GÖKÇENIN AĞZINDAN
Çınar...Çınar'ım mesaj atmıştı bana. Onun her cümlesi benim gitmemi daha çok zorlaştırıyordu. Onun mesajını okuyunca sanki boğazıma bir yumru oturdu. Çıkmak için zorlayan gözyaşlarım gözlerimi buğulaştırıyordu.. canımı yakıyordu , kuru sıkı gibiydi sözleri.., beynimi işgal ediyor fakat beyin ölümümü gerçekleştirmiyor , kalbimi zorluyor fakat durdurmuyor , canımı yakıyor fakat öldürmüyor.
Bunun nasıl bir işkence olduğunu sadece yaşayabilirim , anlatamam. Çabalasamda anlatmaya ağzımdan çıkan bir iki acı çeken insan sözleri çıkar . Ama ben acı çekmekten fazlasını yaşıyorum. Ben bu saatten sonra eski gökçe olamam ki . Beni ben yapan Çınar'dı . Yıllardır yaşayamadığım çocukluğu ben onda yaşamıştım.
Çocukluğum , kalbim , aklım , mantığım vs. şimdi hepsi sende kaldı çınar. Unutur musun beni ? Sevmez misin bir daha beni ?
Neden be çınar ? Neden işimi daha çok zorlaştırıyorsun sevgilim !!!
Yapmam gerekiyor. Evet bunu yapacağım. Canım acısada , yüreğim yansada , içimdeki sızı büyüsede gideceğim. Ama sen hep kalbimde kalacaksın. Senden tek istediğim beni kalbinin bir yerlerinde , en ücra köşelerinde unutma. Ben hep günyüzünde olayım..
Aslında haklısın. Bundan sonra istediğin hayatı yaşa , istediğin kızla beraber ol.
Çünkü ben ;
Gidiyorum..
..........
Gökçe çınardan gelen mesajın etkisiyle valizini tutan eller ister istemez kendilerini salmıştı. Gökçeyi durduracak etkiye sahipti bu mesaj. Fakat bu sadece 2 dakika sürmüştü. Çınarın mesajıyla transa geçen Gökçe şimdi ise yapılan " Newyork seferinin yapılacağı uçağın kalkmasına 1 dakika var. " anonsuyla bu transtan çıkmıştı.
Kendi kendine 'üzgünüm ' deyip yere düşen valizini elleri arasına aldı ve sürüklemeye başladı. Bu seferki hızı az öncekine oranla daha fazlaydı. Belkide ne kadar hızlı olursam daha çabuk uzaklaşırım , ne kadar çabuk uzaklaşırsam çınardan daha çabuk koparım diye düşünüyordu.
Bu düşüncelerin eşliğinde valizini bagaja koyulması için görevliye teslim ettikten sonra uçağa bindi. Birazdan bu uçakla birlilte tüm hayalleride uçup gidecekti.
Hosteslerin söylediği uyarılarla beraber kemerleri havalanmak için bağladı yolcular. Gökçe dalmıştı ve henüz kemerini bağlamamıştı. Esmer , orta boylu ve oldukça zayıf bir hostes gökçenin kemerini bağlamadığını görünce onu uyarmak için dürttü. Aklındaki düşüncelere dalan gökçe dalgınlığından 'ÇINAR ' lafıyla çıktı.
" Hanımefendi , uçak kalkış için hazır kemerinizi bağlamanız gerekiyor. "
Hostesin konuşmasıyla onu dürten kişinin çınar olmadığına kanaat getirdi ve Hostesin uyarısını dikkate alarak kemerini bağladı.
Veee uçak havalanıyordu. Artık herşey için çok geçti. Bitmişti. Buraya kadar.
..........
ÇINAR'IN AĞZINDAN
Gökçeyi ikna etmek için herhangi bir zorlama yapmayacaktım. Onun beni bırakmamak için herhangi bir uğraş vermediği gibi. Bu kadar kolaydı ona göre beni bırakmak. Artık gökçesiz zaman dilimleri beni bekliyordu. Artık gökçemsizlik yılları vardı geleceğimde.
O beni böyle hiçbirşey olmamış gibi bırakıp gitsede ben bir daha ondan sonra başka biriyle beraber olabilirmiyim bilmiyorum.
Yürümeyi yeni yeni öğrenen bir çocuk gibiydi kalbim. Yeni yeni öğreniyordu sevmeyi. Aşka yeni yeni adım atmaya başlamıştı..
Özledim ! Kelimesi ne kadar da kolay geliyor değil mi dile. Söylemesi ne kadarda kolay , ne kadarda basit. Artık bana görede ÖZLEDİM demek bu kadar kolay olacak. Evet ben gökçeyi özledim. Bakın ne kadarda basit çıktı ağzımdan. ÖZLEDİM !!
Onu kalbimden çıkaramam , bu imkansız olurdu. Fakat onu kalbimin en ıssız köşelerine itikleyebilirdim bir daha gün yüzüne çıkarmamak üzere.
Galiba bir süre bende buralardan gidecektim. Onun hatıralarının olmadığı bir şehire belkide bir ülke.
.........
Çınar ve gökçe artık iki farklı insandı. Biri Newyorkta , diğeri ise ingilterede. Zamanında birleşen yaşamlar şimdi birbirlerinden tamamen bağımsızlardı.
Gökçe newyorka ilk gittiğinde çok yabancılık çekmişti, yeterli ingilizcesi yoktu. Fakat Rüzgarın asistanı şimalle yakın arkadaş olmuş orada ve yaşamı daha çok kolaylaşmıştı. İngilizce eğitimi aldıktan sonra profesyonel olarak ingilizce konuşabiliyordu. İnsanlarla iletişimi de oldukça iyiydi. Çınarı unutmamıştı fakat unutmuş gibi yapıyordu.
Zamanla ufak tefek mankenliklerden işi başlatıp daha sonra çok ünlü bir model olmuştu. Artık çok zengindi. Fashion week'lerde sürekli teklif alıyor ve ünlü modacıların şaheserlerini taşıyordu bedeninde.
Billboardlarda resimleri çıkıyor ve ününe ün katıyordu. Bedeninin altında yatanları ortaya çıkarmıyordu. Eski , zayıf , güçsüz , liseli aşık tarafını daima saklıyordu.
..........
Çınar gökçeden sonra ingiltereye gitmişti. Oradaki şirketin başında durmak ve herşeyden uzak kalmak için..
İki farklı kalp iki farklı bedende ve iki farklı ülkede atıyordu şimdi..
Çınar oraya ilk gittiği zaman boğulacak gibi oluyor ve eli sürekli telefonuna gidiyordu, belki begümden gökçeyle ilgili birşeyler öğrenir düşüncesiyle. Fakat her seferinde yoldan dönmüştü. Bu düşünceleri yanlış yola sapmış bir otomobil gibi geldiği yöne doğru geri tepiyordu.
Zaman geçtikçe gökçenin aşkı o ıssız yerde kalmaya devam etti. Artık orada başka kişilerle tanışmış ve orada yaşamaya karar vermişti. Arada bir yasin onun yanına gidiyor yada telefonla haberleşiyorlardı. Tabi görüntülü konuşmayıda sayarsak.
Çınar birgün arabasıyla şirkete giderken Billboardlarda gökçenin şampuan reklamı için verdiği cüretkâr pozu görmüştü. Çınar gökçenin bu kadar değiştiğini ve ünlendiğini bilmiyordu. Gökçe artık gökçeliğini yani eski gökçeliğini kaybetmiş gibiydi.
Rüzgar istediğini elde etmişti. Gökçe yi çınarından , çınarı ise gökçesinden ayırmıştı. Tıpkı çınarın betülü rüzgardan kopardığı gibi oda kendince büyük oyununu oynamıştı. Ama unutmamalı ki büyük oyunu her zaman AŞK oynar. Ve son sözü her zaman o söyler.
Bu bölümde karakterlerimin farklı hayatlarından bahsettim. Az oldu ama öz olmuştur diye umuyorum. Medyadaki görsel bir başkası değil gökçe karakterine hayat veren amine gülşenin resmidir iyi inceleyin. Şampuan reklamı olduğu konusundada dikkatinizi çekerim. Bu final yolunda beni desteksiz bırakmayın lütfen. :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KONDU
RomanceVarsayalım gecekonduda oturuyoruz. Hayallerimizi gerçekleştiremezmiyiz? Yada kimseyi sevemezmiyiz? Kelebek kadar ömrü kısa sürmesin aşkımızın , bir daldan başka bir dala konmasın birdaha. Sadece bizim dalımıza konsun. Aşkımız konsun adı Aşk kondu o...