14.BÖLÜM

133 12 4
                                    

Bilmiyordu Gökçe... Ne yapacağını... Ezilmek üzere fakat kaçamıyor.. Tıpkı Çınar'a olan hisleri gibi bundanda kaçamıyordu.

Porsche 911 Gökçeye daha fazla yaklaştı. Tam gökçenin ayaklarının dibine kadar gelmişken durdu araba. Araba demek saçmalık olurdu bu canavara. Bir arabadan daha fazlasıydı.

Gökçe o korkunun azizliğinden ağzını açtı , gözünü yumdu.

" Sen ne yaptığını sanıyorsun. Az kalsın öldürüyordun beni. Nasıl bir sürücülük bu yaa. Zenginsin diye insanları öldürmeyide kendine özgürlük mü sanıyorsun. Bu şımarık tavırlarını git peder diye seslendiğin babana yap sen " dedi gökçe. Öfke kusuyordu adeta. Kalbi güm güm çarpıyordu Gökçe.

Arabadan vücudunu sıkan ve kaslarını ortaya çıkaran siyah takım elbiseli yakışıklı mı yakışıklı biri indi. Lüks parfümünün kokusu 3 kilometre öteden bile gelirdi.

" şştt sakin ol güzellik. Böyle bir güzeli ezmek bana hiç yakışmazdı zaten. Çok konuşmazsan daha çekicide olabilirsin yani " dedi sırıtarak o genç yakışıklı delikanlı.

Gökçe bu adamın söylediği sözleri şaşkınlıkla dinliyordu. Nasıl bu kadar basit olabilirdi onun için bi insanı korkutmak. Hele ki bir kızı.

" Nasıl bir terbiyesizlik bu. Birde sırıtıyorsunuz. Lütfen daha fazla konuşturmayın beni sizin yüzünüzden henüz yeni girdiğim işimi kaybedebilirim. " dedi.

Genç adam " Ooo büyük tesadüf ki bende burda çalışıyorum. " dedi.

Gökçe alaycı bir gülümsemeyle " ahh demek şoförsünüz. Imm Rüzgar Doğanoğlu'nun olabilir mi ? " diye sordu.

Genç adam " Doğru bildiniz. Fakat Rüzgar doğanoğlu'nun ta kendisi benim ve ben kendi arabamın şoförlüğünü yapıyorum " dedi.

Gökçeye bu kadar şaşkınlık yeter. Rüzgar onun patronuydu ve şimdi kovulacaktı.

Gökçe " öylemi. Bu özgüvenin sebebi bu öyleyse. Neyse size iyi işler ben gidiiym artık " dedi ve şirketten uzaklaşmaya başladı.

Ardından Rüzgar " Bir çalışanımın izin alması gerekir gitmek için ve sen benim çalışanımsın. Aynı şey senin içinde geçerli " dedi.

Gökçe rüzgar onu kovacak sanarken çağırmasına bir anlam veremedi. O kadar şey söylemişti adama üstelik.

Gökçe buna sevindi aslında. Büyük para vardı bu işte ve bu işi kaybedemezdi. Bu yüzden istikametini şirkete doğru çevirdi. Gökçe şimdi rüzgarın yanındaydı.

Rüzgar " ee hadi ne bekliyorsun. Asistanım Mina seninle telefonda konuşmuştu. Gökçe olmalısınn öyle değil mi ? "

Gökçe " evet rüzgar bey " dedi.

Rüzgar " o zaman Mina'nın yanına git , o seninle ilgilenir. Bugün çekim yok. Mina ile görüşüp gidebilirsin. Detayları anlatır sana " dedi ve odasının yolunu tuttu.

Gökçe bu adamın ilginç biri olduğunu ilk görüşte anlamıştı ve bu kanısı değişmedi. İçeriye girdiğinde Mina olması beklenen siyah sigaret pantolonlu ve hakim yaka beyaz gömlekli kadını gördü.

Mina " Gökçe hanımdı değil mi ? "

Gökçe " evet sizde Mina hanımdınız sanırım " dedi.

Mina " evet gökçe hanım. İsterseniz odama gidelim ve detayları orda konuşalım "

Gökçe " peki " dedi ve açık kahve , altın sarılı kulplu kapının önüne geldiler. Mina kapıyı açarak Gökçeyi içeriye davet etti.

Mina " birşey içermisiniz Gökçe Hanım " diye icabeten sordu.

Gökçe " hayır Teşekkürler. Biz direk konuya girelim "

Mina " Şimdi alacağınız maaş 400 veya 500 bin olarak değişebilir. Eğer az geldiyse yükseltebiliriz " dedi. Ne azmı tam tersi bu gökçenin diline bile zor gelecek bir fiyattı.

Gökçe " ee hayır fiyat gayet iyi. "

Mina " ilk önce seninle alıştırma çekimleri yapacağız daha sonra reklam vs. çekeceğiz. Dergi kapaklarında kullanılacak bir yüzün olduğu için bu yöndede gelen teklifleri değerlendirebiliriz. "

Gökçe " aslında bişey sormak istiyorum. Biliyorsunuzki ben fotoğrafçıyım ve patronum aynı zamanda yakın arkadaşım Begüm benim çekimlerimde fotoğrafçım olsa. O olmadan başka birisine rahat poz vereceğimi düşünmüyorum "

Mina " zaten 1 kişi açığımız vardı . Eğer siz tamam diyorsanız olur. Yarınki çekim için sizi arar iletirim. " dedi ve bu gökçenin sevinmesine neden oldu.

Gökçe iyi günler dileyip odadan çıktı. Çıkmasıyla beraber direk Begümü aradı.

Begüm " Gökçe görüşme nasıldı " diye meraktan hemen sordu..

Gökçe " o iş tamamda artık sende benimlesin "dedi. Sevinci yere göğe sığmıyordu.

Begümde bir hayli şaşırmıştı buna. Fakat tam anlamdıramamıştı.

Begüm " nasıl ya. Açık açık anlatsana kızım " dedi heyecanlı bir şekilde.

Gökçe " Rüzgar beyin sekreteri mina hanıma seni önerdim ve sen olmadan poz veremeyeceğimi söyledim oda kabul etti. Artık Doğanoğlu Şirketler Grubunun fotoğrafçısısın. "

Begüm resmen dilini yutmuş gibi sustu kaldı.

Gökçe " Begüm tatlım ordamısın " diyor ve cevap gelmiyordu. " begümmm " diye tekrar bağırınca begümün sevinç naralarını duydu.

Bu kız tam bir cadıydı. Gökçenin kalbine indiriyordu az daha.

Begüm " Gökçemm benim seni nasıl seviyorum bi bilsen. Imm şey bak ne dicem bu akşam bebekteki yeni açılan yere senii yemeğe götürüyorum. İtiraz kabul etmiyorum sonuçta artık zenginiz " dedi ve gökçenin itirazını beklemeden telefonu kapattı.

Gökçede bu kızı çok seviyordu. Ondan başkada arkadaşı yoktu zaten. Hee birde akşama giyecek kıyafeti yoktu. Önceden Çınarın şirketi için verdiği pozdan kalan parasıyla hem begüme hemde kendisine şık birşeyler bakmaya gitti.

İlk girdiği mağazada fazla açık şeyler vardı ve bu kıyafetlerin hiçbiri gökçeye uygun değildi. 2.girdiği mağaza gayet güzeldi. Tam gökçeye göre kıyafetler vardı.

Askılıkları kurcalarken gözüne kısa kırmızı ve belinde siyah kuşaklı bir elbise takıldı. Elbiseyi denemek için kabine girdi ve denedi. Elbisenin fiyafı 2 bindi. Eskiden olsa asla alamazdı fakat şimdi parası vardı.

Şimdi sıra begümün kıyafetindeydi. Onun içinde siyah bir elbise aldı. Telefondan begümün yerini öğrenip taksiye bindi ve yanına gitti.

Begüm gökçenin elindeki torbaları görünce şaşırdı. Onu böyle görmeye alışık değildi.

Gökçe " bakma öyle hadi al bunlar senin " dedi.

Begüm elindeki torbaları aldı ve siyah derin dekolteli bir elbiseyle siyah, altın sarılı şeritleri olan stilettotu gördü. Bu kıyafetleri çok beğenmişti begüm. Bu yüzünden okunuyordu.

Begüm " canım benim sen Harikasın " dedi ve gökçeye sımsıkı sarıldı.

Gökçe " yemekler senden e bari bunlar benden olsun. E hadi oyalanmayalım da hazırlanalım " dedi.

Her ikiside hazırlandıktan sonra bir taksiye binip yemek yiyecekleri restauranta gittiler. Rezerve ettikleri yeri garson gösterince yerlerine oturdular. Siparişlerini vermek için menüye bakarken Gökçe kafasını kaldırıp etrafa bakınca gördükleri karşısında hayrete düştü. Bu kadarıda olamazdı değil mi ? Bu bir tesadüften daha fazlasıydı.

Okuyucularım uzun bir aradan sonra bölüm yazabildim. Oy ve yorumlarınızla destek olun. Yorumlarınız benim için çok önemli. Eleştirilerinizi mutlaka değerlendireceğim. :))

AŞK KONDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin