⏰ 2.Bölüm

474 42 6
                                    

"Sabah erken kalkacaksınız ve sorun çıkarmayacaksınız anlaşıldı mı?"

Chan'ın konuşmasıyla hep bir ağızdan cevap verdiler.

"Anlaşıldı."

"Yemeğinizi düzenli yiyip kavga etmeyeceksiniz. Özellikle sen Jisung. Anlaşıldı mı?"

Jisung göz devirirken yine hep bir ağızdan cevap verdiler.

"Anlaşıldı."

Chan teker teker hepsiyle vedalaştı. Artık tüm kontrolleri bitirmişti ve eksik olan parçayı almak için 2000 yıl ileri gidecekti. Tehlikeli olduğunun farkındaydı ama bu onun için çok önemliydi. Yıllarca verdiği emeğinin karşılığını alması gerekiyordu.

"Ya sana orada bir şey olursa... Ne yapacağız o zaman?"

Chan Seungmin'in dolu gözlerine baktığında kendisininde gözleri dolmuştu. Ama yine de gitmek zorundaydı işte. Onu da yanında götürmek isterdi ama iki kişi gitmek tehlikeliydi ve onu tehlikeye atamazdı.

"Eğer o zamanda ölürsem kalbimin durduğu an tekrar bu zamana döneceğim. Sorun yok yani."

Seungmin'e sıkıca sarıldıktan sonra diğerlerine de sarıldı. Zaman makinasının kabininin kapısını açmış tam girecekken Jisung'un ona seslenmesiyle durdu.

"Hyung! Senin yerine ben gidebilir miyim?"

Chan anlamadığını belli eden bakışlarını Jisung'a yolladı.

"Hemen reddetme beni. Biraz düşün lütfen. Sen başımızda durmazsan başımıza her türlü şey gelir ama ben gidersem hem orada başımın çaresine bakarım, hem de sen şu iki salağın başında durursun."

Chan bir süre düşündü. Bu çok riskli bir şeydi. Onun kendinin yerine gitmesine izin veremezdi.

"Bak Ji-"

"Hadi ama hyung bir şey olmaz bana. Gerçekten çok istiyorum."

"Jisung bu çok riskli. Canının değerli olduğunu kendin söylemiştin. Eğer gelecek zamanda ölürsen bu zamana geri geleceksin ama canın çok yanacak."

Jisung omuz silkti. Açıkçası umrunda değildi. Evet canının yanmasını istemezdi ama bu sıkıcı hayatına biraz macera katmak istiyordu. Okulu bırakmıştı çünkü heyecanlı bir şeyler yapabileceğini düşünmüştü. Ama yine hayatında değişen bir şey yoktu ve Jisung eğlence istiyordu.

"Biliyorum hyung ama yine de çok istiyorum lütfen izin ver."

Chan ne kadar tereddüt etsede Jisung onu zorluyordu.

"Ayrıca ben karete de biliyorum hiyaaaa."

Jisung'un yaptığı garip hareketlere karşı herkes gülmüş ardından herkes ciddileşince gerici ortam geri gelmişti. Chan bir süre daha düşündü. Karete bilmesede çok iyi dövüşüyordu. Dışardan zayıf gibi görünsede, istese on adamı aynı anda yere sererdi. Belki de beş. İki de olabilir. Ama en azından bir adamı yere serebilirdi.

Saçlarını karıştırıp beklentiyle ona bakan Jisung'a baktı.

"Peki öyle olsun ama çok dikkatli olacaksın tamam mı? Şu cihazıda al. Sana parçanın nerede olduğunu gösterecek."

Jisung Chan'in uzattığı aleti alıp sevinçle zıplayarak Chan'in yanaklarını sulu sulu öptü. Gerçekten çok sevinmişti. Kendisi macerayı severdi ve evde yaşayacak en büyük macera eve giren hırsız olurdu herhalde. Chan'dan ayrıldığında Seungmin ona sıkıca sarıldı. Kaşları çatılmış, sarılışına karşılık vermişti.

"Neden Chan hyunga değil de bana sarılıyorsun?"

Seungmin Jisung'dan ayrılarak gülümsedi.

"Onun gidecek olmasına çok üzülüyordum. Şimdi sayende ayrı kalmak zorunda kalmayacağız."

Kırık Zaman - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin