⏰ 7.Bölüm

353 32 2
                                    

"Neden merak ediyorsun?"

Jisung'un hafif telaşına karşın kaşlarını çatıp öne doğru eğilerek dikkatlice gözlerine bakmaya başladı. Cevabını sanki gözlerinden alcakmış gibi.

"Amacın ne? Ya da şöyle bir şekilde sorayım..." Zaten yakın olan yüzünü biraz daha yaklaştırdı Felix.

"Şu an cebinde yanıp sönen kırmızı ışıklı aletin sende ne işi var?"

Jisung kaşlarını çatarak şaşkın bir şekilde bakarken Felix tezgaha yasladığı elini kaldırıp Jisung'un şortunun cebine sokup içinden Chan'ın verdiği navigasyon aletini çıkardı.

"Evet cevap?"

Jisung'un navigasyon aletini almak için yaptığı birkaç hamlenin ardından alamaması için kolunu kaldırarak uzakta tuttu. Felix'in oldukça soğuk bakışlarının ardından Jisung hareketlerini durdurup onun gözlerine baktı.

Kasılan çenesinden karşısındaki çillinin sinirlendiğinin farkındaydı. Öldürücü bakışlarından korkmamasına rağmen ürpermesine neden olmuştu.

"Bu gizli tamam mı? Cevap istiyorsan o bende yok."

Oturduğu tezgahın üzerinde ikiside birbirlerine oldukça sinirli bakışlar atarken içeri giren San'ın sayesinde gergin ortam bozulmuştu. Jisung, Felix'in dikkatinin dağılmasıyla elindeki aleti alıp hızla cebine geri koymuştu.

"Hanie benimle gelir misin? Seninle bir şey konuşmam gerek."

Jisung gözlerini çillinin sinirli olduğu belli olan gözlerinden ayırıp tezgahın üzerinden kalktı. San'ı takip ederek mutfaktan çıktıktan sonra daha önce hiç görmediği bir koridora girip bir kat daha aşağı indiler.

San onu büyük bir kapının önüne getirip kapıyı açtıktan sonra girmesi için eliyle içeriyi gösterdi. Jisung içeri girdikten sonra kendiside girip kapıyı kapattı. Atölyesinin ışıklarını yakarak içeriyi aydınlattı.

Jisung bir süre atölyede gözlerini gezdirip etrafı inceledi. Chan'ın atölyesine benziyordu ama burası daha büyük ve gelişmişti. Chan burada olsaydı kesinlikle bütün gününü burada geçirirdi.

Çalışma masasının önündeki sandalyelere karşılıklı oturup birbirlerine bakarak ikiside karşıdakinin söze başlamasını bekledi. San bu sessizlikten rahatsız olup yerine iyice yerleştikten sonra konuşmak için dudaklarını araladı.

"Öncelikle Chan'ın verdiği navigasyon aletine bakabilir miyim?"

Jisung kafasını onaylar bir şekilde salladıktan sonra cebindeki kırmızı ışıklarla yanıp sönen aleti karşısındaki bedene uzattı.

San aleti elinden alarak bir süre inceleyip tekrar geri Jisung'a uzattı.

"Navigasyonun gösterdiği konumu biliyorum ama oraya girmek çok zor. Yani nasıl desem konumun olduğu yer bir şirket ve oraya girmek oldukça zor. Hatta imkansız gibi bir şey. Patronu çok sert ve acımasız. Eğer bir kere yakalanırsan seni bu zamana her geldiğinde öldürecektir."

Jisung omuz silkti umursamazca.

"Tamam da öldükten sonra tekrar geri gelebiliyorum zaten. İstediği kadar öldürsün. Ben Chan'a lazım olan şeyi almadan bu işin peşini bırakmayacağım."

San sinirle kafasını iki yana salladı.

"Jisung, Chan sana söylemedi sanırım. 70 kez öldükten sonra bir daha uyanamazsın. Yani 70 şansın var. 70 kez ölürsen gerçek anlamda ölürsün anladın mı?"

Jisung'un gözleri ve ağzı sonuna kadar açılmış karşısındaki bedenin ciddi mi olduğunu sorguluyordu. Chan ona böyle bir şey söylememişti. NE DEMEK 70 KEZ ÖLDÜKTEN SONRA GERÇEK ANLAMDA ÖLÜR?

Kırık Zaman - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin