Seventeen

184 31 28
                                    

İnsanın bir çok doğuşu vardır zannımca acı çektiği zamanlarda öldüğünü düşünür ama bu acıya en sert şekilde müdahale edip tabiri caizse yarasına tuz basmaktan çekinmediği zamanlarda yeniden doğar insan acıdan ve hırstan belkide.

Yaşamak garip hissettiriyordu çünkü yaşadığını hissetmek zordu. Asıl olay şu ki biz bu hayatın gerçekleriydik hiç birimiz filmlerde olan aşırı zengin ailelerin şımartılarak büyümüş çocukları değildik hayat en başından en acı şekilde göstermişti bize kendi ayaklarımız üzerinde durmamız gerektiğini, bizim kendimizden başka kimsemizin olmadığını. Bazı aileler vardır. Ama sadece vardırlar işte sen sadece orada olduklarını bilirsin ama bilmen hiç bir işe yaramaz. Orada olmaları hiç bir işe yaramaz.

Ne zaman hissederiz peki biz bu varlığı ya da yokluğu?

Acıların en büyüğünü çektiğimizde; kafamızı yaslayacak bir omuz, sarılmak için sıcak kollar istediğimizde ama o kollar asla bize ulaşmadığında hayat bize en sert tokadı acımadan vurduğunda hissederiz biz bu yokluğu işte bizim için yeni bir doğuştur bu. Anne rahminden çıktığımız halimize eşittir bu durum o zamanda çırılçıplaktık şimdide çırılçıplak kalırız tek fark o zaman yanımızda olup yaşamamız için varını yoğunu veren insanların yanımızda olmamasıdır.

Yeniden doğ. Kendini fark et kendi ayaklarının üzerinde dur herkesten, her şeyden önce çabaladığın tek şey kendin olsun.

Yeniden doğ.

_

Kendimi lise dizilerindeki kızlar gibi hissediyordum. Kelebek hissi denilen o illet şeyi ilk defa bu denli net hissettiğim için ne yapacağımıda bilmez haldeydim. Yüzüm kızarmıştı, nefes nefeseydim ve bedenim Minho'nun kıskacı altındayken sıcaklamıştım.

Bu hale asıl geliş sebebimiz ise benim kıt kafalılığım ve yeryüzünde ki her olayı geç fark etmem yüzünden oluyordu.

Mühürlendiğinin'de farkına varırsın ama yani.

Asıl olay şuydu ki dün sabah yaşadığımız sıcak dakikların sonu bulmamış deltanın ağır olan kızgınlığı sağ olsun, sakin geçen gün oratsından hemen sonra kendimi Minho'nun altında bulmam çok uzun sürmemişti. Hâl böyle olunca üzerimden tır geçmiş gibi olan bedenim yüzünden öğlene kadar uyumuş uyandığımda yeni bir Minho vakasıyla karşılaşmamak için onu alelacele duşa sokmuştum. Bende biraz dinlendikten hemen sonra duş almayı planlıyordum yavaş hareketlerle olduğum yerden doğrulmuştum. Minho'nun duş aldığı banyoya girip elimi yüzümü yıkamak istemiştim sadece.

Aklıma duşakabinin tamamen cam olduğu gelmemişti. Girer girmez bana arkası dönük olan bedenle nefesim kesilmiş bir kaç dakika olduğum yerde onun sıkı kalçalarını kesmeden edememiştim.

Her ne kadar hâlâ deli gibi utansamda içeri girmiş yüzüme bir kaç defa soğuk suyu çarpmıştım.
Kesinlikle daha ayık hissettiğim zaman kafamı kaldırıp aynadaki görüntümle yüz yüze gelmiş kendimi gördüğüm gibi ise ağzım hayretle açılmıştı. Mahvolmuştum.

Kelimenin tam anlamıyla yer yer yara olan dudaklarım, dağılmış saçlarım, mosmor olan boynumla ciddi manada dağılmış gözüküyordum. Aynada kendimi incelediğim dakikalar içersinde boynumdaki mührü fark ettiğim gibi günün ikinci şokunu yaşamış ağzımdan çıkan hayret dolu sesle birlikte donakalmıştım. Tamam. Kesinlikle boynuma batan sivri dişleri hatırlıyordum ama hissettiğim yoğunluğu buna yormamıştım.

Sabahki halimizden dolayı günün yarısını uyuyarak geçirdiğimizden, kalkıp yemek yediğimiz gibide Minho'nun yeniden ortaya çıkmaya başlayan sert formanları yüzünden kendimizi yine çok geçmeden yatakta bulduğumuzdan aynaya falan bakma fırsatım olmamıştı. Yinede belli oluyordu, dün sabah aniden huysuzlaşmam Minho'ya olan hislerimin aniden tavan yapıp beni ağlatması, ya da onun dünden beri değmemeye hatta gözlerini bile değdirmemeye özen gösterdiği boynumdan bile anlayabilirdim.

Salvatore //Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin