⏰ 8.Bölüm

335 31 7
                                    

"Ya bunlar neden geliyorlar ki? İstemiyorum onları."

Jisung Minho ve Felix'inde geçmişe geleceğini öğrendiğinden beri hiç durmadan söylenmişti. Zaten burada onlarla uğraşmıyormuş gibi bir de geçmişe gelip orada da huzurunu bozacaklardı. Ve Minho'nun yüzündeki piç gülümsemesi daha çok sinirini bozuyordu.

Jisung ileri atılıp San'ın iki omzundan tuttu.

"Ben bu iki psikopatın gelmesini istemiyorum."

Ardından kulağına yaklaşıp sessizce fısıldadı Jisung.

"Hyunjin'le Minho'nun tanışmasını istemiyorum. Minho'nun sağı solu belli olmuyor. Zarar vermesinden korkuyorum."

San güven verircesine gülümsedi.

"Endişelenmeni anlıyorum ama merak etme. Ben Minho'yla konuşurum. Ayrıca Chan için gerekli olan taşı bulmana yardım edebilir."

Jisung ellerini San'ın omuzlarından çekip yüzünü buruşturarak kafasını iki yana salladı.

"Kalsın. Ben kendim hallederim."

Salondaki en geniş koltuğa oturup yayıldı.

Minho'nun kendisine olan takıntısını onunla geçirdiği kısa sürede anlamıştı. Hyunjin'e olan yakınlığından dolayı bir şey yapmasından korkmuyor değildi.

Jisung ağrımaya başlayan alnına masaj yaparken saçında hissettiği yumuşak dokunuşlarla mayıştığını hissetti. Ağzından çıkardığı ufak mırıltılarla saçlarına masaj yapan kişinin kıkırdamasını duymuştu.

Gözlerini aralayarak kendini en ince ayrıntısına kadar inceleyen bir çift parlak göz ile karşılaştı. Minho'nun parlak gözleri.

"Aynı bir kedi gibisin."

Sözleriyle Jisung'un kaşları çatılırken Minho, eğilip kulağına fısıldadı.

"Kucağıma tırmanmaya ne dersin?"

Jisung gözlerini devirirken diğer yandan saçlarında gezinen parmakların kendini rahatlatmasına izin verdi.

"Oturmaya devam mı edeceksiniz? Kalkın hadi ben Chan'imi özledim."

Wooyoung kıstığı gözlerle San'ı süzdü söylediğiyle. San üstündeki bakışları hissettiğinde Wooyoung'a dönüp havadan öpücük attı.

Felix tüm bu olanlardan sıkıldığı için ayağa kalkıp odasına gidecekken San'ın kolundan yakalamasıyla olduğu yerde durdu.

"Sen bizimle geliyorsun. Odana kaçmak yok."

Felix kolunu çekiştirip kendini kurtarmaya çalıştı. Kolunu bırakmayacağını anladığında en ürkütücü bakışlarını San'a yolladı. San'ın böyle baktığında kendinden korktuğunu biliyordu.

"Benim geçmişte ne işim var? Gidip gelin ve beni de rahatsız etmeyin."

San dudaklarını büzdü.

"Chan'ı özlemedin mi?"

Felix kafasını iki yana salladı.

"Özlemedim."

San bir kere inat etti mi onun peşini bırakmazdı ve Felix'i geçmişe götürmeye kararlıydı. Onu rüşvet karşılığında götürmekten başka çaresi yoktu. Satılması yasak olan ama sadece onda olan bir şey vermesi yeterliydi. Chan onu kardeşi gibi sevmese hayatta geçmişe götürmek için çabalamazdı.

"Eğer gelirsen yaptığım elektroşok aletini sana veririm."

Bu teklif Felix'in hoşuna gitmiş olacakki başını salladı onaylar anlamda.

Kırık Zaman - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin