⏰ 11.Bölüm

314 31 3
                                    

"Hadi herkes kahvaltısını yapsın çok geçmeden geleceğe gitmeliyiz!"

San'ın seslenmesiyle uykusundan olan kahverengi saçlı yatağında doğrulmuş banyoda günlük işlerini hallettikten sonra hiç dokunmadığı dağınık saçlarıyla aşağı inmişti. Mutfağa göz ucuyla bakmış aradığı kişiyi bulamayınca bakışlarını salonda telefonuyla uğraşan bedene çevirmişti.

Kendinden emin adımlarla Minho'ya doğru ilerleyip yanına oturdu. Ten rengi solmuş ve dudakları kurumuştu. Siyah saçları hafif kabarmış ve oldukça yorgun görünen yüzüne dökülmüştü. Gerçek Minho'dan eser yoktu sanki.

Gözleri siyah saçlının kazağının kolundan açıkta kalan yere kaydı Jisung'un. Hala eskisi kadar çok olmasada kırmızı benekler vardı. Neyden olabileceğini düşündü bir süre.

"Dün yanına geldiğimde kötüydün. Şimdi iyi misin?"

Jisung'un konuşmasıyla Ne gözlerini telefonundan ayırmıştı ne de cevap vermişti Minho. Jisung oflayıp kollarını göğsünde küçük çocuklar gibi bağlayarak arkasına yaslandı. Onun bu hale gelmesinin nedenini bile bilmiyorken şu an ondan trip yiyordu.

"Benimle konuşmayacak mısın?"

Jisung'un sorusuna karşın yine hiçbir tepki vermeden telefonuyla ilgilenmeye devam etti ve bu hareketi kahverengi saçlının sinirlenmesine neden oldu.

"İyi konuşma! Sohbetine doyum olmuyordu zaten."

Minho'nun daha fazla kendini görmezden gelmesine dayanamayarak mutfağa geçmişti Jisung. Kahvaltısını hızlı bir şekilde yaptıktan sonra tekrar salona dönmüş Hyunjin'le yastık savaşı yapıyorlardı. Diğerleri kahvaltılarını bitirmedikleri için sıkılmamak adına birbirlerine düşmanlarmışçasına vuruyorlardı. Yastık sert olsa kesin bir yerlerini kırarlardı.

Felix ve Seungmin'de kahvaltılarını bitirmiş ve salona gelmişlerdi. Felix, Minho'nun yanına otururken Seungmin bahçeye açılan kapıdan dışarı çıkmıştı.

Felix hala Jisung'a kızgındı. Dün Minho'yu kaybetme korkusuyla sabaha kadar bir dakika olsun gözünü kırpmamıştı. Eğer onun yüzünden Minho'ya bir şey olsaydı onu doğduğuna pişman ederdi.

O bunları düşünmeye devam ederken Jisung ve Hyunjin hala birbirlerini yiyordu.

Jisung yorgunluktan kendini yere atmış Hyunjin ise hiç enerjisini kaybetmemiş, hoplayıp zıplamaya devam ediyordu.

Onun bu enerjisine hayran olmuştu Felix. Ona bakarken bile yorulduğunu hissetmişti.

"Hyunjin yeter artık dur bir yerinde!"

Jisung'un nefes nefese söylediği şeyle uzun boylu omuz silkti.

"Hiperaktif olduğumu biliyorsun işte yerimde duramıyorum."

Buna karşın Jisung göz devirdi.

"Acıdım sana."

Jisung'un kafasını olumsuz anlamda sallayarak söylediği şeye karşılık Hyunjin'in kaşları çatıldı. Cümlesini devam ettirmesini bekledi.

"Düşünsene sevgilinle sevişirken tam sevişmenin ortasında senin bitmeyen enerjine karşın yorgunluktan uyuya kalıyor ve sen mal gibi kalıyorsun öyle. HAHAHA hayali bile çok komik."

Hyunjin kendiyle dalga geçen arkadaşının kafasına elindeki yastığı sert bir şekilde fırlattı. Hiç de komiğine gitmemişti ve Jisung gülmekten bayılacaktı resmen.

"Komik mi? Ben gülüyor muyum?"

"Çok komik."

Hyunjin ve Jisung çoktan atışmaya başlamıştı bile.

Kırık Zaman - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin