Sixteen - m

282 34 35
                                    

Hayat size her zaman adil
davranmazadı.

Çoğu zaman hak etmediğiniz ya da hak etmediğinizi düşündüğünüz olaylarla karşı karşıya gelirdiniz.
Ailenizi, arkadaşlarınızı karşılıksız bir sevgiyle kutsar onlar için elinizden ne gelirse yapardınız.

Ama dedim ya hayat her zaman adil değildi. Bir karşılık beklemeden yapsanız bile onlardan sevgi, değer görmek isterdiniz ve hiç sekmezki sizin istediğiniz görmek için elinizden gelen her şeyi yaptığınız sevgiyi onlar başkalarına gösterir sizi olduğunuz gibi öylece ortada bırakırdı.

Siz en ufak bir sevgi kırıntısına dahi tutunmak isterdiniz, bunun için çabalardınız ama beklediğiniz sevgi asla gelmedi.

Sonrası ise basitti onlardan alamadığınız sevgiyi, ilgiyi dışarda başka şeylerde, başka birilerinde arardınız bu durum ise sizi çoğu zaman daha fazla hüzünden başka hiçbir şeye sürüklemezdi.

Çünkü biz kendimizi her zaman öteki kişi olarak görürdük. Ne yaparsak yapalım ya da karşı taraf ne yaparsa yapsın asla bizi gerçekten sevmiyormuş gibi hisseder terk edileceğimiz korkusuyla yaşardık.

Çünkü bilmezdik, biz nasıl sevilir hiç öğrenememiştik ki aldığımız amansız sevgi korkuturdu belkide bizi. Bocalardık ne yapacağımızı bilemez öylece ortada kalır sonrada nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde terk edilen yine bizler olurduk.

Belki de buna mahkumduk.

Sevip, sevilmemeye, ilgilenip,ilgi görmemeye. İtilmeye, dışlanmaya, ötekileştirilmeye.

Biz en ufak şeylerle mutlu olan insanlardık ama kimse mutluluğumuz için çabalamaz uğraşmazdı. Bir insandan uzaklaşmak istesek artık onu sevmesek bile bunu ona asla söyleyemez onu kırmamak için yine ve yine elimizden gelen her şeyi yapardık. Yinede yaptığımız en ufak yanlış bile insanlara öylesine batar biz yine öylesine nefret edilirdik ki; bir süre sonra artık düşünemez, uyuyamaz hatta ağlayamazdık bile. Duygularımızı asla anlatamaz, körelirdik.

Biz birer kardan adamdık.

Buz gibiydik, artık korkularımız yüzünden kimseye yaklaşamaz öylece yine ortada kalırdık.

Herkes güler eğlenir biz yine öylece kalırdık.

Benden tüm öteki kişi gibi hissedenlere; hepiniz, hepimiz çok özeliz hepinize sıkıca sarılmak dileğiyle.

_

Hayatında hiç değer görmemiş, ötekileştirilmiş biri olarak ilk defa bu kadar sıkıca sarılmıştı etrafım.
Etrafımı saran güven duygusu içimi anlamadığım tarifsiz bir hisle kaplamıştı.

Ondandır ki dakikalar önce uyandığım yatakta hâlâ hareketsiz bir şekilde yatıp; hemen önümdeki muhteşem çehreyi izliyor, etrafımı sıkıca saran kollarla karnıma giren krampları engellemeye çalışıyordum.

Minho bana her zaman çok derin hissettirirdi şimdi de öyleydi. Kollarından birini belimin altından geçirmiş diğerinide üstten belime sarmış beni kıskacı altına almıştı.
Sıcak ve düzenli nefesleri yüzümü yalayıp geçerken yakışlıklı yüzünü doya doya izliyordum.

Acı kahvemsi fermonları aynı sıkı kolları gibi etrafıma dolanmış yine tüm ilgi odağı benmişim gibi hissettiriyordu.

Hayır hayır. Hissettirmekten fazlası.

Onun tüm ilgi odağı zaten bendim.

Her zaman.

Yüzünde dolanan bakışlarım yavaş yavaş aşağı inerken derince yutkunmama engel olmadım. Geniş omuzları, kaslı olan üst gövdesiyle öylesine heybetli bir görüntü oluşturmuştu ki bana. Yapılı göğüsleri, sanki bir ressamın elinden çıkmışçasına olan bedeni, pijamasının aşağı kaymasından dolayı bir kısmı ortaya çıkmış kasıkları gözlerimin önüne serilmişti.

Salvatore //Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin