Zil çaldığında Maggie Carol'dan dedikoduları alıyordu.
"Christian hala bana aşkını itiraf etmedi. Sınıfın ineği tamam ama insan bir atak yapar. Üzülüyorum. "
Maggie demek ki bir şey kaçırmamışım diye sevinmekle yetindi. Carol koluna girip Maggie'yi yeni sınıflarına götürdü. Yeni sınıf bayağı büyüktü.
"Voleybol ne durumda. Tur atladık mı? Okullar arası turnuva ne oldu? "
"Tek tek gel canım. Tek tek gel... Nasıl söylesem sana bilemiyorum. Okula yeni öğrenciler geldi. Bi kız - senden iyi olmasın - takıma girdi ve senin yerine oynadı. Onun sayesinde tur atladık ve uluslararası yarışmaya katıldık. Finali var haftaya."
Maggie buruk gülümsedi. Carol fark etti.
"Gideriz değil mi? Annen izin verir mi? Senin için sorun olur mu?"
"Gideriz tabi ki. Ben oynamadığım sürece sorun yok gibi gözüküyor. "
"Süper."
O sırada öğretmenleri içeri girdi.
"Çocuklar herkes yerine... Oturun ve kitaplarınızı açın. "
Maggie kitabını açarken yeni kızı merak etti. Nasıl biriydi acaba? Sınıfa göz gezdirdi fakat farklı birini göremedi. Başka sınıfta olabileceğini düşündü. Nasılsa haftaya görecekti maçta. Bu düşüncelerini öğretmeninin sesi böldü.
"Yine geç kaldınız bir daha olmasın. "
Maggie arkadaki kapıya doğru döndü. Ve bir anda donakaldı. Onu gördü. Johan'ı...
Tebessüm etti. Ölmemişti ve karşısında duruyordu. Hem de sapasağlam gözüküyordu. Kalbi mutluluktan deli gibi çarpmaya başlamıştı.
Düşüncelerini onun yanındaki kız böldü. Bakışları ona takıldı. Bayağı güzeldi. O anda nedense içinden bir ses voleybolda kendisinin yerine gelen kızın bu olduğunu söylüyordu. Gülümsemesi silindi. Tuhaf hissetti.
"Bir daha olmaz. " dedi Johan.
"Olmayacak da.. Oturun yerinize. "
Çaprazındaki masaya kız, onun arkasına da Johan oturmuştu. Kendisini gördü. Maggie hafif tebessüm etti ama Johan onu tanımıyormuş gibi başını çevirdi. Maggie bir an tuhaf hissetti. Ama düşününce tanımamasının normal olduğu geldi aklına.
O anda kulağında söylediği sözler yankılandı: "Mucizelere inan. Mucizeler var. Ben inanıyorum."
Mucizeler onun için vardı evet ama anlaşılan Johan için de vardı. Yine tebessüm edip kitabını açtı.
Zil çaldığında Maggie, Johan'ın yanına gitme cesaretine kapıldı. Kalktı. Ona doğru yürüdü. Belki tanır umuduyla yüzüne baktı fakat o başını masaya koyup uyumayı tercih etti. Maggie biraz sinirlendi.
"Bakar mısın? " diye seslendi hafif sert ses tonuyla.
Johan kafasını kaldırınca Maggie, onun mavi gözlerini gördü. Hastalıktan kurtulduğu için şimdi daha koyu gözüküyordu.
"Ne var?"
"Ben Maggie." dedi kendisini tanıması için. O ise ifadesizce yüzüne bakıyordu.
"Beni tanımadın mı?"
"Tanımam mı gerekiyor?"
"Şey..Evet.. Hayır.. Yani daha önce tanışmıştık. Hast... "
"Ben seninle tanıştığımı sanmıyorum. Şimdi beni rahat bırak. "
Maggie duydukları karşısında ne yapacağını bilemedi. Onu hatırlamıyordu evet ama bu kadar da vurdumduymaz olamazdı. Yani böyle biri değildi. En azından tanıdığı kadarıyla. Ama düşündü: Onu o kadar da tanımıyordu. Acaba böyle birisi miydi gerçekte?
Eskiden olsa ona ağzının payını verip üste çıkmaya çalışırdı. Fakat onu daha önceden tanıdığını düşündüğü için kalbinde ona karşı tarif edemediği bir sevgi vardı. Onun yaşaması bile yeterdi. Kendisini tanımasa da olurdu. Dualarını hatırladı sınıftan çıkarken. Demek ki bir yerlerden duyulmuştu. Hem kendisi hem de onun için teşekkür etti içinden. Tanımasa da yaşıyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KALBİN HİKAYESİ (tamamlandı)
RomanceHasta bir kız. Tesadüfen karşılaştığı bir çocuk. Ve birbirine geçen hayatlar. Bu hikayede mucizeye herkes inanacak Ve Bu hikayede herkesin kalbi çok acıyacak..