⏰ 1.Bölüm

884 50 55
                                    

Başında çalan alarmın sesine uyanmış, kulak tırmalayan sesi kapatmak için kolunu sağa sola sallamıştı Jisung. Eline gelen telefonunu yatağın yanındaki komodinin üstünden alıp sinirle alarmı kapattı.

Sabah erken kalkmaktan nefret ederdi. Okulu yarıda bırakmıştı ama Chan yüzünden okula gitmese dahi erken kalkması gerekiyordu. Çünkü burası Chan'ın eviydi ve onun kuralları geçerdi.

Oflayarak yerinde doğrulup çıplak ayaklarıyla yere vura vura banyoya geçti. Rahatlatıcı kısa bir duşun ardından kısa bir şort ve üstünü örtecek uzunlukta kolsuz siyah bir tişört giyinip odadan çıktı. Merdivenlerden aşağı inip mutfakta kahvaltı hazırlayan Chan'ın arkasından sarıldı.

"Günaydın Chanie hyung."

Chan kestiği sebzeleri tabağa koyup arkasına dönerek sincap suratlı çocuğun tombul yanaklarını sıktı.

"Günaydın Hanie. Diğerleri daha uyanmadı mı?"

Jisung bilmediğine dair omuz silkti. Evde en uykucu olan kendisiydi ama bugün değişiklik yapıp erken kalkmıştı.

"Boşver onları hyung erken kalksalardı."

Chan, Jisung'un beline sarılan ellerini itip kahkaha atmaya başladı.

"Cidden bunu sen mi söylüyorsun? Başımıza taş yağacak galiba."

Chan kahvaltı hazırlamaya dönerken Jisung somurtarak yemek masasının yanındaki sandalyenin birini çekip oturdu. Ne olmuş yani uyumayı seviyorsa?

Chan hazırladığı kahvaltılıkları masaya dizerken Jisung çatık kaşlarıyla onu izliyordu.

"Yardım etsen eline yapışır değil mi?"

Jisung umursamazca omuz silkip cebinden telefonunu çıkardı. Telefonuyla uğraşırken duyduğu ayak sesleriyle merdivenlere baktı. Salon ve mutfak birleşik olduğu için salonun ortasındaki yukarı kata çıkan merdiven mutfaktan görülebiliyordu.

"Günaydın herkese."

Jisung sadece ayaklarını gördüğü bedenin sesinden kim olduğunu anlamıştı. Hyunjin, dağılmış saçlarını eliyle düzelterek her zaman ki enerjik haliyle mutfağa girdi.

"Woah Hanie bu bir ilk. Eyken mi kalkçın çen."

Hyunjin'in yaptığı şirinliğe göz devirip telefonunu masanın üstüne koydu Jisung. Hyunjin, Jisung'un yanındaki boş sandalyeye oturup elini Jisung'un giydiği şortun açıkta bıraktığı bacağının üstüne koydu. Beyaz teni okşayıp ağzına birkaç parça bir şeyler tıkıştırdı.

"Seungmin daha uyanmadı mı?"

Chan'ın sorusuyla masada oturan ikili aynı anda kafasını iki yana salladığında Seungmin'i uyandırmak için mutfaktan çıktı.

Hyunjin atıştırmayı bırakıp Jisung'un bacağındaki elini sıktı.

"Neden keyfin yerinde değil? Kim üzdü benim bebeğimi?"

Jisung göz devirip Hyunjin'in elini bacağından çekti. Kendinden uzun bedenin saçlarını karıştırıp gülümsedi.

"Seungmin ve sen okula gideceksin ve ben Chan hyungla o sıkıcı tamir işlerine devam edeceğim."

Jisung'un dudağını büzmesiyle dayanamayıp küçük bir öpücük kondurdu. Beraber ortaokuldan beri arkadaş olsalarda onların farklı bir ilişkisi vardı. Küçükken merak ettikleri bir hevesten kalma bir şeydi. Birbirlerini öperlerdi ama onlar oldukça iyi arkadaşlardı. Birbirlerine sevgilerini gösterme şekilleri böyleydi.

"Okulu bırakmak isteyen sen değil miydin? Hem Chan hyunga yardım etmeyi sevdiğini sanıyordum."

Jisung omuz silkti. Evet okula gitmeyi kendisi istememişti. Eğlence sever bir insan olduğu için arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi okula gitmeye tercih ederdi. Chan çok yalvarmıştı ama onu bu kararından vazgeçirememişti.

Kırık Zaman - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin