|Evim evim, güzel evim| Bölüm 17

93 9 4
                                    

Arkamı dönünce Wong'u gördüm. Elini tutup sertçe ittim. Ah, her neyse. Gitmem lazım. Koşarak odadan çıktım. Hemen peşimden Wong geliyordu. Asansöre binip ilk önce en alt kata hemen sonra 15. Ve son olaraka sonuncu kata bastım. En alt kata gidince, Wong merdivenlerden iniyordu. O gelmeden asansörden çıktım ve koşarak çıkışa gittim. Camın ardından Wong'a baktım.
Yandaki asansöre binmiş ve beklemeye başlamıştı. Sanırım 15. Kata gidecekti. Bu sırada Gelly aşağı geldi. Onu görünce hiç durmadan koşmaya başladım. Çok fazla uzaklaşmadan bir şeye çarptım. Yerle buluşmadan önce beni tek kolu ile tutu.

Başımı kaldırıp ona bakınca yüzündeki kayıtsız ifadeyle karşılaştım. Farklı bir yöne bakıyordu ve yanındaki çocuk sanki ruh görmüş gibi bana bakıyordu. Şimdi fark ettimde burnunu tutmuştu. Çocuktan uzaklaştım. Ona bakınca hemen tanıdım.

Komadan uyanınca gördüğüm çocuktu!

KOMADAN UYANINCA GÖRDÜĞÜM ÇOCUKTU!

"Özür dilerim. Acaba birşey sorabilir miyim?" Dedim.

"Siyona! Sonunda seni bulduk." Dedi çocuk.

Bana sıkıca sarıldı. O kadar çok sıkıyordu ki nefes almakta güçlük çekiyorum. Zar sor konuşarak "Nefessiz kaldım..." Dedim.
Kollarını biraz gevşeti. Hala sıkıyordu ama en azından daha az sıkıyordu.

"Afedersiniz, adınız Mun mu? Hafızamı kaybettim. Birşey hatırlamıyorum." Dedim.

"Evet ben Mun. Bu da Jeok bong." Dedi çocuk.

Başım ile onayladım. Başını kaldırıp yanaklarımı defalarca kez öptü. Ondan uzaklaşınca konuştu:

"Ha-na hafızanın bir yerine getirsin o zaman daha da çok öpücem." Dedi Mun.

Jeok, "Yavaş yavaş ayı. Yürümedin, uçtun" dedi.

Onu desteklercesine elini sıktım. Haklı çocuk. "Cidden yine mi bunlar?" Evet yine bunlar. Mun elini omzuma atıp beni bir yere çekiştirmeye başladı. Nereye amk?

Ne bilim nereye gidecez. Uzatma. Onu ayak uydurup takip etmeye başladım. Jeok hemen yanımdaydı.

🍬

Bir eve geliceğimizi sanarken bir fabrikaya geldik.

"Burası neresi?" Diye sordum.

"Sığınak. Burada kalıyoruz." Dedi Mun.

"Hm... Anladım."

Soru sormayı bırakıp içeri girdik. Çok büyüktü. Bir kaç yerden geçince mutfak gibi bir yer ve yanda çalışmak için bir alan vardı. Çalışmak dediğim dövüş. Yol boyu Mun, avcılardan bahsetti. Ben ise kötü ruhmuşum. İçeride 4 kişi vardı.

"Merhaba Siyona kızım. Mun yolda hafızanın silindiğini söyledi. Ben Bayan Chu."

"Bende Ha-na. Komada uyandığında yanında olan kız."

"Bende Choi Jang Mool. başkan Choi, de."

"Bende Mo-tak."

"Merhabaaa."

Dedim uzatarak. Çok tatlı insanlara benziyorlardı. Ha-na'nın yanına oturdum.

"Bölgeyi çağır. Ya da çağırma. Sevgilinden biraz uzak durda, sürün." Dedi Ha-na.


Ben ve Mun aynı anda "Ne?!" Dedik.

Hepsi aynı anda güldü. Neye gülüyorlar ya. Boşver işte. Onumdeki yemeği çabucak bitirdim.

Ha-na, "Hadi kalk antreman yapalım." Dedim.

"Hafızam?"

"Ay, onu unutum. Neyse sonra hal ederiz."

"Hayır, şimdi!" Dedi Mun.

Mo-tak, "Yanındaki çocuğun hafızası silinse aynı şeyi der misin?" Dedi.

Ha-na, "Yanımdaki çocuk?" Dedi sorarcasına.

"Evet, gizlice buluştuğun çocuk."

"Öyle biri yok! Bir daha bu konuda ağzını açma!"

"Nasıl biriyidi?" Diye sordum.

Mo-tak, "Siyah saçlı, siyah gözlü, uzun boylu biriydi. Bizim şu kötü ruh vardı ya. Hani hep Hwang'ın yanında olan." Dedi.

"Haaaa, Luke." Dedim. Luke, neden Ha-na ile görüşsün ki? Büyük ihtimalle benzeti.

Mo-tak, "Ne? Boris'ten bahsediyorum." Dedi.

"İyide Hwang'ın yanında sürekli Luke vardı. Tam senin anlattığın gibi biri." Dedim.

Ha-na, kolumdan tutup beni çalışma alanına sürükledi. İyi yapalım antreman.
Dövüşürken bana sertçe bir yurmuk attı. Neredeyse 10 metre yukarıda çıktım. uçtum bildiğin.

UÇTUM LAN!

Yere düştüğünü an kalbim çıkacakmış gibi hissettim. Vicdansız, diye bağırmak istiyorum ama bağıracak halim yok.

"yoo gayete var."

Kim konuştu lan! Deliriyorum. Mun yanıma koşarak yanıma gelmişti. Arkasından Bayan Chu gelmiş ve birşeyim var mı baktı.

❤️‍🔥

Mun, hemen yanımda oturmuş, dik dik bana bakıyordu. Ha-na, hafızamı yerine geri getirmiş ve tekrar antreman yapmıştık. Şimdi odamda telefonum ile uğraşıyordum.

"Evim evim, güzel evim."

Dedim kendi kendime. Mun, dediğime gülmüş ve daha çok yaklaşmıştı. Neredeyse 10-15 dakikadır böyle oturuyorduk. Aslında Mun'a küçük bir şaka yapmak fena olmazdı.
Notlar kısmına girip birine birşey yazıyormuşum gibi yaptım. Yaptığım tek şey: Random atmak. Kendi kendime gülümsemeye başladım. Mun'a göz ucuyla baktım. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Ani bir hareketle elimdeki telefonu aldı. O alır almaz kendimi tutamayıp kahkaha attım.

O kadar komik gözüküyordu ki... Yanağına kondurduğum küçük öpücük ile tüm siniri geçmişti. Oturduğum yerden kalktım. Mun, tekrar ani bir hareketle belimden tutup kendi kucağına çekti.

"O küçük öpücük ile kaçamazsın." Dedi Mun.

"Ne kaçması ya?"

"Salağa yatıyor birde. Öp beni."


"Yine başladı."

Tek kaşını kaldırarak bana baktı. İster istemez utandım.

🌕

New bölüm nasıldı? Yarın sınav var aglicam yaa
Neyseee

YENİ BÖLÜMDE TAHMİN EDİN NE VAR?

Bu arada bugün ayrı mutluyum çünkü ben bir Blink'im ve Jennie KENDİ ŞİRKETİNİ KURMUŞ!!!!! Ay şükür o Yg'den kurtulduk

Bye bebişşşşşiiiimmmm 💋

The Uncanny Counter//Kötü Ruh Vers.//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin