⏰ 25.Bölüm

235 32 6
                                    

"B-ben aşık oldum Seungmin."

Seungmin ne yapacağını bilemezken Jisung ardı arkası kesilmeyen yaşlarını döküyordu. Sarılmaya ihtiyacı olduğunu düşünüp sandalyeden yere indirerek sıkıca sarıldı ağlayan bedene. Onu umursamaz olduğu için bu zamana kadar ağladığına hiç denk gelmemesine mi yoksa aşık olduğuna mı şaşıracağını bilmiyordu. Sadece ona sımsıkı sarılıyordu.

"Kimmiş bakalım seni kendine aşık edip başına hayatının belasını alan saftirik?"

Jisung duyduğu cümleyle aniden gülmeye başlarken yumruk yaptığı elleriyle kendiyle dalga geçen bedenin omzuna vurdu. Hem gülüp hem ağladığı için Seungmin onun bu haline daha çok gülmeye başlamıştı.

"Saftirik deme ağzına sıçar." Gülerek burnunu çekti ve devam etti.

"San'ın arkadaşı Minho."

"Belliydi zaten. İkiniz arasında inanılmaz bir çekim hissetmiştim."

Jisung iç çekerek göz yaşlarını sildi. Artık kendini daha iyi hissediyordu.

"Ben taşı almaktan vazgeçtim sadece onun için tekrar ve son kez gideceğim."

Seungmin'in yüzünün birden düşmesiyle hızla kendini açıkladı.

"Artık bir daha ölürsem uyanamayacağımı biliyorum bu yüzden hiç olmadığı kadar dikkat edeceğim tamam mı?"

Seungmin derin bir nefes alıp ne kadar istemese de başıyla onayladı.

"Gidiyorsun yani."

"Hm hm."

"Geç o zaman bu seferlik ben göndereceğim."

Jisung ayağa kalkarak kabine doğru ilerledi. Gözlerini atölyede gezdirdi ancak Chan'ı göremedi.

"Chan hyung nerede?" Seungmin başını ona çevirip gülümsedi.

"Siz yokken Berry adında bir köpek sahiplendik onu yürüyüşe çıkardı."

Jisung kafasını anladığına dair sallayıp kabinin içine girdi. Beklemeye başlamışken kabinin kapısının tekrar açılmasıyla bakışlarını Seungmin'e çevirdi.

"Çok dikkatli ol tamam mı? Gitmeni istemiyorum ama bilmiyorum. Lütfen başını belaya sokma."

Jisung kafasıyla onu onayladıktan sonra kabinin kapısını geri kapatıp Chan'dan öğrendiği ayarlamaları yaparak büyük yeşil butona bastı. Ne kadar istemese de...

...


Jisung öldürüldüğü odaya tekrar gelmesiyle içini büyük bir hüzün kapladı. Herkese kendine çok dikkat edeceğini söylesede içten içe korkuyordu. Bu sefer ölümü gerçekten yakınında hissediyordu.

Derin bir nefes alıp odadan ayrıldı. Minho'ya az önce öldüğünü ve 1 canının kaldığını söylemesi gerekiyordu. Bu yüzden endişeli bir ruh haliyle Minho'nun kapısının önüne geldi. Tam kapıyı açacakken içerden gelen kırılma ve çarpma sesleriyle birlikte kısa bir anlığına duraksasa da kapının kulbunu indirip başını içeri uzattı. Gözlerini yerde paramparça olmuş cam parçalarında ve bir dolu eşyada gezdirdi. Gözleri Minho'yu ararken, vücudu duvara dönük ve bir eli duvara yaslı bir şekilde ayakta dikildiğini gördü.

Hızlı nefesler alıp verdiğini inip kalkan sırtından anlarken daha fazla dayanamayıp endişeyle içeri girdi.

"Minho?"

Seslenmiş olsa bile dönüp yüzüne bile bakmadı Minho. Jisung bastığı yerlere dikkat ederek yanına vardığında bir elini omzuna koydu.

"Minho sen iyi-"

Kırık Zaman - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin