Yaşantı belirtisi olmayan bir ormana gelmiştik. "Güzelim bak hala dönebiliriz eminmisin" Alper'in sorusunu onayladım. "Evet eminim" dedim. "Bak bebeğim gitmek istediğin an bana söyle 1 saniye bile kalmam orada" dedi. Başımı salladım. Arabayı durdurdu ve telefonundan birini aradı.
"C7" dedi ve telefonu kapattı ardından çimenlik bir anda yukarıya doğru kalktı. Arabayı tekrardan çalıştırdı ve aşağıya doğru inen yoldan ilerledi. Arabaya içeriye girer girmez kapı tekrar kapandı. Alper arabayı bir yere park etti. Kemerlerimizi açıp aşağıya indik.
Karanlık olduğu için kapının önünde alperi bekledim. "Alper neredesin çok karanlık" elimi tuttu. "Burdayım" ilerlemeye başlayınca bende ayak uydurarak ilerledim. Bir duvarın yanında mavi renkte parlayan dikdörtgen vardı. Alper elini mavi ışığın içine koydu ve kapı yukarıya doğru açıldı.
Çıkan yüksek sesle Alper'in elini sıktım. Baş parmağını elimin tersinde gezdirdi. Loş ışıklı odaya girdik ortada sadece bir sandalye vardı. Üstünde Osman Arslan yani babam oturuyordu. Nefret edercesine bir bize birde ellerimize bakıyordu. "Oo osman bey nasılsın beni gördüğüne sevindin mi" dedi alper alayla.
Osman yüzünü ekşitti. "Seni gördüğüme mi sevinicem güleyim bari" dedi ve yalandan kahkaha attı. "Bak kimi getirdim." nefret dolu bakışlarını bana çevirdi. Ve ağzının içinden küfür etti. "Arslan! Sabrımı sınama" alper elimi bıraktı. "Şu saniyeden sonra patron sensin bebeğim seni şurada oturup izliyor olacağım"
Siyah deri koltuğa oturdu kollarını iki yana açıp bacağını bacağının üstüne attı. "Bir koruma yanıma geldi" alper arkadan konuştu. "Yanındaki buğra istediğin şeylerin nerde veya nasıl olduğunu gösterecek yada cesaret edemediğin şeyleri yapacak" dedi. Buğra ellerini arkasında birleştirmiş yüzüme bakmıyordu.
"Bana fiziksel zarar veremez değilmi" dedim alpere. "Veremez bebeğim sana temas ettiği an hayatı biter" diyip gülümsedi. Buğra'ya döndüm. "Herhangi bir kesici alet verebilirmisin" dedim. "Tabi efendim" dedi ve uzaklaştı. Alpere baktım ve aklıma takılan soruyu sormak için yanına ilerledim. "Alper" diye başladım. Dizlerimi deri koltuğa koydum ve 'w' şeklinde oturdum.
"Polisler birşey yapmıyormu" dedim. Elini saçıma götürüp okşadı. Arkada arslan bağırsada aldırmadı. "Yapmıyor bebeğim hatta polisler bana çalışıyor" dedi ve gülümseyerek. Buğra elinde kelebek bıçak ile geldi. Alper eski pozisyonunu aldı. "Buyurun efendim." dedi buğra ve elindeki bıçağı uzattı.
"Sağol" diyip elindekini aldım ve sallayarak arslanın yanına gittim. "Işık! Bana zarar verirsen yapacağım şeyleri biliyorsun" kahkaha attım ve etraftaki korumaları gösterdim. "Gerçekten birşey yapacağını zannediyorsan komikmiş arslan" dedim elimdeki kelebeği sallamaya devam ederken.
Kolunu tutacakken alper konuştu. "Bebeğim sen dokunma buğra yapar" dedi ve buğra yanıma gelip kolunu tutup uzattı. "Beni çok seviyorsun dimi Arslan?" dedim bıçağı koluna götürürken. "Senden nefret ediyorum!" diye bağırdı. Bıçağı koluna götürüp adımın baş harfini yazdım.
Acıyla bağırdı. "Ne demiştin?" diye sordum. "Senden nefre-" derken 'Ş' harfini derisine kazıdım. Kolundan akan kanlara baktım ve yüzümü buruşturdum. "Yok ya beğenmedim ismim buraya layık değilmiş bırakabilirsin buğra" dedim. Kolunu bıraktı ardından arkadan adamlar gelip tekrardan bağladı.
Düşünüyormuş gibi yaptım. Koşarak Alper'in yanına gittim. Kollarını açan alpere sarıldım ve yüzüne baktım. "Sevgilim silah kullanabilirmiyim?" elini saçıma götürdü. "Hayır bebeğim silah yok başka şey kullanabilirsin buğra göstersin sana" dudağımı büzüp kalktım. "Gel buraya" dedi alper arkamı döndüğümde yanağımı öptü.
"Buğra Işığı malzemelerin olduğu odaya götür" dedi buğra başını sallayıp ilerlemeye başladı bende arkasından ilerledim. Küçük bir odaya götürdü. Bir sürü garip eşyalar vardı. "Bu nedir?" dedim bir şişeyi göstererek. "Biber gazı efendim" dedi. "Bunu tut" diyip ona verdim. "Alkollü birşey varmı" başını salladı. "Maalesef efendim alper beyin emri var kolonya'dan başka alkollü birşey veremem"
Başımı salladım. "Yapacak birşey yok kolonya al" dedim başını sallayıp bir sprey kutusunu eline aldı. "Elektro şok varmı" dedim. "Var efendim" gülümsedim. "Onuda istiyorum" son olarak bıçaklara baktım. "En keskin hangisi?" kırmızı bir bıçak aldı. "Bu efendim" dedi. Bıçağı aldım. "Yeter bu kadar" diyip geldiğimiz yoldan ilerledim ve Alper'in yanına gittim. "Baak ne aldım" diyip alpere gösterdim.
"Güzel seçim başka birşey almadınmı" buğrayı gösterdim. "Onda" dedim. Başını sallayınca ayağa kalktım ve yerinde çırpınan arslan'a baktım. Buğra aldığım şeyleri küçük masaya koydu. Aklıma gelen fikirle kolonyayı elime aldım. Buğra'ya bakıp arslanın kolunu gösterdim.
Diğer korumalara kolunu açmasını söyledi. Açtıktan sonra yardığım kolunu tuttu. Kolonyayı elime aldım ve hala kanayan yaranın üstüne boşalttım. O acıyla bağırırken ben zevkle gülüyordum. Alperde benim güldüğümü görünce gülüyordu. Alper'in yanına gidip kulağına "biber gazını nereye sıkmam gerekiyor" diye sordum. Oda fısıldayarak. "Gözüne sıkarsan görme yetkisini kaybetmesi yüksek" dedi. "Yani onu sona bırakmalıyım" dedim fısıldayarak.
Başını salladı. Yanağına öpücük kondurup tekrar arslanın yanına gittim. Buğra'ya baktım. "Su olan büyük kap varmı" dedim. "Ne kadar efendim" diye sordu. "İki ayağı sığacağı kadar" dedim. Başını salladı ve gitti.
Elinde siyah bir kapla geldi. "Bu olurmu efendim" başımı salladım. Arkadan iki adam gelip arslanın ayağını kaba koydu ve taşacak şekilde şu döktüler. "Bunun nasıl kullanacağımı bilmiyorum senin yapman lazım" dedim buğra'ya elektro şoku uzatarak. "Bebeğim ileri gitmek yok demiştik" dedi alper. "Tamam biber gazını kullanmayayim sadece bunu yapayim bırakayım lütfen ne olacak çok merak ediyorum" dedim yalvararak.
"Tamam uzak dur ordan gel yanıma" dedi ve yanındaki boş yeri pat patladı. Yanına gidip oturdum ve kafamı göğsüne yasladım. "Efendim nereye uygulamamızı istersiniz" diye sordu buğra. Şah damarını gösterdim. Alpere baktı onay alınca tuşuna bastı ve arslanın çırpınmasını sağladı.
Bu gerçekten korkunç görünüyordu. Gözleri kaydı ağzı açılıp kapanıyordu bazen tamamen açıyordu. Gözümü kapatıp görmemek için Alper'in göğsüne yasladım başımı. "Bittimi" diye sordum alpere korktuğumu anlayıp saçımı öptü. "Bitti bebeğim bitti" deyince kafamı kaldırıp başı geriye düşmüş adama baktım.
"Ama şuan bayılmamalıydı" dedim sıkkınlıkla. Buğra nabzına baktı ve başını salladı. "Bayılmadımı öldümü?!" dedim. Buğra tekrardan başını salladı. Ofladım "ama daha yolun başındaydık ben eğlenemedim" alper beni kucağına alıp odadan çıkıp karanlık yere döndü "Bebeğim biz ne anlaşmıştık" dedi.
"Öldürmeyecektik" dedim. "Sen ne yaptın" deyince başını boynuna gömüp en sevdiğim kokuyu içime çektim. "Öldürdüm ama yanlışlıkla oldu"
Alper arabaya bindi ama beni bırakmadı. "Tamam biliyorum bu kadar ağır olacağını bilmiyordun" dedi. Ekledi."Korkunca bana söylemeni istedim ama bunuda yapmadın" başımı eydim. "Şimdi ne yapayım ben sana? Hm?" dedi. "Sen bana kıyamassınki" dedim masumca ceza almamak için. Elini yanağıma götürüp okşadı. "Evet kıyamam ama ufak bir ceza verebilirim" dedi. Sorarcasına ona baktım.
yüzüme yaklaşıp dudağıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra alt dudağımı şişirmek istercesine emdi. Canımı acıtıyordu. Elimle durması için omzuna vurdum. Geri çekildi. "Bumu ufak ceza canımı yaktın!" gülümsedi. "Hmm kirazlı lipbalm güzelmiş" dedi. Kendimi tutamadım ve kahkahalarımın arasından "delirmiş olmalısın" dedim. "Bebeğim benim kanımda deli kanı var" dedi.
Beni belimde tutarak kaldırdı ve yan koltuğa oturttu. "Gidene kadar uyu enerjini topla parka gidelim olurmu?" heyecanla başımı sallayıp gözümü kapattım. Elini saçlarımda gezdirdi. Araba çalışırken bilincim kapandı.
Selamm
Ay beğenmişsinizdir umarım garip oldu.
Neyse ben kaçar görüşürüzz <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIĞIM
Teen Fiction"Ya sana birşey olsaydı ben karanlığımdaki ışığım olmadan nasıl yaşardım? "