Öfke ne kadar hapsederdi insanı içine. Sevdiğinin kıymetini kıymetsiz diye adlandıracak kadar gözleride, kalbide kör edebilir miydi ?
Gökçe şu sıralar kendisini yoğun düşüncelere bırakmıştı. Aklı hep çınardaydı. Çınarı seviyordu fakat bazen sevmekte yetmez ya işte çınarla gökçede öyleydi.Gökçe begümden sonra eve gitmiş ve odasından hiç çıkmamıştı. Ağlıyor , uzaklara dalıyordu. Üzerindeki kelebekli pudra rengi gecelikten bile henüz sıyrılamamıştı tıpkı daldığı derin düşüncelerde de olduğu gibi. Bir fırsatı olsada biraz buralardan uzaklaşsam diye aklından geçiriyordu.
Begüm kaç gündür odasından çıkmayan kimseyle konuşmak istemeyen en yakın arkadaşıyla konuşmak için evine gelmişti. Kapının önüne geldiğinde kahverengi deri çantasından telefonunu çıkardı ve son kez gökçeyi aramak istedi. Belki onu dışarı çıkartıp kafasını dağıtabilirdi. Rehbere girip gökçeyi buldu ve arama tuşuna bastı.
Operatörün ' aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor ' demesine kalmadan telefonu oflayarak kapattı ve zile bastı. Kapıyı gökçenin annesi açmıştı. Begüm sessizce " Meraba nuray teyze. Ben gökçe için gelmiştim. O nasıl ? Evdemi ? " diye sordu.
Gökçenin annesi zaten mazlum , garip birisiydi ve hayatın dahada doğrusu eşinin ona olan acımasızlığıyla çökmüştü. Ruhen ve bedenen.
Nuray hanım yorgun sesiyle begüme cevaben " Meraba kızım. Gökçe odasından çıkmıyor ve hiçbirşey de yemiyor. Allah rızası için birşey yap. Bu kızın hali hal değil. " dedi.
Begüm nuray hanımın sırtını sıvazladıktan sonra gökçenin kapısını tıklattı. İlk önce ses gelmedi gökçeden fakat begümen ısrarlarına rağmen kapıyı açmak zorunda kaldı. Kapının kilidini çevirdi ve hemen geri yatağına döndü.
Begüm içeriye girdiğinde etrafta birsürü peçete vardı. Çok fazla ağlamıştı ve gözlerinin altı hafif şişmiş ve morarmıştı.
Begüm yatağında uzanan gökçenin yanına sindi ve oda yanına uzandı en yakın arkadaşının.
" Biliyormusun bende önceden birine çok aşıktım " diyerek sessizliği bozdu begüm. Gökçe bunu bilmiyordu. Anlaşılan gökçeyle tanışmadan önce olmuş birşeydi bu.
Gökçe Begüme ters olan başını biraz daha begüme döndü. Anlaşılan hikayenin geri kalanını dinlemek istiyordu.
Begüm devam etti cümlelerine.
" Aslında o bunu bilmiyordu. Bende daha fazla dayanamayıp ona söylemeye karar verdim. Eskiden bizim orda çok meşhur bir kafe vardı ve o orda çalışıyordu. Bende bundan istifade oraya gidip konuşacaktım "
Gökçe heyecanlınmış ve hikayenin geri kalanını çok merak ediyordu. Bu yüzden araya girdi " ee anlattın mı ona. Onu çok sevdiğini söyledin mi ? "
Begüm gökçenin bu meraklı haline ufak bir tebessümle karşılık verdi ve konuşmaya devam etti.
" Üzerime elimde olan en güzel kıyafetimi giymiştim. Bordo ve siyah detayları olan bir elbiseydi. İşte heyecaanlı heyecanlı giyindim ve kafeye onu sevdiğimi söylemeye büyük bir cesaretle gittim. Nasıl mutluyum ama varya. Kimsenin ve hiçbirşeyin bu mutluluğumu bozacağnı sanmıyordum taki onları el ele görene kadar. "
Gökçe bu sefer yatakta uzanır şekilde olan pozisyonunu değiştirip yatağın üstüne oturdu. " Onları mı !? " . Gökçe böyle birşey beklemiyordu.
Begüm " Kız kardeşim Nida ve Semihi. "
Gökçe'nin zümrüt yeşili gözleri şaşkınlık haline bürünmüştü. Deyim yerindeyse fal taşı gibi açılmıştı. " Nasıl yani. Şimdi ne Yapıyor peki Semih ? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KONDU
RomanceVarsayalım gecekonduda oturuyoruz. Hayallerimizi gerçekleştiremezmiyiz? Yada kimseyi sevemezmiyiz? Kelebek kadar ömrü kısa sürmesin aşkımızın , bir daldan başka bir dala konmasın birdaha. Sadece bizim dalımıza konsun. Aşkımız konsun adı Aşk kondu o...