Bölüm 5: uyanmalar ve korkular

9.5K 432 26
                                    

Beşinci bölüm! Oy vermeyi unutmayın.

🍀

Demir'in anlatımıyla

"Daha hızlı sür şu arabayı Arif!" Diye bilmem kaçıncı kez bağırdım. "Seni sürücü koltuğuna oturtanda kabahat!"

Hemen evden çıkmış ve yola koyulmuştuk. Ne olduğunu tam olarak bilmiyordum ama iyi şeyler olmuyordu.

Yolda olan gözlerini bir süreliğine üstümde tuttu ve tekrar yola odaklandı. "Sakin ol abi. Az kaldı."

"Ya neyin sakin olması Allah aşkına! Haber alamadım diyorum!"

Feza'yla en son on dakika önce konuşmuştum. Yolda olduklarını ve takip edildiklerini söylemişti. Onu aramaya çalıştığımda ise açmamıştı telefonunu. Aynı şekilde Çınar'ı ve Gencay'ı da aramıştım. Ama kimse yanıt vermemişti.

"Telefonu kimse açmıyor. Kesin bir şey geldi başlarına. Söylemiştim o Çınar'a geri dönmemesi gerektiğini. Bok vardı da o cehenneme tekrar gitti."

"Bir dosya unutmuş ya, öyle söyledi." Dedi Arif temkinlikle.

"Çınar bir şeyi unutacak bir tip değil Arif. Başka bir şey var." Dedim düşünceyle elimi sakallarımda gezdirerek. "Ne kadar kaldı?"

"İki dakikaya oradayız." Dedi hızını biraz daha arttırarak.

Bir süre sonra ileride dumanlar çıkan bir araba gördüğümde endişem daha da artmıştı.

Arif de görmüş olacak ki ağzından bir küfür kaçmıştı. "Siktir."

Hızlanabildiği kadar hızlandı ve arabaya yaklaştığımızda birden durdu. Arabanın tekerlekleri acı bir ses çıkarmıştı ama umurumuzda değildi.

Vakit kaybetmeden arabadan indik ve dumanlar çıkan arabaya doğru koştuk. Yakından daha da belli olmuştu; bu Gencay'ın arabasıydı.

Arif hızlı hareketlerle telefonunu cebinden çıkardı. "Ambulansı arıyorum."

"Çınar! Gencay! Feza!" Diye bağırdım arabaya doğru koşarken.

"Gencay!" Dedim arabanın kapısını açmaya çalışarak. Zorlanmıştım ama sonunda açabilmiştim. Göz ucuyla gördüğüm kadarıyla araba yağ akıtıyordu, onları hemen buradan çıkarmalıydık.

Gencay'ın başı direksiyona düşmüştü. Hava yastığı patladığı için içim az biraz rahattı. Ama yine de hayati tehlikeleri olabilirdi.

Kemerine uzandım ve yavaşça açtım. "Beni duyuyor musun Gencay?" Cevap vermiyordu. Parmaklarımı boynuna götürdüğümde nefes aldığını anlamıştım.

Omuzlarından tuttum ve çok fazla sarsmamaya çalışarak onu arabadan çıkardım. Arif telefon konuşmasını bitirmiş olacak ki diğer tarafın kapısını açmıştı ve Feza'yı çıkarmaya çalışıyordu.Biraz ileride onu yere yatırdım ve koşarak Çınar'ın oturduğu yere gittim.

"Nerede kaldı bu ambulans!" Diye bağırdım kapıyı açarak. Çınar'ın kemerini de çözdüm ve ona seslendim. "Çınar! Beni duyuyor musun!"

Çınar'ın kaşları oynadı ve dudaklarını aralamaya çalıştı. Gözlerini hafifçe araladığında tek bir şey söyledi. "Özür dilerim."

"Tamam." Dedim sakin olmaya çalışarak. "Yorma kendini. Şimdi seni buradan çıkaracağım ve iyi olacaksınız. Ambulans yolda."

Gözleri tekrar kapandığında dikkat ederek onu da çıkardım ve ileriye yatırdım. Bu sırada Gencay da Feza'yı çıkarmıştı.

Uzaklığın en büyük yaraydıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin