29 |•

479 61 27
                                    

O KADAR EMİNKM Kİ BU BOLUM WHAT THE FUCK DOSTUM OLACAKSINIZ..
EHEHEHEHEHE
ZIRTOLAR SİZİ
neyse azicik bölüm yazma hevesim geldigi 8cin sikinfi yok hocam

Bölüme geçebilirsiniz!

•   •   •   •   •   •   •   •    •    •    •    •    •   •   •   •   •   •

Eva


Üzerime giydiğim lacivert yünlü kazağı düzeltirken bir yandan da odamda her yere bakıyordum çünkü bugün evin enerjisi evrenimin enerjisine çok benziyordu. Gitmek istemediğim için tedirgindim, ya tekrar geri dönersem?

Aynadan kendime baktım. Lacivert yünlü kazak bana fazlasıyla bol geliyordu ve üstünde altın rengi yıldızlar vardı. Altıma dizlerimin üstüne kadar gelen ve kazaktan dolayı çok gözükmeyen bir krem rengi etek giymiştim, etek şort etekti. Onun altına da dizlerime gelen deri botları giymiştim.

Kışın bot giyiyorlar, botlar da beni rahatsız ediyor doğrusu. Çıplak ayak dolaşmaya alışmıştım evrenimde, şimdi de sürekli ayakkabı giyiniyordum.

Biraz olsun uzayan mavi saçlarımı küçük bir topuz yaptım ve gülerek odadan çıkıp mutfağa gittim. Sanzu dün evden gitmiş, yani uyandığımda yoktu ve okulda görüşürüz diye bir not bırakmıştı.

Mutfağa girdiğimde dolabı açtım ve yiyebileceğim şeylere baktım, bu dünyanın yemekleri farklı olsa da seviyordum.

Birden içime dolan his ve kararan evim ile korkup elimi kalbime koydum, en son gittiğimde de odam kararmıştı, ormanın sesini duyuyordum. "Tanrıçam..gitmek istemiyorum." Dedim dolabı kapatıp.
O his birkaç saniye içinde gitti ama odamdan da büyük bir gürültü geldi, masam devrilmiş olabilir miydi?

Dolabın yanından sanzu'nun içinden hiç çıkarmadığı kılıcını aldım ve ne olur ne olmaz diye ben de onu kınından çıkarmadım. Yavaş yavaş, kılıcı önümde tutarak odama doğru ilerlerken birkaç homurtu duyuyordum.

Odanın kapısını açıp kılıcı içerideki her neyse ona doğru savururken bir yandan da çığlık attım. "Kimsin sen?!" Diye bağırdım ardından, o kişi, daha doğrusu kişiler de hep bir ağızdan çığlık attıklarında odanın ışığını açıp onlara baktım.

Kılıç saniyeler içinde yere düştü, bir elimle ağzımı kapatıp karşımdaki kişilere baktım. "Siz.." anios, kaile, nova ve amor. Buradalardı, onlar nasıl buradaydı?! "Siz nasıl geldiniz buraya?! Tanrıçam...inanamıyorum!" Koşup onlara sarıldığımda ise gülerek bana sarıldılar, ardından geri çekildiler.

-"Kraldan gizli geldik doğrusu."

-"Aslında babama söylemiştim fakat izin vermemişti, ortadan kaybolduğumuzu anlarsa muhtemelen nerede olduğumuzu bilir."

-"Tanrıçam! Bu kıyafetler çok güzelmiş!"

-"Bu arada sen az önce ne dedin? Bu dili bilmiyoruz."

-"Bir dakika, halledeceğim."

Anios ellerini bana uzattığında gülerek ellerini tuttum, ne yapacağını az çok tahmin ediyordum. Kendi evrenimde başka ülkede gittiğimizde dilini konuşmakta zorlanmazdık. Enerjimizi o evrenle uyuşturduğumuzda dili zaten biliyor olurduk. Birkaç dakika sonra anios'un kıpkırmızı saçlarından ışık yayıldı, ardından ellerimi bırakıp arkadaşlarımın ellerini teker teker tuttu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 06, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aurophile |• Rindou Haitani • readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin