Alın size yeni bölüm. Her sabah uyanıp yb bölümü isteyen aşkıma gelsin bu da..
İyi seyirler..
Hala odaydım. 2 gün olucaktı nerdeyse. Odaya girip yemek getirenler ve beni kontrol etmeye gelenler dışında kimseyi görmemiştim. Gerçi her defasında başka biri geliyordu. Ne kadar insan vardı bu evde?
Düku emir verip ellerimi açtırmıştı. Odanın içinde serbest gezsem de odadan çıkamıyordum. Gerçi çıkmak için bir hamle yapmamıştım da belkide kapılar açıktı.
Gücüm de yerine gelmişti çoktan ama onu da kullanmıyordum. Neden bunu yaptığımı bilmiyodum ama burda kalıp her şeyi öğrenmek istiyordum. Dekunun bana zarar vermeyeceği belliydi. Zaten böyle bir şeyi hiç bir zaman yapmamıştı ama yinde onun eskisi gibi duygusal Deku olmadığını biliyordum ve bu yapacaları ve yapmayacakları arasında kararsız kalmama neden oluyordu.
Kapının gıcırtılı sesiyle uzandığım yatakta arkamı döndüm gelene bakmak için.
Deku yavaş adımlarla içeri giridi. İlk bana baksa da bakışlarını çabuk çekip karşımdakı dolaba yöneldi.
Kendimi yatakta dikeltip özülediğim yeşilleri izledim arkasından. Dolabın önünde durup kapısını açtı ve içeride bir şeyler aramaya başladı. Sonunda bir t-shirt çıkardığında kenara kayıp aynı hızda gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.
Yerimde ilk kıpırdansam da gözlerimi ondan çekmedim. Gömleği yapılı olduğu belli olan sırtından sıyrılınca gözlerimi ona diktim.
Yaralarla kaplı vücudunu gördüğümde boğazımda oluşan yumruyu geçirmek için birkaç kez yutkundum. Çok fazla yara izi vardı. Hatta bazıları yıllardır orda gibi eskiydi.Acaba canı yanıyormudur diye geçirdim içimden. Acaba onlar da benim eserim miydi.
Çıkardığı gönleği danın bir köşesine fırlatıp yeni çıkardığını geçirdi üzerine saniye farkıyla. Yaptığı her harekette sırt kasları daha çok belli oluyordu. Harbi bu çocuk nasıl bu kadar kas yapmıştı?
Üstünü giyer giymez kollarıyla dolaba tutundu. Sanki düşmekten son anda kendini kurtarmış gibi. Derin bir nefes alınca gerilen sırtını izledim. Kafasını tavana dikip bir şeyin acısını giderir gibi durdu. Birakç saniye sonra aldığı derin nefesi bırakıtı titrek bir şekilde.
"Deku." İsmi ağzımdan gayri-ihtiyari bir şekilde çıktığında irkilip bana döndü. Benim birdakı varlığımı unutmuş gibiydi.
Ne diyeceğimi bilmeden baktım yüzüne. "İyi misin?" Bular çıkmıştı sadece ağzımdan.
Saniyelerce yüzüme baktı hiç tepkisiz.
"Kollarını açmadılar mı?" Diye sordu. Tek merak ettiği bu muydu?
Yorganın altındakı ellerimi havaya kaldırıp açık olduğunu göstermeye çalıştım.
"Peki neden hala orda yatıyorsun?" Başka nerde yata bilirdim ki?
"Oda dan çıka bilir miyim?" Peki odadan çıkmaya hazır mıydım?
"Tabi ki. Kapı açık zaten." Dediğinde sadece yüzüne baktım. Tahmin etmiştim zaten açık olduğunu.
"Neden çıkmadın?" Diye sordu. Gözlerime bakarak. Yeşillerinı kendi gözlerimin üzerinde hissetmek başka bir duyguydu.
Elmile yorganı üzerimden atıp yataktan indim sesizce. Gözlerimi gözlerinden hiç kaçırmadan.. sanki kaçırsam hep gördüğüm rüyalar gibi yok olup gidecekti.
Yavaş adımlarla yürüyüp tam karşısında durdum. Gözlerim çillerinin hizasına geliyordu. Gerçekten benden uzundu.
Kafamı kaldırmadan gözlerimi yeşillerine diktim yine. Tek bir parıltı yakalamak umuduyla dakikalarca izledim. Hiç bir şey yoktu. Sadece titreyen yeşil bir renk vardı. Solgun bir yeşil.
"Deku.." dudaklarımın arasından çıkan sıcak nefes yüzüne çarpınca gördüm saliselik duyguyu ve hemen kayboluşunu. "Neden?"
"Ne neden?" Diye sordu duygusuz sesiyle.
"Neden yaptın tüm bunları?" Dedim. Artık bir şeyleri öğrenmek istiyordum. Camım yanmadığı kadar çok yanmıştı bu 3 yılda. Ama şimdi karşımdaydı. Şimdi gözlerimin içine bakıyordu, şimdi bir mezarda, bir hayelde, bir rüyada değil, bütün varlığıyla karşımdaydı.
"Bir çok şey için." Dedi sadece. Bu hiç bir şeyin cevabı değildi.
"Ne için?"
"Kendim için, insanlar için, toplum için. Hayellerim için."
"Senin hayelin kahraman olmaktı, Deku."
"Evet. Kahraman olmaktı. Oldum. Milyonlarca insan kurtardım ben."
"Peki ya kötüler birliği? Peki ya onların öldürdüğü binlerle insan? Kahraman olmak bu mu?" Anlamıyordu. " Senin hayellerin bunlar deği."
"Hiç bir şey göründüğü değil, Katsuki. Her şeyi kendi dünyanla kıyaslayamazsın. Ben bir kahramanım..ama sana göre değil, ben bir liderim ama yine sana göre değil. Anlayamazsın."
"Anlat ozaman!" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Hazır değilsin." Dedi gözlerini kaçırarak.
"Hazırım!" Hazır değildim belkide.
"Hazır değilsin,Katsuki. Seni burda tutma nedenim hiç kimseye yaşadığımı anlatmayacağına emin olmam. Birkaç gün sonra seni özgürlüğüne salacağım. Eğer sana her şeyi anlatırsam bir daha asla özgür olamazsın." Dedi ciddi bir sesle.
Öğrenmek benim de hakkımdı.
"Bırkata özügür olmak isteyip, istemeyeceğime kendim karar vereyi!"
Dediğim şeylerle susup gözlerimin içine baktı. Anbean kaşları çatılırken. Beynin içinde dönene şeyleri duymak istedim.
"Tamam." Dedi bir adım daha yaklaşarak. "Sana her şeyi anlatacağım."
Yeşil gözleri yüzümün her bir köşesini taradıktan sonra hızla geri çekildi. Elini ağzına sarıp bana baktı.
"Ama önce lavuboya gitmem gerekiyor." 'Öğk' diye bir ses çıkarıp hızla odadan koşarak çıktı.
Dekuya neler oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalık (DekuBaku)
Random"Ölümümü ilk isteyen sendin, Kacchan. Beni suçlayamazssın..."