Siyona?|bölüm 35

60 6 15
                                    

Rusya'daydım. Onu unutmak için buraya gelmiştim ve yeni insanlar ile tanıştım.
Yinede beni ihtiyaçları için kullanmak istiyorlar ve bunu biliyorum. Tek derdim onu unutmak. Rasgele bir restorana girdim. Lüks bir yerdi. Beni nasıl içeri aldılar, çok merak ediyorum. Yanımda güzelinden para var ama harcamak istemiyorum. Yemek yapmakta istemiyorum, ağır depresyondaydım, sanırım. Hiçbir duygumu bilmiyorum. Onu görünce karnımda olan kıpırdanma, kalbimin hızlı hızlı atması, gözlerimin büyüdüğünü ve parladığını hissediyordum.

Neden bu kadar güzel?

İçimden geçirdiğim cümle ile aklıma "Neden bu kadar güzelsin?" Şarkısı geldi. Gerçekten çok güzeldi...  Onu düşünmeden yapamıyorum. Bir kaç dakika sonra bir kadın garson geldi.
"Hoşgeldiniz, ne aldırdınız?" Dedi kadın.
"Menü verde bakayım." Dedim tekdüze.
"Ah, unutmuşum. Lütfen kusuruma bakmayın." Dedi ve menüyü almaya gitti. Anlamıyorum ki, neden bu kadar unutkan birini işe alabiliyorlar? Kadın elinde menü ile geri geldi. Menüyü alıp neler olduğuna baktım. Basit bir yemek bile pahalıydı. Kimse fiyatları umursamdan sipariş veriyordu.

Görsellere bakarak bir kaç yemek seçecektim ki dikkatimi çeken bir tatlı gördüm. "Greek Baklava" bu ne lan?
Kadına bakınca gülümsüyordu. "Yunan baklavası?" Diye dedim sorarcasına. Kadın başını salladı. Sol üst dudağım kendiliğinden havaya kalktı. Menüye geri döndüm. Yunan baklavası diye birşey mi olur? Bilmiyorum. Görselini beğendiğim bir kaç yemek ve tatlı sipariş ettim.

Gösterişi sevmem, bu yüzden yemediğim yemekleri, tatlıları almadım. Gerek yok, gereksiz masraf ve bundan hiç hoşlanmam. Kadın uzaklaşırken önüme döndüm. Bu sırada bir kaç kişi bana bakarak "Yemeklerin parasını nasıl ödüyeceksin?" Diye sordu. Onlarla döndüm. Tipim ile karakterimin yakından uzaktan alakası yoktu. Garsonu çağırdım. Yanıma hızlıca geldi. Sanırım sipariş ettiğim yemekler fazla pahalıydı. "Şurada ki adamı susturun yoksa kavga çıkaracağım." Dedim. Önümde ki sudan bir yudum aldım. Bu sırada garson adamın yanına gitti ve birşeyler dedi. Adam, cebinden bir tomar para çıkardı ve garsona uzatı. Gözlerini benden ayırıp bir kaç şey söyleyince bu sefer adam bana doğru geldi. "Efendim, sizi mekandan dışarı çıkarmak durumundayım." Dedi. Bir anda "Gerekçe?" Diye sordum. Bakışları diğer adamı buldu. Sadece gösterişi değil, gösteriş yapanlarıda sevmem. Bana geri döndü. "Lütfen zorluk çıkarmayın." Dedi.

Tek kaşımı kaldırdım. Ayağı kalkıp personel odasına doğru yürüdüm. Kadın sessizce beni uyarırken onu dinlemeden içeri daldım. Yanda bir merdiven vardı. Hızlıca üst kata çıktım. "Patron." Yazılı odaya daldım. Bakışlarım adamı buldu.
Beni görünce apar topar ayağı kalktı. Arkamda ki adam, "özür dilerim, tutamadım." Dedi. Gözlerimi devirdim. İçinde olduğum beden, çok zengindi, oruspu çocuğu. "Şu adamı işten kov, içeride bir kaç kişi var. Onlarıda kov." Diye emir verdim. Sakin olmak istiyordum. Patron adama "Defol!" Diye bağırdı. Kadının gözlerini büyürken bana döndü. "Başka bir yerde çalışsın,

🎧

Rusya'dan geri döndüm. Onu görmeden yapamadım, yapamıyorum. Olmuyor işte! Elimde olsa gidip ona herşeyi anlatırım ama olmuyor işte! Mutluyum ama sinir krizi geçirmem an meselesi. Çok garip duygular içindeyim. Dün gece sokakta uyumuşum çünkü kalıcak her hangi bir yerim yoktu. Yerden zar zor kalktım ve yürümeye başladım. Acımasız olmuştum. Kimseye zarar vermek istemiyordum ama artık öyle birşey yoktu. Gücümü, herkes görmeli ve duymalı. Basit bir güç değil ki. İstediğim herşeyi yaparım, yaptırırım. Rusya'dan buraya gelmeden önce, sevdiğim kızı araştırdım. Eh, oraya gider gitmez beni öldürmek istiyen kişiler oldu. Neden beni ve benim gibileri sevmediklerini daha iyi anlıyorum. Bok yoluna girmişim ve bunu yeni yeni öğreniyorum.

Avcı denilen kişiler varmış ve onlarında benim gibi güçleri varmış, beni yenmeleri lazımış falan filan. Çok fazla şey öğrendim. Sevdiğim kız -Hana- da avcıymış. Onu kötü ruha çevirip hayatını boka çevirmek istemiyorum. Ben en başından beri kötü niyetli olmadım ama hep kötü davrandım. Tanrıdan merhamet dilemek için çok geç gibi geliyor... Merhamet istesem bile cehennemde yanacağım. Sikeyim!

Baş ağrım gittikçe ağrıyordu. Bir erişte dükkânına önüne gelmiştim. Sevdiğim kızda buradaydı, burada çalışıyordu.
İçeri girip rastgele bir yere oturdum. Bir tane çocuk geldi, gözlerinin içine bakarak hafızasına girdim. O da avcı. Yeni gelmiş ve buna rağmen oldukça güçlü. İyi niyetli, yakışıklı, masum ve güçlü... Tam bir kızın istediği özelikler. Eski bedenimde böyleydi. Mavi gözlerimi özlüyorum... Bu siyah gözler bana ait değil. Hafifçe gülümsedim. Bu görüntü hoştu. "Hoşgeldiniz! Ne isterdiniz?" Diye sordu. "Meşhur erişteniz ve kimchi istiyorum." Dedim. Başını salladı. Tam gidecek ona seslendim. "Çocuk," ne kadar iyi bir seslenme türü. Ama adını bilmiyorum ki!

"Efendim?" Diye karşılık verdi çocuk. Yung denilen bir yere gidebiliyor ve tecrübeli. Soruma belki cevap verir.

"Sana soru sorabilir miyim?" Dedim. Başını tekrar salladı. "Diyelim çok ama çok büyük bir suç işledim. Ve bazen kendimi ben değil, başka biri kontrol ediyor gibi. Ancak bu suçların hadi hesabı yok. Tanrıdan merhamet dilesem beni affeder mi?" Dedim. Gözleri büyüdü. Bunu beklemiyordu. İçecek, diğer yemekleri sorarım falan sanıyordu.  "Bilmiyorum, efendim. Hiçbir şey için geç değildir, merhamet dilemek en iyisi olur." Dedi ve arkasını döndü. Ha-na, bir anda "Siyona tehlikede! Ona yardım etmeliyiz." Dedi. Hepsi bir anda toparlandı. İçeride ki insanlar "Yemeklerinizi yedikten sonra dükkandan çıkın." Diye bir uyarı yapıldı.

Nereye gideceklerini tam olarak anlamadım. Ne olduğunu anlamaya çalışırken kendimi dışarda buldum. Gitmem lazım! O, Siyona denilen kızın ruhunu ele geçirirsem Ha-na'ya yakın olabilirim. İkiside avcı. Bu bedenden nasıl çıkacağım? Bilmiyorum ki. Herşeyi biliyorum ama bunu bilmiyorum!
Peki, diğer şeyleri nasıl yaptıysam bunu da aynen öyle yapacağım. Düşünerek, denge ile oynuyarak. Hep öyle yaptım ve tekrar öyle yapacağım.

Terk edilmiş bir okuldaydı, yanında bir kişi vardı. Bir ara sokağa geçtim ve elimi yere indirip daha detaylı düşündüm.
Düşünürken gözlerim kapalıdı, açtığımda herşeye kuşbakışı bakabiliyordum. O eski okula gitmem lazım, daha sonra Siyona'nın ruhuna gideceğim. Okul, çok uzakta değildi. Kısa sürede varmıştım. Siyona, sanırım en üst katta. Duvarın içinden geçip Siyona'nın ruhuna girdim. Onu saran bir çocuk ile yerde yatıyordu. Girdiğim andan bir kaç dakika sonra avcılar geldi.

Yaptım! Artık ona en yakın kişilerden olacağım!

🤗

Başka bir bölümün sonunda geldik, bir sonra ki bölümde görüşürüz!!

Ay bölüm tam içime sindi diyemem ama oldu bir şekil oldu ha birde finale az kaldı gibi gözüküyorr

Finalin nasıl olucağı bellirledim ama nasıl olucak bilmiyorum hele ki Maddox kısmı...

Hikâyeyi okuyan bir kaç kişiyi öpüp kaçıyorum!💋

Siyonq sundu!

The Uncanny Counter//Kötü Ruh Vers.//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin