Bölüm 25: düşünceler ve öfkeler

3.8K 204 25
                                    

25

🍀

Ne yaparsam yapayım gözyaşlarımı durduramıyordum. Hastaneden çıkmak ve temiz hava almak iyi gelir diye düşünmüştüm ama yanılmıştım.

Ben düşüncelerimde boğuluyordum.

Oturduğum bankta küçülebildiğim kadar küçüldüm. Dizlerimi kendime çektim ve kollarımı bacaklarıma doladım. Çenemi dizlerimin üstüne koydum ve öylece karşıyı izledim.

Herkes tarafından kandırılmıştım. İkinci defa. Kendimi aptal gibi hissediyordum. Her şeye inanan bir salaktım.

Kendi kendime gülümsedim. Babamız bir silahlı saldırıda hayatını kaybetmişti, değil mi? Latif'in adamıydı, değil mi? Meğerse babam Latif'in kendisiymiş de herkes saklamış benden.

Bu kadar çabuk güvenmemeliydim. Abime sorduğum halde bana başka bir şey saklamadığını söylemişti. Yalan söylemişti.

Abi demek ne komikti. Ancak o ölürken değerini anlamış ve abi demeye başlamıştım. Onsuz ne yapardım bilmiyordum. Ona çok değer veriyordum ama aynı zamanda da bana yalan söylediği için nefret ediyordum.

Büyük bir ikilemin arasındaydım.

Çınar'ın bana yalan söylemesini de yediremiyordum. En çok ana güveniyordum ve o güvenimi boşa çıkarmıştı. Onunla onca şey paylaştıktan sonra bana gerçekleri anlatmayışı zoruma gidiyordu.

Gencay, Arif ve Feza da gözlerimin içine bakmış ama hiçbir şey söylememişlerdi. Ne kadar kırıldığımı onlar görmüştü. O zaman neden bu ikinci yalana göz yummuşlardı anlayamıyordum.

Hava kararmıştı ve ışıklar açılmıştı. Ne kadar saattir burada oturuyordum bilmiyorum ama içimden hiç kalkmak gelmiyordu. Ömür boyu bu bankta oturmak ve yoldan geçen insanları incelemek istiyordum.

Ağlamaktan yorulduğumda gözyaşlarımı sildim ve yerine yenilerinin eklenmemesi için çok çaba sarf ettim. Sonunda başardığımda ise küçücük gülümsedim.

Yanıma birisi oturduğunda gülümsemem soldu. Azıcık sevinmeme bile izin verilmiyordu. Gelen Gencay'dı ve bana bir şeyler söylemek istiyor gibi bakıyordu.

"Demir'in gerçekleri saklamasını ben istemedim." Diye başladı konuşmasına. "Ona kızdım ama beni dinlemedi. Ne yaparsa yapmasını söyledim ve beni olayların dışında tutmasını istedim."

Dudağımın kenarını kıvırdım. "Onu destekleyip desteklememen umurumda değil. Sen bunları bile bile sustun Gencay."

"Karşı çıktım Yara. Ama gerçekleri anlatıp anlatmamam bana kalmış bir şey değil. Abin varken ve gerçekleri söylemek istemiyorken çıkıpta sana her şeyi anlatamazdım."

"Umurumda değil Gencay." Ayağa kalktım ve hastanenin yolunu tuttum. "Hiçbiriniz umurumda değilsiniz."

Hastaneye girdim ve lobide kendimi acındırarak bir oda ayarladım. Abimin ameliyattan yeni çıktığını da araya katmıştım. Bunun için yine gözyaşı dökmem gerekmişti ve çok kolay olmuştu.

İki kat çıktım ve ayarladığım hastane odasına girdim. Tek kişilik bir odaydı. Bir yatak, küçük bir masa, dolap ve banyosu vardı.

Kendimi direkt yatağa attım ve ellerimi karnımın üzerine yerleştirdim. Doktor yarın uyanacağını söylemişti. O uyanmadan eve gitmek istemiyordum. Gözlerimle iyi olduğunu görmeden içim rahat etmeyecekti.

Ben bunları düşünürken kapı çalınmadan açıldı. Kimin geldiğine bakmak için doğrulduğumda bu kişinin Çınar olduğunu gördüm. Dinen sinirim yeniden alevlendiğinde kendime hakim olmaya çalıştım. Kovulmak istemiyordum.

Uzaklığın en büyük yaraydıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin