Four

259 39 13
                                    

Fütursuzca dönüp durduğum yatakta düşüncelerimde boğulmak gibi muhteşem bir aktivite içerisindeydim şu an. Teklifini reddetmek gibi bir aptallık yapmamıştım elbette. Gidecek hiç bir yerim yoktu ve büyük ihtimalle malikâne'den çıktığım an amcamın tepeme çullanması bir olurdu. Yarına kadar beklemek en iyisiydi hem o zaman Minho ile de konuşmuş olurdum. Buradan çıkınca ne yapacağımı düşündüm bir süre. Felix, tabi ya Felix. Hem amcam Felix'i tanımıyordu hemde bizim oturduğumuz yere epey bir uzaktaydı. Bir süre, en azından bir süre onunla kalabilirdim. Üniversite' ye onun yanında devam eder yarı zamanlı bir işe girerdim en azından böyle hayal ediyordum kendimi en kısa zamanda toparlamam gerekiyordu.

Yinede dolan gözlerimi engelleyemedim bunları hak edecek hiç bir şey yapmamıştım. Derin bir nefes verip yattığım yerden doğruldum uyuyacağım yoktu zaten. O kadar yorgunluğa rağmen düşünmekten gözüme tek bir damla uyku girmiyordu ne yapacaktım. Beni bu sefer bulurlarsa ne yapacaktım ya kurtulamazsam ve o adamın eline düşersem hayatım biterdi.

Yavaşça yattığım yerden kalkıp odadaki balkona doğru ilerledim. Balkon kapısını açtığım gibi yüzüme vuran ılık rüzgarla irkilmeden edemedim, balkon demirlerine kollarımı yaslayıp buradan net bir şekilde gözüken koca bahçeye baktım. Büyük bir ev, hizmetinizde çalışan onlarca kişi ,böylesine ferah bir bahçe hepsi çok güzeldi. Bunlara sahip olmak için çalışıp çabalamak gerektiğinin farkındaydım. Ama gücüm kalmamıştı kurduğum tüm hayaller bir gecede çöp olmuştu. Hiç adil değildi gerçekten.

Öylece geniş bahçeyi seyrederken birden etrafımı saran sert fermonları hissettim, arkamı döndüğümde karanlık odada kapıya yaslanmış bir şekilde buldum kızılı, o kadar sessizdi ki kapıyı ne ara açmıştı duymamıştım bile. Yavaş ama sert adımlarla bana doğru yaklaşırken istemsizce sırtımı korkuluğa yasladım. Her adımında nefeslerimin hızlanması ne kadar doğruydu bilemiyordum ama bu eve girdiğim ilk andan beri bu adama karşı hissettiğim çekim delicesineydi
Koyu gözler ruhumu görüyormuşçasına bana bakıyor, yutkunmamı zorlaştırıyordu.

Yaklaştı, yaklaştı ve tam önümde durdu bana bakmıyordu, ben kısa olan boyumdan dolayı onun göğüsleriyle bakışırken o bahçeyi seyrediyordu. " Beğendin mi?" Sorduğu soruyu en başta algılayamadım bile, bana olan yakınlığı kafamı karıştırmıştı "hı- evet, evet beğendim muhteşem bir zevkiniz var." Sonradan algılayabildiğim cümleye son dakika doğru düzgün bir cevap verebildim. "Uyumamışsın, yorgunsun neden uyumuyorsun" derken esen rüzgardan dolayı gözlerime giren saç tutamlarımı nazikçe kulağımın arkasına sıkıştırmıştı. Kalbim tamamen erimiş durumdaydı. Tamam beni kurtardığı için saniyesinde ona aşık olup aşkımdan ölmüyordum ama bu denli yakışıklı ve çekici biri size gereğinden fazla yakınlaştığında sizde nefeslerinizi engel olamıyordunuz.

"Uyku tutmuyor ki, ne yapacağımı hayatımı nasıl toplayacağımı düşünüp duruyorum tamamen batmış durumdayım sanki her an ensemde o iğrenç nefesi hissediyorum. Her an bir yerden çıkıp beni kolumdan tutup götüreceklermiş gibi hissediyorum"

"Seni temin ederim ensende ki o nefesi kesmem tek bir saniyemi alır"

Dediği şeylerle derince yutkundum bu herifin aurası çok başkaydı ama yinede birini öldürmekten bu kadar kolaymışçasına bahsetmesi tüylerimi ürpertmişti.

"Burada kalmak istemeyeceğini biliyorum, sonuç olarak ben hâla yabancı bir herifim, ama eğer izin verirsen jisung seni korurum. Bu heriflerin hemen peşini bırakacağını sanmıyorum izin ver bir elim daima senin üzerinde olsun, ensende o iğrenç nefesi bir saniye olsun hissetmezsin" sözleri, Tanrım bu basit sözcükler dudaklarından öyle bir çıkıyordu ki. Cidden manipülatif herifin tekiydi her kelimeyi karnımın kasılacağından emin olmak istercesine derinden söylüyordu.

Salvatore //Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin