"Beni becermek istemediğin için mi şaha kalkmış durumdasın Öğretmen Bey?"
Elimi giydiği kumaş pantolonu zorlayan küçük beyde gezdirirken tam olarak gözlerinin içine bakıyordum. Söylediği her bir sözü ona yutturacaktım.
"Erdemlerini vurgulamaktan vaz...
"Ne o dün gece doyamdın mı?" Dediğinde dilimi damağıma vurarak, cıkladım,"Sana doymak, sence mümkün mü?"
"Sen söyle mümkün mü?" Gözleri yüzümde arsızca gezinirken gülerek başımı iki yana salladım.
"Değil..."
Dediğimde bana doğru eğildi ve dudakları benimkilere yaklaştırdı, göğsünde olan başımı yukarıya kaldırıp, dudaklarını öpmeyi hedefledim ama o sadece dudağımın yanına küçük bir buse kondurdu. Memnuniyetsizce dudaklarımı büzdüm.
"Bak sen,küçük hanım sabah yaramazlığımı istiyor?" Dediğinde cevap vermedim.
O sırada alt tarafa doğru kayıp bakışalarımızı eşitledi ve yeniden öptü tenimi.
"Dudaktan öpücük istiyorum.." Dudaklarımı ona doğru uzattığımda, dudaklarını sertçe bastırdı.Çok uzun olmayan öpücüğü çenemden boynuma kaydı ve minik minik öpücükler bahşetti tenime.
Beklemediğim bir anda tenimi sert bir biçimde dişlemesiyle kaşlarımı çattım.
"Isırma beni iz kalıyor sonra insanlara rezil oluyorum." Diye homurdandığımda başını geri çekti.
"Biz karı kocayız ne yaptığımızı biliyorlardır emin ol. Hem onlar yapmıyor mu bunuda sen rezil olasın?"
"Konuşma şöyle ya." Sözlerini umursamadan yeniden dişlerini tenime geçirdi,önce ısırdı ve sonra izini bırakmak istercesine sertçe emdi.
Her tarafımı morluklarla kaplamıştı.
Boynumdan kayarak, sol omzumu da öpüp, yaladı. Tatlı dudakları tenimden aşağıya doğru kayarken o da bütün bedenini aşağıya kaydırıyordu. Bacaklarımı açıp, ona daha çok yer verdim.
