Six

199 37 16
                                    

Sert yumruklar. Malikâne'nin alt katına özel olarak yaptırılmış spor salonunda yankılanan sesler Delta' nın sert yumruk seslerine aitti.

İçinde kendine olan bitmez tükenmez olan bir öfke vardı. Lakin biliyorduki bu öfke gereksizdi. Zorla birini yanında tutacak değildi ama delta'ya bir türlü bunu anlatamıyordu.

Nefes nefese kalmışken, karşısındaki kum torbasına son kez sert bir yumruk sallamıştı.

Sana söyledim! Burada daha güvende olacak dedim!

Daha önce ufak olaylar dışında hiç fikir ayrılığına kapılmamışlardı, ama şu son günlerde özelliklede omegayı ilk gördüğü günden beri, deltayla olan düşünceleri asla uyuşmuyordu.

"Kapat artık şu çeneni. Ne yapacaktım daha tanımadığımız bir omegayı eve mi alacaktım? Ya da onu zorla burada tutup benden nefret etmesini mi sağlayacaktım!?"

Yavaştan gerilmeye başlayan sinirleriyle sesi yüksek çıkmıştı kızıl adamın. Bir deltayla doğmak, büyümek ve onunla yaşamaya çalışmak oldukça zordu.

Güç. Fazla güç sürekli başına bela açıyordu en başta, deltayı zapt edemiyordu istediği her şeyi yapıyordu, Minho'yu kontrol ediyor, sinirlendiği zaman ortalığı yakıp yıkıyordu.

Bu durum ise bir süre sonra, daha yaşı küçük olsa bile Minho'yu çileden çıkartmıştı anlaşmaları uzun sürmüştü, sağlıklı bir ilişki kurabilmek için ikiside çoğu şeyden ödün vermişti. Ama asıl tehlikeli olan ikisinin ortak noktalarıydı.

Öfke, kıskançlık ve kontrol.

Bu üç ortak duygu onların en büyük sorunuydu.

Ve uzun zaman sonra ilk kez yaşanan bu ani fikir ayrılıkları da başka bir sorundu . Kızıl olan sinirle bir nefes verip havlusunu omzuna astığı gibi, spor salonundan çıkmıştı. O salondan çıkar çıkmaz yanına gelen, Chan'a kaydı bakışları.

"Hayırdır ne bu sinir?" arkadaşından gelen soruyla duraksadı.

"Kedilerim nerde ulan, ne zamandır görmüyorum." Japonya'ya gitmeden önce kedilerini burada, en yakın arkadaşına bırakmıştı.

"Getirdim, boşuna konuyu değiştirme. Gerçi tam gelmeden önce Dori, Berry'le ufak bir tartışma yaşamış olabilir ama konumuz şu an bu değil."
arkadaşının sözleriyle gülüşünü engelleyemedi. "Duş alıp geliyorum, tearasa geç istersen biraz sohbet ederiz." Chan'ın onayıyla beraber üst kata ilerlemişti. Küçüklüğünden beri tanıyordu onu bu dünyada sözüne güvendiği tek kişiydi Chan.

Gitmeden öncede en değerli varlıkları olan kedilerini en yakın arkadaşına bırakmıştı.

Odasına girdiğinde daha sakindi. Son söylediklerinin üzerine delata sessiz kalmıştı. Haklı olduğunu biliyordu çünkü, yinede omega'yı yanında istemekten kendini alıkoyamıyordu.

Kendini suyun altına atarken de düşünceleri bir saniye olsun onu yanlız bırakmıyordu.

O hiç bir zaman kontrolü elinden bırakmamıştı. Ve şimdi kontrolü dışında gerçekleşen olaylar canını sıkıyordu. Acilen Chan'la konuşması gerkiyordu. Sinirli olduğu anlarda mantıklı düşünemiyordu. Ama tam bir sabır abidesi olan arkadaşı her an mantık çerçevesinde ilerliyordu. Sinirlendiği anlar bir elin parmağını geçmezdi ama sinirlendiğinde de bir canavara dönüşmekten çekinmediğini biliyordu.

Özellikle bazı konularda olan hassaslığı geldi aklına kesinlikle si-woo işini ona bırakmalıydı. Böylece kendiside omegayla ilgilenebilirdi.

İki gün önce onu bıraktığı anlar aklına dolduğunda sıkıntıyla derin bir nefes verdi.

Salvatore //Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin