Begüm henüz Gökçe'nin gördüğü şeyi görmemiş , menüsüyle meşguldü. Gökçe ise halen daha hem öfkeli hemde şaşkındı. Takip ediliyor olabilirmiydi ?
Gökçee o anlık öfkeyle çaprazındaki masaya gitmek için ayağa kalktı. Begüm gökçeyi görünce kafasını menüden kaldırıp " noldu " diye sorabildi sadece.
Gökçe Begüme çaprazlarındaki masayı işaret etti ve " Bu adam fazla oluyor artık. Gidip beni neden takip ettiğini sorucam. Ben ondan uzaklaştıkçaa o inadına geliyor " diye kükredi. Sakin Gökçe gitmiş yerine fazla cesur , fazla özgüvenli ve fazla bakımlı bir gökçe gelmişti.
Begüm Gökçeye laf anlatmaya çalışsada Gökçeyi şu saatten sonra tutmak imkansızdı. Begümde mecburen çantalarını alıp Gökçeye çapraz masaya kadar eşlik etti.
Gökçe masanın dibine kadar geldi ve gök mavisi çantasını biranda sertçe masaya koydu. Gördüğü kişi Çınar ve Yasindi. Şu çınara haddini bildirme zamanı artık gelmişti sanırım Gökçeye göre.
Çınar ve Yasin gökçeyi daha yeni fark ediyorlardı. Onlarda bu durum karşısında hayretlendiler. Fakat en çokta Gökçenin bu görünüşü karşısında şaşkındılar. Mankenlik bu kıza fazla yaratmıştı.
Yasinse Begümü kesiyordu. Onu daha önce çekimlerde görmüştü. Fakat bu haliyle görünce Begümün farkına yeni varmıştı. Begüm yasine bakıyor , yasinde begüme bakıyordu anlayacağınız.
Yasinle Begümün bakışmalarını Gökçenin gürlemesi kesti.
Gökçe " Yaa sen ne istiyorsun benden " diye bağırdı Çınara. Herkes onlara bakıyordu. Fakat hiçbiri Gökçenin umrunda değildi.
Çınar anlam veremeyerek " Sakin ol. Niye bağırıyorsun. Ayrıca ben senden ne istiyebilirim ki. Benim herşeyimm var zaten. " dedi. Aslında bu inceden inceye gökçeye bir laf çarpıtmaktı.
Gökçe " Tabi yaa herşeyin var KALBİN hariç " dedi. Ovv sanırım bu çok ağırdı. Çınar onu seviyordu. Nasıl olurda ona kalpsiz derdi.
Çınar buna susamazdı. Gökçenin kulağına eğildi ve " Haklısın Gökçe benim bir kalbim yok. Çünkü zamanında onu sen almıştın ve hala geri vermedin. " dedi hafif tebessüm ederek.
Gökçe bunu beklemiyordu. Çünkü Çınara ağır birşey dediğinin farkındaydı ve ondan büyük bir tepki bekliyordu. Fakat tam tersi olmuştu. Çınar hala Gökçeyi sevdiğini açık açık tekrar söylemişti. Gökçe yüzünün kızardığını anlayınca konuyu hemen değiştirdi.
" Neden beni takip ediyorsun " diye sordu Gökçe. Fakat bu sefer sesi daha sakindi.
Çınar gülmeye başladı o sırada. Kendisine engel olamıyordu. Gökçe Çınarın neden güldüğünü anlamamış olacakki " neden gülüyorsun. Kes şunu ve açıklama yap " dedi.
Çınar " Burası benim Gökçe. " dedi.
Gökçe ne kadar şaşırsa hakkıdır. Begüm buranın yeni açıldığını söylemişti. Bu nasıl bir kaderdi böyle.
Gökçe " bu-burası ye-yeni açılmış ama. " dedi kekeleyerek.
Çınar " evet gökçe. Niye bu kadar şaşırdın. Burası benim ve burada olmam çok normal öyle değil mi ? " diye sordu kinayeli birşekilde.
Gökçe bu utanca daha fazla dayanamadı ve " Begüm hadi gidiyoruz " dedi. Kimseden ses çıkmayınca Gökçe arkasına döndü ve Begümün orda olmadığını farketti.
" Nerde bu şimdi ya " dedi kendi kendine sesli birşekilde.
Çınar " Yasinde yok. Biz tartışırken bu ikili tanışmaya karar vermiş sanırım. " dedi.
Gökçe " bir bu eksikti. " dedi. Çınar buna bozulmuştu. Çünkü gökçenin tanışmalarından pişmanlık duyuyor olabileceğini iafede eden bir cümleydi.
Gökçe " Neyse ne diyim hayırlı olsun " dedi ve arkasını dönüp çıkışa doğru ilerledi. O sırada Çınarın sesini duydu.
Çınar " Birdaha bekleriz. Bunu saymıyorum " dedi gülerek. Gökçe arkasını dönüp Çınara yüzünü buruşturdu. Tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi.
Dışarıya çıktığında Yasin ve Begümü kahkihkoh birşekilde gülerken buldu. Gökçe kendi kendine başımın belası dedi ve Begüme " Hadi Begüm sohbetinizi sonrada yaparsınız geç kaldık zaten " dedi bıkmış durumda.
Begüm Yasine araşırız sonra dedikten sonra gökçenin yanına geldi ve " Kızım bu çocuk süper bişey ya. İyiki buraya gelmişizde tanışmışız " dedi.
Gökçe zaten Çınara karşı mahcuptu ve çınar aynı zamanda yine onu son dakika golüyle sinir etmişti.
Gökçe " Yine Begümlüğünü yaptın ya valla Tebrikler. Neyse hadi düş önüme. " dedi ve bir taksiye binip eve gittiler.
Gökçe yorgundu ve hemen üzerini değiştirip yatağına sırt üstü uzandı. Çınarı düşünüyordu. Gökçe bu adamı seviyormuydu yoksa. Öyleyse bile bunu kendisine yediremiyordu. Çünkü O, ömerden sonra ilk kez bir erkeğe karşı birşeyler hissediyordu. Gökçe korkuyordu... AŞKTAN...
Öyle böyle ama bugün uzun bir aradan sonra çınarı görmek gökçeye iyi gelmişti. Onunla uğraşmayı , dalaşmayı , laf sokuşturmaları bile çok seviyordu. Birdaha ne zaman onu görecekti , ne zaman onunla tartışacaktı. O zeytin gözleri birdaha ne zaman görecekti..
Düşüncelere dalan Gökçeyi daldığı düşüncelerden uyandıracak şekilde telefonu öttü. Banka , emlak vs. mesajlarıdır diye mesaja bakmadı. 1 dakika sonra tekrar mesaj gelince Begümden falandır diye düşünerek telefonu eline aldı ve mesaj kutusuna girdi. Toplam 2 mesaj gelmişti.
Birincisi " İnsan görünümlü melek şuan uyuyor mu acaba ? "
İkincisi " Kalbine misafir veya yolcu olarak değil ev sahibi olarak girmek istiyorum. "
Bu iki mesajdan sadece birinin kimden geldiğini biliyordu Gökçe. Fakat diğerinin kimden ve neden geldiğini bilmiyordu. O kişiyi tanımıyor ve merak ediyordu.
Yorumlarınız ve oylarınız ramazan hediyem olsun. :)) Bu arada Hayırlı Ramazanlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KONDU
RomanceVarsayalım gecekonduda oturuyoruz. Hayallerimizi gerçekleştiremezmiyiz? Yada kimseyi sevemezmiyiz? Kelebek kadar ömrü kısa sürmesin aşkımızın , bir daldan başka bir dala konmasın birdaha. Sadece bizim dalımıza konsun. Aşkımız konsun adı Aşk kondu o...