12

232 23 16
                                    

"Ben çocukken, burdakı çalışanların hep kahraman olucağını falan sanırdım. O kadar çok eğitim alıyorlardı ki burayı da UA gibi kocaman bir okul sanırdım." Ellerini ceplerine attı genç adam. Anlatırken eskileri hatırlardı. Üzülse mi sevinse mi bilemezdi hep.

"Sen çocukken de mi bunlar vardı?" Ellerini kaldırıp etrafı gösterdi şaşkın bakışlarla.

Dönen merdivenlerden hiç bilmediyi yeni katlara çıkarken konuşmaya başlamıştı Deku. Sarışın dediklerini anlaya bilmek için kulaklarını iyi açmıştı.

Burası neydi bilmiyordu. Bir karargah mıydı? Peki o zaman neden dersler işleniyordu?

Bir okul muydu? O zaman neden hiç ismini duymamıştı?

Dekunun çocukluöundan beri varlığından haberdar olduğu bu kocaman yerin ismini ya cismini hiç bir şeyini duymamıştı.

"Babamdan kaldı." Dedi derin bir soluk alarak. midesinin her geçen saniye daha da bulandığını hiss ediyordu. Kusmamak için içtiği ilaçların etkisi geçmişti bile.

"Baban mı?" Katsuki Dekunun babası hakkında ne bildiğini düşündü. Koca bir hiçti. İsminden ve ateş saçmasından başka bir bilgisi yoktu sarışının. Şimdiye kadar 'baba' lafını bile duymamıştı Dekunun ağzından. Peki ya şimdi birden bire ortaya çıkması nasıl bir saçmalıktı.

"Babam buranın sahibiydi. İlk öğrencilerini eğittiği yer burası değildi elbet. Daha küçük bir yerden başlamış büyütmüştü." Gururla anlatırdı hep bunları kıvırcık çocuk. Çünki kimse anlamasa bile o anlardı babasını. Bunca emeğin sebebini.

"Burası bir okul mu?" Hemen arkasından yürüyordu sevdiği çocuğun. Anlattığı her şeye ilgisi vardı.

"Burası.." dedi merdivenlerde durark. Etrafına gülümseyerek baktı. Odalardan çıkan insanları izledi bir süre. Derin bir nefes aldı. "Düşündüğünden de fazla anlam taşıyor."

Ellerini ceplerinden çıkarıp gözlerini kapadı. Her kokusunda hiss ettiği o zafere yaklaşımı yine hiss etti. Kurduğu her şeyin tıkır tıkır işleyişini dinledi kulaklarını açarak.

Nasıl da huzur verici bir sesti. Başarının, zaferin adım sesleri.

O bu yolda canını bile vermişti çoktan değil mi? Peki ya sarışın? Peki ya o sevdiği adam için ne verecekti?

#####

Katsuki'nin anlatımı.

Oturduğum yerde ayaklarımı sehpaya uzatıp rahatlamıştım kendimi. Karşımdakı masanın arkasındakı yeşil saçlara baktım. Odaya geldiğimizden beri birkaç kağıtı eline alımış ve ondan hiç beklemediğim ciddiyetle okumaya başlamıştı.

Bir çok şeyinin değiştiğini biliyordum elbet ama tabii buna kolay kolay alışamıyordum. Deku karşımda duruyordu ve bu birkaç gün öncesine kadar bana imkansız bir hayel ya da rüya gibi geliyordu. Hoş bazen uyuyup uyanınca hala öyle hiss ediyordum ama onu da yılların yanlızlığına vermek olurdu her halde.

Kaşlarını çatmış pür dikkat kağıta bakarken onu izliyordumş yüzündeki çiller olduğu gibi duruyordu al yanaklarında. Tabii ne kadar al olduğu sorgulanırdı, çünki acayıp bir şekilde solgundu yüzü. Gözleri de aynen öyleydi.

Eskiden her şeye pırıl pırıl bakan yeşiller şimdi sönmüş gibiydi. Bir çok duygusunun varlığını artık hiss edemiyordum.

Odaya çıkana kadar bir sürü insan görmüş bazılarına emirler yağdırırken bir çoğuna da işlerini doğru dürüst yapmadıkları için bağırmış kızmıştı. Koridorda bir biriye kavga eden iki öğrenciye ceza bile vermişti.

Nasıl bu kadar değişmişti anlamıyordum. Sanki bütün duygu ve düşünceleri yontulmuş, yeniden yapılandırılmış gibiydi.

Yemyeşil kipriklerine takıldı gözlerim, çatık kaşlarına. Dudakları her şeye rağmen pespembeydi, dolgun ve iştah açıcı. O kadar özlemiştim ki bu 3 yılda onu. Bazen yüzüne baktığımda ağlayasım geliyordu.

Ben ona dalmışken kapı çalınca irkilmiştim. Deku ise yerinden kıpırdamamış sadece dudaklarını aralayıp 'gel' demişti.

Kapı açılıp içeri Kurogiri girdiğinde Deku gözledinin ucunda ona bakıp tekrar işine döndü.

"Patron, yeniler geldi. Ne yapalım?"

"Boş bir alana al, geliceğim birazdan. Hirayı onlardan uzak tut etrafımda ağzı burnu kırık birileri istemiyorum."

"Patron, babanız yenilerle siz ilgilenin dedi."

"O yaşı herif hastanede ölüm ayağındayken bile mi bana karışıyor." Dedi Deku başını kaldıradak. Dediği şeye zıt olarak dudağının kenrarı yukarı doğru kıvrılmıştı.

Babasının ismi geçtiğinde gözlerine saniyelik gelen ışıltı titrememe sebep oldu. Harbi onu gülülen ya da mutlu görmeyeli ne kadar olmuştu?

"Her zamanki gibi efendim." Dedi Kurogiri keyifle.

Dekunun karşısında titremeyen ikinci kişiydi Kurogiri. Birincisi Shigaraki idi.

"Bir ara yanına uğrayacağım hatırlat." Dedi sesindeki minik mutluluğu saklayamayarak. Elindeki kağıtları masaya bırakırken Kurogiri de onu onaylayıp çıkmıştı odadan. "Hadi Katsuki." Ayağa kalkıp dolaptan bir anahtar çıkardı.

"Kacchan." Dedim homurdanarak.

"Pardon?" Anlamaz gözlerle baktı bana. Galiba duymamıştı.

"Eskiden.. Kacchan diyordun." Dedim nerin bir nefesten sonra.

Ne tepki vericeğini kestiremiyordum. Gerçi yüzünün tepkisizliği hiss ettiği hiç bir şeyi belli etmiyordu ki.

Gözlerini bir süre kırmızılarıma dikip yüzünü çevirdi. Kapıya doğru adımlarken arkasına bakmadı bile.

"Hadi, Katsuki. Sana odanı göstereceğim. İşlerim var." Dedi ve başka bir şey demeden kapıyı açıp çıktı.

Kendimi tekrar yanlız hiss ediyordum. Ne zaman geçicekti bu yanlızlık? Boşluk ne zaman dolacaktı?

Bitti bitti bitti bölüm bitti.

Nasıldı?

Hikaye hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce gelicek bölümde ne olucak?

Hastalık (DekuBaku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin