğerleri soluğu burada almıştı.
Yoongi, koltukta oturan Taehyung'un sırtına dikiş atıyor, Hyejin Namjoon ile olacakları bekliyor, Jin Hoseok ile camları kırıyor, Jimin ile Jungkook'ta savcının başında ölüm melekleri olarak bekliyordu.
Savcı da zaten ölümünü bekliyordu, yakasına beyaz ipek bir mendil sıkıştırılmış, masaya oturtulmuştu. O anda Jungkook'un kendini neden öldürmediğini anlamamıştı ama şimdi çok iyi anlıyordu; Jimin'e müsaade etmişti, Jimin öldürecekti.
Jimin, sandalyeyi çekip savcının karşısına oturdu. "İzinsiz girişleri sevmediğimi söylemiştim, değil mi bay Moon?"
"Öldür ve bitsin, Park," dedi savcı sinirli bir ifadeyle.
Jimin cıkladı. "Ülkenin mafya babasını karşına almayı sen seçtin. Şimdi cesaretin var mı?"
Savcı başını kaldırdı ve Jimin'in ölüm hissi veren gözleriyle olduğu yerde kaldı.
Savcının yanıt vermesine fırsat kalmadan Jungkook araya girdi: "Evinde bir bomba var. Az sonra patlayacak ve sende olan tüm bilgiler yanacak. Hoş, adamlarım hepsini aldı ama senden geriye bir ceset bile kalmayacağını söylemiştim."
Savcı şok edici bir sesle bağırdı: "Bunu yapamazsın! O evde ailem yaşıyor!"
Jungkook karanlık bir fısıltıyla, "Öyle bir yapacağım ki, cehennemde bile kahrından öleceksin," dedi.
Savcı başını iki yana sallayarak inkâr etti: "Annem. Annem o evde. Olmaz!"
Annesini o evden çıkarmışlardı ve güvenli bir yere almışlardı ama bunu savcının bilmesine gerek yoktu. Jungkook telefonuna gelen mesajı açtı. Adamlarından biri video atmıştı ve kahkaha atarak videoyu açıp savcıya gösterdi; evi patlatmışlardı.
Savcı çığlık atarak ağlamaya başladı, elinden ve bacağından vurulduğu için kalkamıyordu. Jimin'in adamları kurşunları çıkarmış, kanamayı durdurmuşlardı. Bunu sadece hemen ölmesin, Jimin intikamını alabilsin diye yapmışlardı.
Jungkook sadistçe gülümseyerek devam etti: "Yaptım bile."
"Orospu çocuğu!" diye bağırdı savcı. "Annemi öldürdün!" Jungkook ağzına yumruk atınca başı arkaya düştü.
"Kavuşacaksınız işte ne güzel, iyi oldu bence," dedi Hyejin gülerek.
"Ee," dedi Jimin. "İmparatorluğumu bitiremediğine göre tatlıya geçelim mi, bay Moon?" Savcı gözlerine nefretle baktığında gülümsedi ve alkışladı.
Hoseok, Jin ile beraber kırdığı camın parçalarını şık yemek tabağına doldurdu ve savcıya gülümseyip önündeki servisin üzerine bıraktı. "Afiyet olsun."
Savcı şokla baktı. Bunlar nasıl bir manyaktı? Kafasına kurşun yemeyi tercih ederdi.
Jimin masadaki çatalı alıp savcıya gösterdi. "Sana bu çatalı unutma demiştim, bay Moon. Size bu çatalla güzel bir tatlı yedireceğimi söylemiştim." Çatalı onun eline tutuşturdu. "Tadını çıkarın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clandestino | Jikook
Fanfiction"Şaraplar, silahlar, uyuşturucular yerini kan'a bıraktı Jungkook," dedi Jimin tehlikeyle parıldayan gözlerle. "Ve akan benim kanım olsa dahi, bu çöplük benim olacak." •Yetişkin içerik!