Bölüm 41: güneşler ve yolculuklar

2K 114 4
                                    

Kırk birinci bölümle karşınızdayım! Oy vermeyi unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar!

🍀

Abim elindeki son iki bavulu da bagaja yerleştirdi ve sorarcasına bize döndü. "Her şeyi aldınız, değil mi?"

Elimde tuttuğum not defterini açtım ve listeme baktım. Bagajdaki eşyalar listemdekilerle uyuştuğunda baş parmağımı onaylarcasına havaya kaldırdım.

Bu hayatımda çıkacağım ilk tatildi. Her şeyin listesini tutmuştum, aksilikler olsun istemiyordum. Her şeyin güzel ilerlemesini istiyordum.

Üniversite sınavının sonuçları iki hafta önce açıklanmıştı. Tahmin ettiğim gibi iyi bir puan almıştım. Kendimle çok gurur duyuyordum. Ailem de bana sürpriz yapmak için bir tatil ayarlamıştı. Hem aldığım sonuç için hemde hepimizin ihtiyacı olduğu için.

Belimde bir el hissettiğimde başımı yanımda duran Çınar'a çevirdi. Yüzüne güneş vurunca ayrı bir çekici oluyordu. Örgülerimden taşan perçemleri kulağımın arkasına sıkıştırdı ve sıcaktan kızaran yanağıma bir öpücük kondurdu.

Önümde durdu ve diğer elini de belime koydu. "Elbisen çok yakışmış."

Üzerimde beyaz, sarı çiçekleri olan bir elbise vardı. Kolları kısa ve fırfırlıydı, dizlerimin üzerinde bitiyordu. Biraz kısaydı ama bu benim umurumda değildi. Hava sıcaktı sonuçta.

Bilmişçesine çenemi havaya kaldırdım. "Biliyorum."

Burnumun ucundan öptü. "Güzel sevgilim."

Bunu her deyişinde kalbime çok tuhaf şeyler oluyordu. Hissettiğim bu duydular çok güzeldi. Çınar bana her güzel sevgilim dediğinde ona olan sevgim sanki artıyordu.

"Oynaşmayı bırakın da yola koyulalım." Dedi Gencay bize yandan yandan bakarak.

"Kıskanma." Dedim ona yüzümü ekşiterek.

"Ne kıskanacağım." Dedikten sonra Feza'nın yanına adımladı ve kolunu omuzuna attı.

"Yılışma Gencay." Feza kolunu omuzundan attı ve elini serinlemek için salladı. "Hava zaten sıcak."

Gencay'la göz göze geldiğimde sinsice sırıttım. Çınar'ın ellerinden kurtuldum ve arabaya bindim. Arka koltuğa geçmiştim. Ön koltuğa abim ve Çınar oturacaktı. Diğer arabaya da Feza, Gencay ve Arif binecekti.

Herkes arabaya bindiğinde yola koyulduk. Çınar sürücü koltuğunda, abim de yanında oturuyordu. Birkaç saat sonra yer değişeceklerdi. Yolumuz uzundu.

"Radyoyu açar mısın abi?" Diye sordum kendim eğilmek istemediğim için.

"Açarım tabii." Radyoyu açtı ve birkaç müziği geçtikten sonra bir tanesinde karar kıldı.

Yanımda getirdiğim çantamdan resim defterimi ve kalemimi çıkardım. Defteri kucağıma koydum ve önümde oturan ikilinin resmini çizmeye başladım.

Şu an yaşadığım rahatlığı ve mutluluğu kelimelere dökemezdim. O kadar huzurlu hissediyordum ki. Sevdiğim insanlar yanımdaydı ve hayatımda ilk defa tatile çıkacaktım.

Daha birkaç ay önce cehennemden farkı olmayan bir yetimhanedeydim. Bir yabancıya güvenmiş ve ne olursa olsun peşine takılmıştım. Her şey bir anda değişmişti.

Burukça gülümsedim ve gözlerimi camdan dışarıya çevirdim. Güneş tepedeydi, hava çok aydınlıktı. Çok hafif bir esinti vardı.

Bugün çok güzel bir gündü.

Uzaklığın en büyük yaraydıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin