———————§———————
Balığın yeri deniz
Kuşun gökyüzü
Aslanın orman
Ve benimki sensin———————§———————-
Deniz kına kıyafetini ve gelinliğini seçmişti. Kızlar kaynanaları defetme operasyonunu başarıyla tamamlayıp gönüllerince Deniz'e elbise bakmışlardı. Akşam eve geldiklerinde Fatma hanım kızlara kurum kurum kurulmuş ama ağzını açamamıştı. Zeliha hanım ise ağzını açmaya yeltenmiş ama büyük eltisinin imalarıyla susmuştu. Kızlar yemekte oldukça keyifliydiler. Memduh bey bile bunu fark etmişti ki o da gülümseyerek kızlada döndü. "Bu akşam keyfiniz oldukça yerinde kızlar. Allah bozmasın da bu mutluluğunuzu neye borçluyuz?"
Dilan ona en yakın oturan olduğu için öncelikle o konuşmaya başladı. "Deniz'le Toprak'ın düğünü yaklaştığı için hepimiz heyecanlıyız." Dedi. Çorbasını yudumlayan Memduh bey Deniz'e bakıp gülümsedi. "Sadece bu yani öyle mi?" Dedi meraklı gözlerle. Bir yandan gözü Selma'ya kaymıştı. Selma gülmesini tutarak sadece başıyla onayladı. "Noldu?" Diye fısıldadı Ateş Dilan'a. Kaşığındaki çorbayı kasesine hafifçe geri bıraktı. Dilan ona yaklaşarak güldü. "Bir şey olmadı canım."
Ateş karşısında duran annesine ufak bir bakış atıp Dilan'a döndü. "Annemle Zeliha yengem eve geldiklerinde çok mutlu gözükmüyorlardı." Dedi gülümseyerek. Dilan da şaşırarak Ateş'e döndü. Sen nereden biliyorsun diyen cinsten bir bakış attı ona. Ateş de ben bilirim diyen bir bakışla yanıt verdi. "Selma'nın ayağı kaydı."
"Öyle mi? Kuşlar hiç öyle söylemedi bana?" Dedi Ateş. Göğsünü kabartarak derin bir nefes almıştı. Dilan da kaşığını bırakarak Ateş'e baktı. "Söyle o kuşlarına ayaklarını denk alsınlar. Yoksa kırarım kanatlarını."Ateş bu sözüm ardından gülümseyerek geri adım attı. "Sen ne dersen o komutanım." Dilan da gülmüştü. Ardından sofrada güzel ve tatlı konular açıldı. Deniz ve Toprak ertesi gün mekana revize vermeye gidecekler ,iki gün sonra Sinop'tan dedesi ve anneannesi gelecekti. Sonraki gün de kına,iki gün sonrası da düğündü inşallah. Şimdilik plan böyle işleyecekti.
Memduh bey dünürleri için bir oda daha hazırlatmıştı. Deniz ve toprak düğün mekanını netleştirmeye gittiklerinde Elif hanım ve Memduh bey uzun uzun konuşmuşlardı. Elif hanım Urfa'ya gelmeden önce her şeyi ailesine anlatmıştı. Bu yüzden işler daha kolay ilerleyecekti. İsmail bey bu evde kalmayı başta katiyen reddetse de Deniz hiçbir şey anlamasın diye kabul etmek zorunda kalmıştı. Yoksa kızına acı çektiren bu ahlaksız adamın-Harun'dan bahsediyordu.- evinde asla kalmazdı.
Kızlar yemekten sonra terasa çekildiler. Hepsi yanına birer çay alıp davetiye araştırmasına koyuldular. Ardından Toprak ve Yağız da gelerek onlara eşlik etmeye başladı. Ateş her zamanki gibi bilgisayar başında çalışıyordu. Bir yandan muhabbet edip diğer yandan çaylarını yudumlarlarken Yağız'ın telefonu çaldı. "Evet. Evet ama bu konuyu daha önce konuşmuştuk." Dedi sinirle. Sonra ayağa kalkıp terasın ucuna doğru yürümeye başladı. Selma arada bir gözünün ucuyla ona bakıyordu. Bazen de yükselen sesine kulak kabartıyordu. Yağız oldukça sinirli şekilde volta atıyordu . Bir ara duraksayıp elini beline götürdü. Onuncu dakikanın sonunda oflayarak masaya döndü. "Noldu?" Diye sordu Toprak. Yağız telefonu masaya hızlıca atıp gerisin geri yaslandı.
"Ünal holdingin müdürü yurt dışına kaçmış." Dedi bir hışım. Elini saçlarının arasına götürerek gözlerini kapattı. Dilan şiddetle doğrulmuştu. "Ne! Bilge hanımın ortağı mı?"
Yağız yutkunarak başını salladı. "Başındaki genel müdürle mali müdürü şirketi hortumlayıp Litvanyaya kaçmışlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimin Oyunu
عاطفيةİstanbul'da yaşayan üç genç kızın aşk hikayesi. Bursa'dan gelen Selma,Mardin'den gelen Dilan ve Sinop'tan gelen Deniz beklenmedik bir anda birbirlerinin hayatlarına dahil olurlar. Ayrı evlerde yaşayan Dilan ve Deniz yaşanan olaylar sonucunda Selma'...