32. Bölüm- Siyah Güller

239 6 8
                                    

Ateş gülümseyerek karşısındaki kadına baktı. Kahverengi gözlerinin en derinine. Kalbini bu soğuk akşamda sıcacık yapan,heyecandan elini ayağını dolandıran bu gözlere. "Bugün başlangıçtı. Yarın bayramların en güzeli olacak. Sana söz veriyorum." Dedi sessizce. Şimdi ona sarılmak için dünyaları vermeye razıydı. Ama kendini durdurdu. Yarın, dini nikahlarından sonra ona hiç olmadığı kadar sıkı sarılacak,kokusunu içine çekecekti. Bu yüzden şimdi durdu.

Dilan da aynı hisler içindeydi. Başını göğsüne yaslamak,orada huzuru tatmak istiyordu. Bu yüzden geriye çekildi. Hâlâ birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı.

Bu sırada içeriye girdiğinde olacakları bilmiyordu Dilan. Hasetle ve nefretle onları izleyen Zenan'dan ve koparacağı kıyametten bi haberdi

"Neyse ben eve çıkayım. Merak ederler." Dedi utanarak. Ateş başıyla onaylayarak sessiz kaldı. Dilan kapıyı kapatmadan önce son kez baktı ona. "Yarın görüşürüz." Dedi gülümseyerek. Ateş de gülümseyip elini kaldırdı. "Görüşürüz."

Dilan heyecanla kapıyı kapattı. Gerçek miydi yaşadıkları? İçindeki bu saf sevinç kanını kaynatırken uğuldayan kulakları hayal ürünü müydü ? Dilan ellerini yanan yanaklarına götürdü. Kıpkırmızı olduklarını tahmin edebiliyordu. Heyecanla arkasını döndüğünde korkuyla küçük bir çığlık attı.

Zenan tam karşısında zebellah gibi dikilmiş ona bakıyordu. "Ay!" Diye fırladı Dilan. "Korkuttun beni Zenan. Ne diye dikiliyorsun ki orada?"

Bu sırada kalbi oldukça hızlı atıyordu. Birkaç basamak çıkıp hole geldi. Zenan yüzünde kocaman bir tiksintiyle Dilan'ı alkışlamaya başlamıştı. Hareketleri yavaş ve mide bulandırıcıydı.

"Aferin sana!" Dedi sessizce. Dilan algıları kapandığı için afallamıştı. Zenan ellerini çırparak onun etrafında dönmeye başlamıştı. "Tebriklerr!"

Dilan o döndükçe huzursuzlanmaya başlamıştı. "Ne yapıyorsun Zenan?" Diye seslendi. Ama Zenan durmuyordu. Bir tur daha attıktan sonra Dilan'ın  "Yeter artık kes şunu!" Diye bağırmasıyla durdu. Bu sırada Selma ve Semih hızla merdivenlerden inerek Dilan'ın yanına geldiler. "Noluyor?" Dedi endişeyle Semih. Zenan Selma'ya da iğrenerek bakıyordu.

"Gel gel şovu kaçırma. Semih sen de gel. Tam da Dilan'a ne kadar iğrenç bir insan olduğunu anlatacaktım." Dedi tiksintiyle. Selma ne dediğini anlamayarak baktı Zenan'a. Ama o oldukça kararlıydı. Semih Dilan'ın koluna girerek onu merdivenlere yaklaştırdı. "Saçma saçma konuşma Zenan. Yürü Dilan." Dedi kolundan çekerek. Ama Zenan onları durdurdu. "Ne o Semih? Küçük kız kardeşinin yaptıkları mideni bulandırır diye mi korkuyorsun?" Diye sordu. Karşısındaki gençten cevap alamayınca devam etti.

"Biliyor musun, sen yıllar önce de böyleydin." Dedi. Yüzünü Dilan'a dönmüştü. "Anan baban geberip gitti diye öncelik tanıdılar sana. Dedemin en sevdiği torunuydun. En zeki ne güzel en tatlı.."Sonra elini göğsüne vurarak bağırmaya başladı. "Oysa bu evde sen yokken ben vardım."

Dilan zamanında Zenan'a haksızlık yapıldığı için çok üzülürdü. Bir keresinde bahçede oyun oynarlarken ikisi de aynı anda düşmüştü. Behzat bey de o sırada bahçedeydi ve koşarak Dilan'ın yanına geldi. "İyi misin kızım?" Dedi onu kaldırarak. Eteklerindeki tozu nazikçe silkeleyerek onu kucağına aldı. Zenan da bu sırada hâlâ yerdeydi. O da ağlıyordu. O da çocuktu.

Memduh bey Dilan'ı kucağında içeriye götürürken gelinine seslendi. "Afşin, Zenan yere düşmüş. Bahçede." Dedi hızlıca. Kadıncağız elindeki bulaşıkları bırakıp bahçeye koşmuştu. Zenan hâlâ ağlıyordu. Annesi onu sertçe yerden kaldırarak kanayan dizlerine vurdu. "Bir daha koşturduğunu görürsem kırarım bacaklarını." Diye bağırdı. Zenan akmış burnunu önemsemeyerek koluna sildi. "Ama anne Dilan'da koşuyordu. Dedem ona kızmadı" derken kadın onun koluna tokat attı. "Kendini onunla kıyaslayıp durma." Diye bağırdı. Ve onu içeriye doğru itekledi. "Yürü geç eve."

Kaderimin OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin