"Katsuki!! KATSUKİİ!!"
Sıçrayarak yataktan kalktı sarışın. Yine aynı şey, yine aynı kabus. Geçen 2 yıl hiçbir şey almamıştı hayatından sarışının sadece "Deku'sunu" almıştı. Canını alsalardı daha iyidi dediği çocuğu.
Her sabah bıkmadan kabuslarla uyuyan oğlunu gözleri yaşlı kaldıran kadın, yine aynı şeyi yapmış, yine onu sarsarak uyandırmıştı. Karşısında uykusunda bile ağıamaktan gözleri kızarmış oğlunu görünce tutamadı gözyaşlarını, 2 yıldır her sabah yapamadığı gibi. Hangi anne dayanabilirdiki buna. Hangi anne her sabah bu manzarayla delirmeden durabilirdiki. Kollarını açıp sarıldı kendisine tıpatıp benzeyen gence. Sarıldı ve bıraktı gözyaşlarını. İkiside hıçkıra-hıçkıra ağlıyordu şimdi.
Sonunda akacak gözyaşı kalmayınca ikiside tekbir kelme etmeden kalkmıştılar yataktan. Annesi mutfağa girerken, odada bitkin bir halde dolaptan çıkardığı formayı giymeye başlayan, bir sarışın bıraktı arkasında. Sonunda yüzünüde yıkayıp odadan çıkan genç, annesinin eline zorla verdiği küçük sandiviçide alıp, çıktı evden.
Aklından hiç çıkmayan yeşilliyi düşünerek adımladı sessiz ve kimsesiz kaldırımlardan. Saat 8 di yani ders başlamıştı bile ama o yine geç kalmıştı. Sonunda düşüncelerle okula vardığında hiç beklemeden sınıfına gitdi. İçeri girdiğinde onun bu haline alışmış öğretmeni hiçbir kelime etmeden, kendi sırasına geçmesini izledi. Birkaç saniye sonra tekrar devam etdi derse, yine her zaman ki gibi demek kaldı bizede...
2 yıldır onda tek değişen şey daha az bağırmasıydı. Her gece gördüğü kabuslar onu suskun biri yapmıştı. Buna rağmen hala sinirli, bağırıp çağıran biriydi. Artık hedeflerini tek tek aşıyordu. İlk hedefi UA lisesine girmek olmuştu ve o bunu başarmıştı. Bir kahraman olabilecekti. Ama bunun başka bir sebebi vardı artık onun için. "Deku bunu isterdi" derdi hep her şeye. Bunun için kazandı liseyi. Bunun için şu an ayakta. Tabi ki burda bir çok arkadaş edinmişti. En azından onla arkadaş olmaya çalışan insanlar vardı. Bundan ziyade ondan hoşlanan birkaç insanda vardı ama o ilgilenmiyordu hiçbiriyle. Onun için sadece Deku vardı. Ya da onun değimiyle "Sadece Deku'su vardı"...
Sonunda biten dersle hoca çıkmış, çocuklarda ayaklanmıştı. Her zaman ki gibi yine sarışının yanına gelen Mina ve Kirishima olmuştu. Katsuki'nin arkadaşlarıydılar ve galiba onun bu halinin sebebini bilen birkaç kişiden biriydiler.
-Hey Bakubro. Hadi gel bahçeye çıkalım, ne dersin?
-İyi fikir hadi Bakugo.
-Gidin başımdan yanlız kalmak istiyorum.
-Ah ama Bakugooo... Hadi ama kalk.
-İstemiyorum.
-Bakugo neden böyle yapıyorsun... sence o senin böyle olmanı istermiydi?
-İstemezdi..
Buruk bir tebessüm etdi sarışın
-O asla benim bu hale düşmemi istemzdi.. Ağlamamı, incinmemi hiç birini istemezdi... ama ne yaptı baksana.. Beni ne hallere düşürdü. Çekti gitdi, dönmiyor, dönmeyecek.
Gözünden dökülmeye çalışan damlaları serbest bıraktı. Ayağa kalkıp ikinci katda olan pencereden dışarı atladı. Elleriyle patlamalar oluşturup yere yumuşak bir iniş yaptı. Pencereden ona üzgün bir şekilde bakan ikiliyi geride bırakarak okuldan çıktı.
İçindeki yanğını 3 yıldır dindiremiyordu. Canı çok fazla yanmıştı. Hala da yanlyordu. Başkası olsa belki çoktan unutmuştu ama o unutamıyordu.
Ona "atla" dediğini unutamıyordu. Okumak istediği lisede okuyordu yeşilin. En çok yapmak istediği şeyi yaparken onu unutamıyordu.
Gözünün karşısından hiç gitmeyen o kanlı görüntüyü unutamıyordu...
Saat 7e gelirken o hala ayaklarına işkence veriyor, şehrin sokaklarını bilmem kaçıncı kez turluyordu. Midesi artık bir birine yapışmıştı. Eve dönse iyi olucaktı ama ilk önce bir yere uğramalıydı. Her zamanki gibi....
####
Toprak alanda yavaş adınlarla ilerledi. Buraya girmek onu hiç bir zaman korkutmamıştı. Karanlıkta gelse bile asla ruhu titremezdi sarışının. Zaten gözü kapalı bile bulurdu o mezarı.
Ayakları onu gitmek istediği yere usulca götürürken derin bir nefes aladı. Sanki yaklaştıkça biryerlerden Deku'sunun kokusu geliyordu. Kendini onun burdakı varlığına o kadar alıştırmıştı ki, kaçıp geldiğinde onu burda bulacağına her zaman emindi. O ağaçların arasındakı mezarın başında her zaman sarışını bekleyen bir çocuk vardı.
Ayaklarının ucunda duran mermere baktı iç çekerek. Burnu da akıyordu, iyice sulu göz olmaya başlamıştı. Göz yaşlarının kuruttuğu yüzünü koluyla silip baş taşına dikti irzlerini.
"Kalk lan. Karşımda yatma cüretini sana kim verdi?" Dedi fısıltı gibi sesiyle. Kulaklarına sanki bir kıkırtı sesi doldu.
Gözlerini kapayıp bilinç altının derinliklerinde o sesi aradı sarışın. Elini uzattı tutmak için. Bir küçük gülüşe, küçük bir sese bile muhtaç gördü kendini. Hiç olmadığı kadar aciz hiss etti.
"Biraz daha sesli gül, Deku. Duyamıyorum.." titrek nefesi konuşmasına bile izin vermedi.
"Sesini duyamıyorum, Deku. Sesini çok özledim." Dudakları titrerken göz yaşları artmıştı.
Burda, onun yanında, onun mezarının önünde ağlamak her şeyden rahattı. İnsanların yanında ağlayamayan, güçlü görünmeye çalışan çocuk, buraya geldiğinde alakalı alakasız her şeye ağlaya bilirdi.
Burası onun özgürlüğüydü... Burası onun hapsiydi... Sevdiği aynı yerin altında hapsteyken o da aynı yerin üstünde hapsteydi... Ömrünün sonuna kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalık (DekuBaku)
De Todo"Ölümümü ilk isteyen sendin, Kacchan. Beni suçlayamazssın..."