"Aç değilim." Dedim.
Mun, bana inanmayan gözlerle baktı.
Elindeki çorba dolu kaseyi bana doğru uzattı. Elim ile ittim ama o "İstemiyorum." Deneme rağmen çorbayı zorla bana içirmeye çalışıyordu. Başarınca yüzünde zafer gülümsemesi vardı. Ben ciddi davranıyordum ama o benim yanımda çocuk gibi davranıyordu.
İçten içe hoşuma gidiyordu.Mun, "Madem içmiyorsun soru sorucam." Dedi.
Lütfen Wong hakkında soru sormasın. Lütfen. Başım ile onu onayladım.
"Hwang, sana birşey yaptı mı? Ayrıca yanına geldiğimde Wong'un kaçtığını gördüm, senin yanında ne işi vardı?" Diye sordu.
"Şey... Şimdi şöyleki...ııı" dedim ne diyeceğimi düşünürken.
"Elini ver anılarına bakayım yoksa senin konuşacağın yok." Dedi.
Onun dediğini yaptım. Bölgeyi çağırıp anılarıma girdi. Bir kaç dakika aynı pozisyonda kaldık. Gözleri kapalıydı. Gözlerini korkarak açtı. Bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Dudaklarından sesiz bir şekilde "Ama nasıl?" Dedi. Ne oluyor?
Yere baktı. Ne yapıyor o? Çok garipti. Kesin Wong'u sevdiğimi anlıyacak... LAN BEN NE DİYORUM?! BEN WONG'U SEVMİYORUM Kİ! Ben Mun'u seviyorum... Yoksa sevmiyorum? Bilmiyorum! Bu konuda kafam epey karışık."Yung'a gitmeliyiz." Dedi, mun.
Başka birşey söylemedi ve Yung'a gitti. Onun peşinden bende gittim. Yung'ta endişeliydim. Ben gidene kadar kimse birşey konuşmamış gibi gözüküyordu. Mun, direk lafa girdi.
"Size soru sormam lazım." Diye lafa girdu Mun.
"Sor." Dedi wi-gen.
"Bir avcının içine kötü ruh girebilir mi?" Diye sordu.
"Bu imkânsız." Diye karşılık verdi Wi-gen.
"Peki, benim gibi ölen bir avcının ruhunu başka biri alabilir mi?"
"Olabilir. Neden öyle dedin?"
Benim burada olamama rağmen partnerim kötüleşti. Ne oluyor? Ben gayet iyiyim derken yere yığıldım.
Hiçbir şey görmüyordum ama duyabiliyordum. İçimdeki ses tekrar konuştu, "Benden izinsiz birşey yapamazsın. Bunu aklına sok!" Bu kimdi?
"Maddox" Bunu sormamıştım aslında. Mun beni ayıltmaya çalışıyordu. Maddox yapmış olmalı. Bunu neden yapıyor? Beni rahat bırak! "Beni seni çaresizliğin ve öfken çağırdı. Şimdi gitmemi mi istiyorsun? Komik olma." Aklımı okuyordu. Etrafımdaki sesler çoğaldı. Sen beni değil, beni seni kontrol ederim! Uyanmak istiyorum. Uyandım. Ona emir verdim ve o da yaptı. Daha doğrusu ben yaptım. Baş ucumda Mun ve wi-gen vardı. Patnerim yani, Drew yeni yeni uyanmayı başarmıştı. Herşey normale döndü, sonunda. İçimdeki şeyi kendim Öldüreceğim! "Sana yardım ediyorum ve sen bana nankörlük yapıyorsun. Yazık. Sana yardım edeceğim, söz." Bunu istemiyorum ki. Yardım etmesin. Mun ve ekiptekiler yardım eder. Değil mi? "Her zaman değil." Nasıl yani? "Ah, öğrenmen için bol bol fırsatın olucak." Daha fazla kurcalamadım. Mun beni kucağına alıp taşıdı."Gidelim mi?" Dedi Mun.
Konuşmadım ve basım ile onayladım.
Gözlerimi açtığımda yatakta uzanıyordum. Mun, benden sonra uyandı. Gittiğimden emin olmak istemiş olmalı. Uyanır uyanmaz ona sıkıca sarıldım. Bu bana güven veriyordu. Önümdeki çorbayı alıp içmeye başladım. Gidip kıyafetlerimi değiştirmek rahat birşeyler çıkardım. Mun, beni kucağına alıp yatağa taşıdı. Yatağa girip uzandım. Mun hemen yanıma uzandı. "Ne yapıyorsun?" O da "Beraber uyuyalım." Dedi. Ne saçmalıyor bu? İçimdeki ruh konuştu. "Git, de." Gitmesini istemiyorum. Birşey olmaz herhalde. Ona sarıldım. Biraz daha eğilip kafasını boyun girintime soktu. Bu kadarıda fazla ama onu üzmek istemiyorum. Birşey demedim. İçimdeki ruh tekrar konuştu. "Salak" sensin salak! "Peki, öyle olsun. Siyona'cım." Sus artık! Daha fazla konuşmadı. Bende uyudum.
Uyandığımda Mun, baş ucumda uyuyordu. Çok tatlı gözüküyordu. Elim ile saçını karşıtırdım. Mun ile yakınlaşınca çocuk gibi davranıyor. Tabi sinirli olduğu durumlarda var. Ona sarılmak için ona döndüm. Ben dönerken uykulu gözlerle bana bakıyordu. Sanırım dönmemi bekliyordu. Hemen döndüm. Kafasını boyun girintime soktu. Bu onun hoşuna gitmiş olmalı. Ona sokuldum. Ne yapıyorum? Bildiğin Mun'a sırnaşıyordum. Bu ben miyidim? Aman boşver. "Hmm, avcı komik gözüküyor." Sus! Seni ahmak. Cevap gelmedi, dediğimi yaptı. Sanırım insanlara emir verebiliyorum. Bu iyi birşey, değil mi? İyi iyi. Neden kötü olsun? Mun bana daha da yaklaştı. Dudaklarını boynuma bastırdı, öptü. Daha sonra başını takrar boyun girintime soktu. Bu kadarıda fazla ama.
"Aşıksın Drıdrıdrı aşıksın" Bu karar gıcık olmana gerek yok, sus! Cevap vermedi. Dediklerimi yapıyor. İşte bu çok güzel. "Seçimini yap." Ne seçimi? "Mun mu, Wong mu?" Neyden bahsediyorsun sen? "Cevabın belli ama yinede sormak istedim. " Bence susmalısın. "Kimseye aşık olamazsın!" Nedenmiş o? Sana ne? "Aşk çok gereksiz ayrıca onu öldürecez, o güçlü. Sadace o değil tüm avcıları öldüreceğiz. Herkes ölücek! Biz Öldüreceğiz! İçindeki güç çok önemli. Herkes, herşeyden güçlüsün tabi gücü kabul edersen." Hayır, kabul edemem. Mun'u öldüremem. Yalan söylüyor. Mun'u kanımın son damlasına kadar onu koruyacağım! Onu bırakamam. Herşeyden güçlüymışımda mış mış, saçma! Beni bırak ve defol git! "Hayır, yapmıyacağım, yapamıyacağım. Ben seni seçmedim, evren seni seçti. Beni çaresizliğin ve öfken çağırdı. Seni bırakamam. Artık kötü ruhsun, bunu kabullen! Güç senin elinde. Tanrılar bile seninle uğarşamıyacak. Uyu, kalk, git gibi çok fazla emir verip yapabilirsin. Birinin ölümü senin elinde! Bu gücü kabul etmen lazım, zorundasın. Gidemem. Bu mümkün değil. Benim kaçtığımı biliyorsun ama diğerlerin geldiği yerden değil başka yerden buraya kaçtım. Bu gücü sadace sen kaldırabilirsin." Neden ben? Beni ele geçireceksin, biliyorum. "Kontrol sende, de ve kontrol bana geçsin. Kontrol bende, de ve kontrol sana geçsin. Bu kadar basit." Neden bilmiyorum ama güveniyorum. Bunlarla kafamı daha fazla yormak istemiyordum. Uyumak için gözlerimi kapattım ama önce hayal kurmaya başladım. En sevdiğim aktivite. Olmuyacak şeyleri düşünüp mutlu oluyordum ama sonra olmuyacağını bilip mutsuz oluyordum. Bu en kötüsü ama çok güzel. Mun, bana daha fazla yaklaşıp bana daha sıkı sarıldı. O mükemmel biri.
Yine konuştu kötü ruhum; "bla bla bla. Bir dakika az önce bana, kötü ruhum... Dedin. Güzelmiş. Bana bu şekilde hitap et." Yok maddo demek daha güzel. "Ahmet'i Ahmo'ya mı çeviriyorsun?" Evet, bence çok güzel. Sence? İstersen sana Ahmo derim? Evet sana Ahmo diyeceğim. "İyice delirdin." Sus. Tamam kendimi uykunun kollarına bırakacağım sırada Ha-na, "Adım attı." Diye bağırdı. Mun, hızlıca ayağı kalkıp Ha-na'nın yanına gitti. Ne oluyor? Bende koşarak onun yanına gittim. Çoktan hazırlanmış Ha-na'ya nerede, ne yapıyor, ne giyimiş? Gibi sorular soruyorlardı. Mun, beni görünce koşarak yanıma geldi ve "Uyu!" Dedi. Hayır uyumayacağım. Mun bunu anlayınca yanıma eğildi ve "Sorun yok, hızlıca gidip gelicez. Sen uyu. Ben gelince tekrar yanına gelip sana sarılacağım."
Daha da yaklaşıp boynumu öptü. Bari herkesin önünde olmasaydı. Neyse. Ne olursa olsun geleceğim! Mun, gidince onları takip edicektim. "Aptal olma. Kaybolursun. Her yeri avcunun içi gibi biliyorsun, sadace odaklan ve git." Başım ile onayladım. Sanki karşımda biri vardı. Odaklandım ama olmadı. Sinirlendim."Neden olmuyor?!" Diye sordum.
"Tekrar odaklan. İlk kez deniyorsun." Dedi.
Konuşmadım. Tekrar odaklandım. Dediği oldu. Her yeri adım kadar iyi öğrendim. Bu güzel... Onların yerini görünce Wong, Hwang, gelly ve tanımadığım biri vardı. Hepsi kötü durmadaydı. Koşmaya başladım. Bir taksi çağırmak iyi fikir. "Saçmalama, koşarsan daha hızlı gidersin." Dediği doğru olmalı. Herşeyden güçlü olduğumu söyledim. Baya hızlıydım ama onlarda uzaktalardı. Bir kaç dakika içinde oraya vardım. Ne ara bu kadar hızlı oldum? Hepsi farklı yerlere savrulmuş ve kötü ruhların onları öldürmelerine ramak kalmıştı. Koşarak Mun'un yanına gittim ama nafile Gelly, bir elini boğazıma ve elindeki pençeleri boğazıma dayadı.
"Vay vay, arkadaşlarını kurtarmaya mı geldin? Ama bu mümkün değil, çünkü sen güçsüzün tekisin." Dedi, Gelly.
😙
Nasıl oldu? Bence güzel. Baya
Güçlendik. Yeni isim nasıl?
Merak etmeyiniz fena döveceğiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Uncanny Counter//Kötü Ruh Vers.//
AdventureThe uncanny Counter'da avcı olarak seçiliyorsun ve avcı iken içine kötü ruh giriyor. Peki, sonra ne olucak? Avcılıktan atılınca içine 'maddox' adlı ruh tekrar seni tekrar kötü ruha çevirecek. Ne kadar bu şekilde sürecek? :'l 20 Temmuz 2024 #counter...