26

153 20 12
                                    

Saçlarını bir kez daha çekiştirdi qızarmış elleriyle. Hava sanki bu gece her zamankinden daha soğuktu. Ellerini ceplerine sokuşturup birazdan tam karşısında duracak olan arabayı bekledi.

Geç kalması onu adeta delirtiyordu. Zaten hava soğukken ve zaten sayılı günleri varken birilerini beklemek zorunda mıydı?

Arabanın farı gözlerine yansıdığında güçlü bir nefes çekti içine. Soğuk hava ciğerlerine dolarken boğazını delip geçmişti.

Tam karşısında duran araca baktı birkaç saniye. Artık sabrı kalmadığı için yaslandığı yerden doğrulup arabaya doğru ilerledi. Şöför koltuğu olan kapıyı açarken oturan adamı omuzlarından tutarak arabadan dışarı attı rahat bir şekilde.

Adam korku dolu gözlerle ona baktı. Buraya konuşmak, bir şeyleri çözmek için geldiğini sanıyordu ve zaten bunun için bile it gibi korkarken şimdi nasıl korkmazdı ki. Ellerini başının hizasına kaldırıp kendini gelecek darbeden korumaya çalışırken hızla bir kez daha çekildi omuzlarından.

Sırtını set bir ağaca çarpmasıyla dişlerinin arasından bir inilti çıkardı. Adama karşı gelemeyeceğini biliyordu. Zaten gelmeyi başarsa bile ikinci darbenin ona çok kötü değeceğini de biliyordu. Bu yüzden susup sakinleşmesini bekliyordu.

"Bekletilmeyi sevmediğimi duymadın mı?" Sesi kısık çıksa bile karşısındaki adamın titremesine sebep olmuştu ki bu asla soğuktan değildi.

"Yolu. Yolu kaybettim. Ağaçların arasından zor buldum." Dedi nefesini düzene salmaya çalışarak. Kesinlikle ölecekti.

Siyah postallarını adamın karnına geçirirken ormanda yankılanan inleme sesi kazanmıştı. Nefret ediyordu böyle şeyler yapmaktan. Ne vardı ki başka birini gönderseydi.

"Cıyaklaman bittiyse adamların yerlerini söyle." Adamın saçlarından tutup çekerken konuştu iğrenir gibi.

"Kar- karşılığında?" Dedi korkuyla. Ölüceksin be adam ne karşılığı diye geçirdi içiden sinirle.

"Karşılığında sadece kolunu kırarım." Dişlerini götererek güldüğünde adamın gözleri yerdeki kardan bile beyaz dişlere takılmıştı. Hızla elini cebine atıp kağıt parçasını çıkradı ve titreyen elleriyle ona uzattı.

Adam kağıtı hızla çekip aldı elinden. Açıp yazan adrese baktı ve saçlarını bıraktı. "Yalan dolan olursa kellen uçar zaten." Diyip doğruldu eğildiği yerden. "Kurogiri!" Önünde beliren sise daldı hızla.

Kendini odasının kapısında bulunca ellerini bir birine sürttü ısınması için. Odaya girip kendini koltuğa attığı an kapı çalmıştı. Parmaklarını burun kemerine koyup masaj yaptı. Kapı çalınmasının ardından açılırken içeri Shigaraki girdi.

"Aldın mı?" Dedi karşısına geçip otururken. Yarım saattir gelmesini bekliyordu Dekunun. Bu işe hala neden kendinin gittiğini anlamamıştı.

"Aldım." Cebinden çıkardığı kağıtı iki marmağının arasında havaya kaldırdı. "Hazırlanın, bu gece gidin yakın ortalığı."

Shigarakinin duyduğu şeyle dudakları kıvrıldı yukarı doğru. İşte beklediği an gelmişti. Sonunda bir şeylere yeniden başlamak onu mutlu etmişti. Tabii karşısındakı adamın eski dik duruşunu görmekte buna dahildi.

Sarışının köşkten gideli, daha doğrusu gönderileli 4 gün oluyordu ve Deku bu süreçte bütün görevlere kendi gitmiş, saçma salak ne kadar zamanını boşa harcayacağı iş varsa yapmıştı. Beynini meşgul etmek için her yolu deniyordu yani.

Ve bu süreçte görmezden geldiği tek şeyse Katukinin kendisine ulaşmak için denediyi türlü türlü yollardı. Mina ve Kirishima ile haber gönderip bir cevap alamayınca soluğu Makanın evinde almıştı genç sarışın. Saatlerce kapıda beklemesine, Makanın peşine takılıp gizlice takip etmesine rağmen hiç bir şekilde ulaşamamıştı.

Neden ona ulaşmak istediğini kestiremiyordu Deku. Ama yine de içinde olan seslere karşı gelemiyor, ümitlenmeden duramıyordu. Yılların kaybını, özlemini birkaç günlük yok etmek ona yetmemişti. Göğsünü delip geçen bu illet şey onu öldürürken bile onun kalbinden, hafızasından silinmesine izin vermemişti.

Nasıl versin ki, o değil miydi çocukken bile Katsukinin peşinden oraya biraya koşan, o değilmiydi bir gün her şeyin biteceğini bile bile yinede onun yanından ayrılmayan?

Kapının hızla açılmasıyla elini şakşaklarından çekti kapıya döndü. Kapıda Maka ve çatılmış kaşlarını görünce bir şey olduğunu anlayıp ayağa kalktı.

"Katsuki.." dedi nefesini dererek "Yine evden kaçmış."

Dekunun omuzları düşerken gözünü devirdi. Demek şimdi de yeni yollar deniyordu. "Yerini öğrenin. Yanlız gideceğim. Shigarikiye haber verme."

*****

Ayağının altındakı taşı bir ileri bir geri atıyor, biri kaçınca diğer taşa geçiyordu. Bulunduğu ağaçlık alana tekrar baktı sarışın. Hava iyice kararmıştı. Evdekilere geç geleceğini söylese bile arıyorlardı ve Katsuki Dekunun onu çabuk bula bilmesi için telefonunu kapamıyordu.

Tabii ki evden kaçmamıştı. Hatta evdekilerin onun bir yere gittiğinden onun için endişelenmemeleri getektiğinden haberleri vardı. 4 gündür her yolu deneyerek Dekuya ulaşmaya çalışsa da ulaşamamış, sonunda bu yolu denemeye karar vermişti. İşe yarar olduğundan falan emin değildi ama yinede denemişti işte. Şimdi bu soğukta beklemesinin tek nedeni buydu.

Dakikalar geçerken hiç bir hareket olmayınca ofladı sarışın. Galiba ailesine haber vermemesi gerekiyordu. Belki o zaman daha inandırıcı olurdu diye düşündü. O an ağaçların yanından dolanan dumanla yaslandığı yerden doğruldu. Tam karşısında toplanan siyah dumandan Deku çıkınca sarışın gözlerini kocaman açmıştı. Gerçekten gelmiş miydi?

Duman yok olup sadece ikili kaldığında uzun bir sessizlik oldu. Kimse bu sessizliği bozmazken, hallerinden memnun olmadıkları söylenemezdi.

Kısa oldu biliyorum ama idare edin ballarım.

biliyorum çox fazla hakaret yiyorum bölüm yazmadığım için ama yapacağım bir şey yok. Çok büyük olan 2 sınavım vardı bu yıl ona hazırlanıyorum birine geçenlerde girdim iyi geçti inşAllah diğeri de çok iyi geçecek.

Yani kısaca derslerim olduğu için bölüm atmıyorum.

Hastalık (DekuBaku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin