2. KİTAP GİRİŞ

1.4K 91 17
                                    

Herkese selam.

Şuan şok olduğunuzu düşünüyorum.

Olduysanız komik olur çünkü chckdbcnx

Neysee.

Hemen kısa bir bilgilendirme yapalım.

Mavi gül yarım kalması içime sinmeyen bir kitap olduğu için bir anda 2. Kitabı yazma kararı aldım.

1. Bölüm en az 1 2 hafta sonra gelecek.

(Bu arada ölü kalplerin düğümü kitabımı da kısaca düzenleyip 1. Bölümüyle birlikte tekrar yayınlarım.)

Son olarak oy ve yoruuum.

İyi okumalar.
...
...
İntikam.

Bir insanı kendi içinde bitiren duygudur.

Çünkü intikam ateşiyle yanan insanlar sadece o kişi yaşattığını yaşamadan ölmesin diye bir zamanlar asla dediği şeyleri yapar.

Fırat Duman bu insanlardan biriydi.

Ve o, hiçbir kuralı dinlemeyecekti.

Kendi canından, kanından biri kollarında ölmüştü çünkü.

Kapının tıklanmasıyla birlikte elindeki fotoğraf çerçevesini tekrar eski yerine, masanın üzerine bıraktı.

"Gel kardeşim."

Saniyeler sonra kapı açıldığında işe derin bir nefes vererek babasının kalan tek emanetine baktı.

Bulut Duman.

"Abi..."

"Gelsene oğlum."

Kafasını salladı hafifçe. "Geleyim abi."

Kapıyı hemen arkasından kapatarak ağabeyinin tam karşısına geldiğinde durdu adımları.

"Dediğin gibi yaptım her şeyi abim. Bizimkiler de hemen yarın gidecekler zaten. " derin bir nefes verdi. "Abimi ziyaret ettikten sonra yani."

O an kafasını kaldırıp kardeşine baktı Fırat. "Buldun mu?"

Önce sessiz kaldı kardeşi. Bu evet demekti abisi için.

"Bana öyle bakma kardeşim. Ne bulduysan göster. Ne duyduysan anlat. Ama sessiz kalma. Sakın sessiz kalma."

Bu sözler yetmişti sessizliğini bozmasına. Onlar acımdıysa o da acımazdı çünkü.

"Karahan'dan hiçbir iz yok abi. Herif sanki gerçekten ölmüş gibi. Döktüğü kanlar burada ama o yok. "

Abisi ile göz göze geldiler o an.
Ölüler cinayet işleyemezdi.

"Gerçekten bir kardeşi de varmış." Bu noktada cebinde ki fotoğrafı çıkarıp masanın üzerine bıraktı.

"Ama ona dokunamayız çünkü yurt dışında, Salih Şanlı'nın himayesi altında."

Sinirle boynunu sıvazladı. "Elimizde ne kaldı lan o zaman? Salih vermez kızı bize." sesli bir nefes verdi.

"Kendimiz de alamayız zaten."

Bu noktada kendi içinde bir karar vermesi gerektiğini anladı kardeşi.

Akıl ve kalp.

Aklı sus diyordu ona. Bitir kendi içinde. Başlamadan bitsin bu savaş.

Ama kalbi konuş diyordu ona. Onlar senin canını yaktılar. Şimdi sıra sende.

Ve kazanan her zaman ki gibi duygular oldu.

Ceketinin cebinde duran, yalnıca birkaç gün öncesine ait olan o fotoğrafı çıkarıp ağabeyinin önüne bıraktı.

Defalarca kez bakmıştı fotoğrafa. Defalarca kez izlemişti o gözleri.

Fotoğrafı görünce kaşları çatıldı abisinin. Kardeşine döndü beklemeden.

"Kim lan bu kız? Tek kardeşi var dedin bana. "

"Öyle zaten abi." Devam etmesi gerektiğini bildiği için uzun bir süre susmadı bu defa.

"Kızın adı İdil. İdil Gürsoy."

Daha önce bir kere görmüştü onu.

Güzeldi. Gerçek olamayacak kadar güzeldi hemde.

Ama aynı zamanda ölü gibiydi.
Yaşayan bir ölü.

"Karahan'ın gitmeden önce yanında olan sevgilisi. Yani ölüm haberinden önce öyleymiş."

O an kazanılacak bir savaşın varlığıyla dudakları kuvrıldı abisinin.

"Devam et," dedi ardından. "Ne biliyorsan anlat."

"Babası şehit komiser Diyar Gürsoy. Annesi hayatta. Liseye giden bir kardeşi var. Aras Gürsoy. Bilindiği üzere hemşire bir teyzesi, onbaşı bir eniştesi, bir de küçük kuzeni var."

"Peki nerede bu kız?" güldü. "Asıl soru,Karahan'ın canını yakabileceğimiz kadar yakınımızda mı?"

Derin bir nefes vererek ölen ağabeyinin fotoğrafına baktı.

İntikam tüm duygulara ağır basardı. Bunu en iyi o bilirdi.

"Yakında," dedi saniyeler sonra bu yüzden.

"Ulaşabileceğimiz kadar çok yakında abim."

Bir kalp atışı kadar yakın, ölü bir nefes kadar uzak.
...

MAVİ GÜL(Düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin