Twenty one

32 7 3
                                    

Görkemli bir resim düşünün. Ben o resimdeki aptaldım. Yapmamam gereken şeyleri yapıp başıma bela alan insanların verdikleri emirleri sanki onların köpeğiymişçesine yapıp söz dinleyen uslu bir çocuk.

O yüzden diyordum ben resimdeki aptaldım. Onca güzelliğin içinde kendimi sürekli en dipte gören insanlarada öyle gösteren biriydim ama yemin ederim ki bilerek yapmıyordum. Ezilmek ruhumda vardı sanki, kendimi hiç güzel bir tabloda düşünmemiştim, güzel bir gelecekte de,  böyleydim kendimi düzeltemiyordum.

Ailemin terki beni her daim utandırmıştı şayet eğer aileniz yoksa hayatta her daim duyardınız, "Aile terbiyesi almamış" öylesine gurur kırıcı öylesine rencide edici sözlerki bunlar eğer bir kere bile duymadıysanız ne hissettirdiğini  asla anlayamayacğınız türden sözler.

Şimdi bu uzun koridorda elini tutup ilerlediğim adamın yanına dururken başımı dik tutmaya çabalıyordum.

Birazdan bütün kameraler bizi çekecek onlarca mikrofon bize doğrultulacaktı ve biliyordum ki o mikrofonlar benm için kalbime tutulan bir namludan farksızdı, ne denli acıtacağını biliyordum, ne denli batacağını.

"Gergin misin bebeğim"

"İyiyim, bitince daha iyi olacağım"

Kendimi mi kandırımaya çalışıyordum yoksa onu mu bilinmezdi.

Minho'nun kafasını bana çevirip sorduğu soruyu ona bakmadan yanıtladım. Zihnim, birazdan bana yöneltilecek onlarca sorunun ihtimallleriyle çalkalanıyordu.

'Bay Lee ile nasıl tanıştınız?'

'Ne zamandır ilişki içersindesiniz?'

'Onun bir delta olduğunuz bildiğiniz için mi onunlasınız?'

'Daha bu kadar gençken neden mühürlenmeyi kabul ettiniz'

'Hangi aileden geliyorsunuz?'

'Aileniz medya tarafından tanınıyor mu?'

Olmayacaktı, hiç kimse beni onun yanına yakıştırmayacaktı insanlar günlerece hatta belki yıllarca konuşacaktı ve belkide amcam bir yerlerden çıkıp tüm geçmişimi gün yüzüne dökecekti.

Göğüsümde çaresize çırpınıp duran kalbim hızını biraz daha arttırdığında yürümeyi bıraktım aynı zamanda Minho'nun elinide. Kaşlarını çatan beden bana döndüğünde dolduğunu fark ettiğim gözlerimden bir yaş düşüverdi.

"Jisung güzelim sorun ne?"

Bir adım atıp bana yaklaştığında ellerini yanaklarıma koymak için uzandı. Bir adım geriledim.

"Özür dilerim" titreyen dudaklarımdan çıkan sözcüklerle kaşları daha da çatıldı. Kalbime onlarca ok saplandı kendi duygularım umrumda değildi tek umursadığım Minhoya hissettireceklerimdi.

"Neden özür diliyorum bebeğim, eğer gerginsen biraz daha erteleyebil-"

"B-ben yapamam"

Sözünü kestiğimde çatılan kaşları gevşedi biraz gerimizde olan Chan ve Felix'in anlamsız bakışlarını hissedebliyordum ama yapamazdım, yapamıyordum oraya çıkamazdım.

"Anlamadım? Bebeğim eğer iyi değilsen bugün konuşmak zorunda değilsin yarın için-"

"O-olmaz ne bugün ne yarın b-ben yapamam"

Artık daha beter ağlıyordum, size demiştim ben resimdeki aptaldım.

"Jisung bak gel biraz dinlen eminim sonra-" Bana seslenen arkadaşıma döndüm kafamı hararetle iki yana sallarken bir adım daha geriledim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: a day ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Salvatore //Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin