GEÇMİŞTEN BİR ANI

1.6K 107 40
                                    

"Adar."

Kafasını kaldırıp babasına baktı Adar. "Ne var?"

Efkan Karahan ise güldü oğluna bakarken. "Ne bu öfke oğlum? Çok mu yanıyor canın?"

"Kendin bir halt yemişsin gibi seviniyor musun şuan? Cidden mi?"

Bu onu daha çok güldürmüştü. "Doğruyu söylemek gerekirse oğlum, işler bir anda bozulmasaydı planın kusursuz sayılabilirdi. Yeni ehliyet alan genç çocuk babasıyla birlikte bir araba kazasına kurban gidiyor... Müthiş senaryo."

Omuz silkti kendi kendine. "Ama gördüğün gibi sayemde birkaç ufak yarayla atlattık bunu da."

Babasına bakan Adar kafasını hafifçe iki yana salladı. "Acınası birisin."

"Acınası olan asıl kişi sensin oğlum. Sırf kız kardeşini benden kurtarmak için kendini de benimle ölüme çektin."
Güldü kendi kendine. "Senin için üzülecek tek kişi kardeşin olabilir ama bana saygı ve minnet duyan onlarca insan var. Bırak artık hata yapmayı."

"Senin aksine ben bir hata yapmadım baba. Herkesin sınırları vardır diyorsun ya bize, benimki de canını yakmaya çalıştığın kız kardeşimden başlıyor. Sen onu rahat bırak ki bende seni rahat bırakayım."

Sesli bir nefes verdi Efkan Karahan. Öfkelenmeye başlıyordu. "Başlama yine Adar. Bak Eylül'e söyledim, arkadaşını yemeğe getirecek birazdan. Sende olaysız bir akşam istiyorsan bize katıl."

Önce kollarındaki yaralara, sonra da babasına baktı Adar. "Bu halde kızın karşısına geçip ne yapmamı istiyorsun? Önüne yemeği ben mi koyuyorum?"

Asıl sorun bu değildi ama bilen tek kişi olacaktı Adar. Babasına hiç güvenmezdi çünkü.

"Her seferinde sana bir açıklama yapmak beni o kadar yoruyor ki..." derin bir nefes verdi oğluna bakarken.

"Adar." kolunu birden oğlunun omuzuna koyduğunda göz göze geldiler. "Bir kez olsun beni anlamaya çalışamaz mısın?"

"Neden olduğun onca şeyden sonra iyi bir babaymış gibi davranmak zorunda mısın gerçekten? İnandırıcı geliyor mu bu sana?"

"Anneni elinden alan Eylül ama sen her daim onun yanındasın oğlum. Kendi babanı hiç görmüyorsun ama gidip ona babalık yapmaya çalışıyorsun."

"Senin yapamadığını yapmaya çalışıyorum işte," dedi Adar. "Ayrıca gerçekten de baba sıfatını kendine yakıştırıyor musun sen?"

Oğlunun omuzunu sıktığını bilse de sakinliğini korumaya çalıştı. "Ben senin baban olmaktan hep gurur duydum Adar, benimle böyle konuşman hiç doğru değil."

"Eylül bilmiyor olabilir ama ben annemizi öldüren adamların seninle olan alakasını gayet iyi biliyorum. O yüzden bu numaralarını ikimizden de uzak tutsan iyi edersin." omuzundaki kolu hafifçe geriye ittiğinde babası sağ yumruğunu sıkarak gözlerini kapattı birkaç saniye.

Nare'si onları duymuştu.
Oğluna iyi gelmediğini anlamıştı.

Belki de onu artık sevmeyecekti.

"Lafını geri al."

Olanları fark eden Adar güldü sihri bozukluğuyla. "Özüne dönüyorsun demek."

"Lafını geri al oğlum!"

Kapının çaldığını duyduğunda küfrederek ayağa kalktı. Babasıyla karşı karşıya gelmişti. "Bak geldi misafirin. Tak yüzüne maskeni, git karşıla."

MAVİ GÜL(Düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin