Part 46

98 12 71
                                    

Sevy vücudunun ağrıması ile uyanmıştı. İlk önce gözlerini açamamış ortama alıştıktan sonra gözünü açmıştı. Ellerinden zincirlerle yukarı bağlanmıştı. Ayaklarında da bir kutu içinde su vardı. Yanda ise elektro şok cihazı...

Sevy: HEY KİMSE YOK MU?!

Handler: bağırma Sevy... Seni kimse duyamaz.

Sevy: SENİ LANET OLASI!

Sevy zincirleri zorluyordu. Bu onun iki kat canını acıtıyordu ama başka şansı yoktu.

Handler : hadi ama Sevy sana bir şey göstermek istiyorum.

Sevy dikkatini handler'a vermişti. Önünde olduğunu gördüğü bir kırmızı perde vardı. Handler o perdeyi kenara çekince o kişi fark edilmişti.

Sevy: Yuna...

Yuna kanlar içinde karşısında yatıyordu. Başında onu tutan iki tane adam vardı.

Sevy: ONDAN NE İSTEDİN Kİ!

Handler: AİLESİ BANA İHANET ETTİ!

Sevy: AİLESİNİN İHANET ETMESİ KIZI İLE ÖDEYECEĞİN ANLAMINA GELMİYOR?!

Handler kızın suratına bir tokat atmıştı. Sevy'nin suratı tamamı ile sola dönmüştü. Dudağının kenarından gelen demir tadı Sevy'nin dudağının patladığını kanıtıydı.

Handler: öldürün.

Sevy: hayır. Hayır! HAYIR!!

Adamlar kenarda olan bıçağı kızın kalbine saplamışlardı. Sevy güçlerini kullanmayı denese de hiçbir şekilde kullanamıyordu.

Sevy: YUNA! Hayır güzelim kalk kalkman lazım....

Handler kenarda ikisine bakıp gülüyordu. O sırada odada olan diğer adamlar kendilerini belli ettiler.

Handler: bakalım komisyona ihanet etmenin bedeli neymiş Sevy Hargreeves.

Adamlar Sevy'nin etrafına dolmaya başlamışlardı. Çoğunun elinde elektro şok gibi aletler vardı ama sevy'e göre en çok acıtacak olan demir sopaydı. Adamlar Sevy'e eşyalar ile vurmaya başlamışlardı. Sevy acılar içinde kıvranırken handler kızı izliyordu.

Handler: ölene kadar devam edin.

Handler odadan çıkmıştı. Sevy'nin çığlıkları bütün odayı dolduruyordu. Kenarda ise Yuna kanlar içinde yatıyordu.

🕛🕐🕒..

Adamlar dinlenmek için farklı bir yere gitmişlerdi. O sırada Sevy'nin bilinci açıktı. Vücudu zonkluyor aynı andada sert bir acıyla yanıyordu. Yaklaşık 2 gün olmuştu ve adamlar bazı saatlerde bırakıyorlardı. Sevy o aralarda dinlenmeyi değil ölmeyi diliyordu. Başını kaldırdı ve Yuna'ya baktı. Kızın vücudu berbat durumdaydı. Ama öldüğü kesindi.

Sevy: KİMSE YOK MU?!

Adamlar içeri girmeye başlamışlardı. Bu sefer hepsinin ellerinde demir sopalar vardı. Sevy'nin gözüne açık kapı takıldı. İçeride bir adet fırın vardı ve sopalar onun içinde bekliyordu.

Sevy: hayır sıcak demir olmaz...

Adam gülmüş ve Sevy'nin derisine ufak bir dokundurmuştu sopayı. Evet sopalar sıcaktı ve sevy bunlarla saatlerce dövülecekti.

Sevy: LANET OLSUN KİMSE Mİ YOK?!?

Adamlar Sevy'e sıcak sopalarla vurmaya başlamışlardı. Kızın zaten durumu kötüydü bir de vücudu kabarmış, kabarıkların altları kanlanmıştı.

~o sırada hastanede

Akademi (içinde five yok) hastaneye gitmeye başlamışlardı. Hepsi düşünceli iken klaus üzülüyordu.

Ben: hepsi benim suçum sabah onu söylemeseydim belki yanımızda olabilirdi

Klaus Ben'e baktı.

Klaus: sabah ne dedin Beny? Arabada sadece ikimiz varız söyleyebilirsin.

Ben: five saçlarının alt tarafını tilki kuyruğu renklerinde istemişti. Sabah onu dedim ama keşke demeseydim

Klaus önüne baktı. Ben ise cam tarafına...  Sonunda hastaneye varmışlardı. Vanya sissy ile gelmişti.

Vanya: Sevy nerede?

Ben içeri koşmaya başladı. Akademinin geri kalanı peşinden geliyorlardı. Sonunda ameliyathanenin önünde durdular. Doktor içeriden çıktı ve aileye baktı.

Doktor: Sevy Hargreeves ve Yuna Swech'in aileleri siz misiniz?

Ben: sevy kız kardeşim ve Yuna'ya koruyucu ailelik yapıyoruz durumları nasıl?

Doktorun ağzından çıkacak her kelime hayati önlem taşıyordu. Doktorun yüzü düştü ve konuşmaya başladı.

Doktor: bu sizin için üzücü bir haber ama... Başınız sağ olsun...

Luther hayretlerle bakıyordu. Vanya yere çökmüştü. Ben klaus'a dönmüştü. Klaus ise ben'e. Diego lila'ya ağlama omuzu olmuştu. Sadece 3 kelime hepsinin hayatında anı bırakacak bir acı haline gelmişti. Başınız sağ olsun....

.
.
.
538 kelime

Benimsin ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin