Fiveteen

217 34 37
                                    


Eğlenmek böyle bir duygu muydu?

Daha önce tatmadığım duyguları hissetmediğim şeyleri yeni yeni tatmaya yeni yeni hissetmeye başlıyordum. Geç ama en azından güzeldi özgür olabilmek, olabildiğince eğlenmek dans etmek güzeldi.

Tüm bunları daha önce hiç yaşamamıştım. Şimdi ise yaşayabilmem tek bir adam sayesindeydi.

Burda olduğunu öğrenirse büyük ihtimalle sinir krizi geçirebilecek bir adam.

"Hop hop gençler tamam bak siz iki velet çok uçmaya başladınız yeter bu kadar hadi geçip oturalım"

Saat kaçtı, nerdeydik artık hiçbiri aklımda değildi dans ederken rastgele aldığımız birkaç bardak -içinde ne vardı bilmiyorduk sadece içmiştik- bizi uçurmaya yetmişti. Yinede deli divane sarhoş olduğum söylenemezdi.

Jeongguk aramızda ki en iyi içici olduğundan olsa gerek şu an kendisi gayet iyi durumdaydı.

Biraz soluklanıp daha iyi hissettiğime kanaat getirdiğimde yürümeye başlamıştım ki Felix'in çokta sessiz olmayan küfürünü işittim. Küfür etmekten asla haz etmeyen arkadaşımdan.

Arkamı dönüp ona ne olduğunu soracağım sırada hissettiğim güçlü aura'yla olduğum yere çivilenip kaldım.

Felix'in küfürünün iki misli sözler söyleyen jeongguk ise derince yutkunmuş ve gözlerini tek bir noktaya sabitlemişti.

Nefeslerim hızlandı.

Heyecanlandım.

Onu görecek olmak beni heyecanlandırdı, korkmadım.

Tamam belki birazcık tırsıyordum çünkü bu zamana kadar Minho'nun bana karşı öfkelendiğini tek bir kere görmüştüm onda bile gözlerimin dolmasını engelleyememiştim.

Hemde adam bana ne bağırmıştı ne de başka bir şey yapmıştı sadece sert bakan gözleri bile beni ağlatmaya yetmişti ve ben ona rağmen hangi cesaretle bu işe kalkıştığımı cidden anlayamıyordum.

Derin bir nefes verip onun beni bulmasını beklerken aniden önüme çıkan yabancı bir bedenle irkildim.

Sarhoştu. Deli gibi sarhoştu.

"Merhaba, uzaktan dikkatimi çektin, belin incecikmiş dokunabilir miyim"

Ne?

"A-ah anlayamadım çekilir misiniz lütfen"

Nerden çıkmıştı şimdi bu tam zamanında.

"Hadi ama böyle bir yere bu halde gelirken dikkat çekmemeyi mi bekliyordun, bak eğer istersen evime-

"Orospu çocuğu!"

Ve ardından yüksek ses rağmen kulaklarıma ulaşan kemik sesi.

Kıpkırmızı gözleriyle Lee Minho.

"Ananı sikeyim"

Evet. Evet jeongguk ondan.

Yere düşen adamla aniden ortamda birkaç çığlık yükselip odak noktası olduğumuzda gerginlikten ellerim titremeye başlamışti bile.

Ama garipseyen olmadı yerdeki alfayı birkaç takım elbiseli adam gelip kaldırırken üzerimize dönen bakışların yerini umursamazlığa bırakması uzun sürmedi.

Ürkek bakışlarım karşımdaki Deltayı bulduğunda kızıl harelerin zaten benim üzerimde olması olduğum yerde bedenimden bir ürpertinin geçmesini sağladı.

Beyaz bir gömlek vardı üzerinde, siyah kumaş pantolunun içine sıkıştırılmış göğüsüne kadar bütün düğmeleri açılmış, kolları dirseklerine kadar kıvrılmıştı.

Salvatore //Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin