Eighteen

166 29 50
                                    

Gergindim.

Sadece ben değil evin içindeki herkeste gözle görülür bir gerginlik vardı, doğrusu bu evin içindeki korumlar ya da bayan Min gibi mutfakta çalışan bir kaç kadında dahil pek konuşmaz herkes işine odaklı olurdu yani demem o ki evin içinde zaten belli başlı bir soğukluk vardı ama şimdiki durum hepsinden farklıydı bu sefer belli bariz bir gerginlik vardı ve herkesin bunu en iyi şekilde hissettiğini biliyordum.

Dikildiğim yerde rahatsızca kıpırdanırken bakışlarımı hemen yanımda benim aksime dimdik duran adama çevirdim rahat gözüküyordu rahat ve sinirlı bu ikisi nasıl aynı anda olabiliyordu pek bir fikrim yoktu ama öyleydi yukarıda bana söylediklerinden hemen sonra, üzerimi değiştirip aşağı inmiştik tüm bu süreç boyunca bile hâlâ eve girmemişlerdi ve şimdi onları karşılayacak olma düşüncesi bir hayli gerilmemi sağlamıştı. Kapı zili çalındığında eve gelenin onlar olduğunu düşünsem bile birkaç bavul ve Minho'nun adamlarından başkası değildi gelenler.

Belkide onları bahçeye çıkıp biz karşılamalıydık ?

Minho'ya bakıp bu fikrimi dile getirmek üzereydim, yeniden ondan tarafa döndüğüm gibi zaten bana bakıyor oluşuyla burunlarımız birbirine değmiş ufak bir duraklama yaşamama sebep olmuştu. Benim gergin halime nazaran dudaklarımdan keyifli bir buse çalan adam ise anlamlandırmadığım şekilde davranıyordu. Ani öpücüğü yüzünden diyeceğim şeyleri unuttuğum için bir süre yüzüne aptal aptal bakmış hemen ardından konuşmak için tekrar dudaklarımı araladığımda evin kapısı açılmıştı.

Hızla kapıya dönen bakışlarımla eve gelen aile bireylerini sonunda görebilmiştim nasıl insanlar bekliyordum bilmiyorum ama karşımdaki gibi insanlar beklemediğim açıktı.

Koyu kumral saçlarıyla oldukça güzel olan bir kadın girmişti içeri en önde, uzun saçları omuzlarından dökülürken güzel yüzüne oldukça uyum sağlıyordu yüzündeki kırışıklıklardan bazıları kendini ele verse bile asla yaşını belli etmiyordu, giydiği siyah elbisesi diz kapaklarının hemen altında biterken ayağındaki uzun topuklularla dimdik duruyordu.

Minho ona benzemiyordu.

Sadece gözleri, ikisininde keskin bakan kedi gözleri birbirinin aynısıydı.

Hemen ardından uzun boylu, siyah saçlarının aralarındaki ak'lar belli olan bir adam girdi içeri üzerindeki jilet gibi takımla o da eşine uyum sağlamıştı.

Minho ona da benzemiyordu.

Tüm ailenin bu kadar olduğunu düşündüğüm dakikalarda en arkada gördüğüm yüzle kaşlarım merakla havalandı aynı zamanda yanımdaki adamın vücudu aniden gerildi, hissedebildiği çoğu şeyi hissettiğimden bu sefer meraklı gözlerimin hedefinde o vardı, başını bana çevirmedi gösleri karşısındaki tabloya kilitlenip kalmıştı bile.

Rahatsız olmuştu, bu tabloda onu rahatsız eden bir şeyler vardı.

Yeniden önüme döndüğümde az önceki adamla göz göze geldik orta boylarda sıradan bir alfaya benziyordu. Genel olarak ailede dikkatimi çeken hiç kimse yoktu bile eğer Minho'yu onların yanında görseydim kesinlikle bu ailenin yıldızı'nın o olduğunu anlardım.

Ve ayrıca abisi'de Minho'ya benzemiyordu.

Toplu olarak baktığımda gerçekten üçü birbirine benziyordu ama Minho'nun onlara benzemediği bariz belli oluyordu bile o çok daha güçlüydü, çok daha dik duruyordu ve aurası kesinlikle daha farklıydı.

Bir anlığına, sadece bir anlığına kahve saçlı kadının bakışları bana değdiğinde kendimi yeryüzünün en basit insanı gibi hissetmiştim, ezici bakışları tüm bedenimde gezinip yüzünde memnuniyetsiz bir ifade oluştuğunda istemsizce bakışlarımı kaçırıp kendi üzerime şöyle bir göz gezdirdiğimde sorunun ne olduğunu anlayamamıştım. Üzerime geçirdiğim ve belimin ufak bir parçasını açıkta bırakan siyah badinin altına giydiğim siyah kumaş pantolonum ve yüksek tabanlı ayakabılarımla onlara uyum bile sağlıyordum.

Salvatore //Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin