"Ee biz ne yapacağız?" Diye sordu Ateş. Hemencecik evden çıkmışlardı ama henüz arabaya bile binmemişlerdi. Dilan arabanın önünde beklerken Toprak ve Deniz diğer arabaya binip gittiler. "Bilmiyorum." Diye yanıtladı Dilan. Gerçekten de düşünmemişti. Ateş birşeyler düşünür gibi parmaklarını hafifçe kaputa vurmaya başladı. Sonra durup bir anda Dilan'a döndü. "Sen hiç Sellou yedin mi?"
"Ne u? " Diye sordu Dilan. Hayatında ilk defa duyuyordu bu kelimeyi. Ateş Dilan'ın şaşkın tepkisine kahkaha attı .Sonra elini havaya kaldırarak gel işareti yaptı. "Hadi o zaman gidelim." Dedi gülümseyerek.Yarım saat sonra Morocco adından bir yerin önünde durdular. "Burası da neresi?" Diye sordu Dilan. Dışarıdan oldukça betonumsu bir binanın önünde durmuşlardı. Yalnızca kapının üstü oval şekilde oyulmuştu ve birkaç sarmaşık Morocco yazısının yanından sarkıyordu. Arabadan henüz inmemişlerdi. Ateş gülümseyerek önce mekana sonra da Dilan'a baktı. Emniyet kemerini çıkartırken hala gülümsüyordu."Sana çok güzel bir tatlı deneteceğim." Dedi. Önce Ateş ardından da Dilan arabadan indi. Ateş kapıda bekleyen valeye anahtarı teslim ettikten sonra eliyle Dilan'a ilerlemesini işaret etti.
Başlarda karanlık ve dar bir yerden geçseler de ardından görünenler için değerdi. İçerisi binbir mozaik ışıkla aydınlatılmıştı. Tam ortada duran minik havuzun içinden sular dökülüyor ve ortama sakinlik veriyordu. Duvarlar özelikle beyaz boyanmıştı. İki katlı mekanın korkuluklarından onlarca sarmaşık sarkıyordu. İnsanlar küçüklü büyüklü masaların etrafına toplanmışlardı.
Her masada mavi beyaz kareli örtüler,onun da üstünde hasır suplalar duruyordu. Ateş bu sefer öne geçerek yukarı kata çıktı. Oradan yine küçük bir yerden geçerek daha ferah bir alana ulaştılar. Buranın üstü açıktı ve İstanbul manzarasına bakıyordu. Yine birkaç küçük masa ve sandalye koyulmuştu. Ama ortam öylesine sıcak döşenmişti ki insan kendini İstanbul'da değil Marakeşte zannedebilirdi. İçeriden yükselen etnik müzik Dilan'ın duygularını kabartıyordu. Sonunda Ateş köşede ki minik masalardan birine oturdu.
(Mekanda çalan şarkı mutlaka dinleyin)
Jamal Slitine/Hobbi Lak
https://youtu.be/qnAAA_5uLuI
"Burası ne kadar değişik bir yer böyle? Dışarıdan görsem tek başıma asla girmezdim." Dedi Dilan. Ateş gülümseyerek ellerini birleştirdi. "Emin ol ben de bilerek girmemiştim." Dedi. Bu sırada yabancı olduğu anlaşılan garson daha onlar sipariş vermeden iki küçük cam bardak ve gümüş servislikte nane çayı getirdi. Ateş gülümseyerek garsona döndü. "Shukran" Garson da karşılığında gülümseyerek işine geri döndü.
"O da neydi öyle?" Dedi Dilan şaşırarak. Ateş garsonun bıraktığı çayı bardaklara doldurmaya başlamıştı. "Sadece teşekkür ettim." Dedi. Doldurduğu bardağı Dilan'a uzattı. "Bu nedir?" Diye sordu Dilan. Cam bardağı eline alıp içindekini koklamaya başladı. "Nane çayı. Fas'ta çok meşhurdur. Her yemekten önce ve sonra içilebilir. Bizdeki normal çay gibi düşün. Ama bunu biraz daha özel kılan bir durum daha var." Dedi.
Dilan meraklanarak içeceğinden bir yudum almıştı. Gerçekten de nane çayıydı ama daha farklı bir aroma daha vardı içinde. Ayrıca normal nane çayından daha ferah ve daha hafifti. Ateş de çayından bir yudum aldıktan sonra konuşmaya devam etti. "Bu çayı özel kılan şey onu erkeklerin ikram etmesidir. Bu misafire ve karşındaki kişiye verdiğin değer anlamına gelir." Dedi. Birkaç yudumdan sonra aynı garson tekrar gelmişti. Bu sefer elinde menü vardı. Ateş ingilizce şekilde tatlılardan Sellou istedi.
On dakika sonra tatlı geldiğinde Ateş en komik anılarından birini anlatıyordu. "Her şey iyi güzel gidiyordu. Gezinin son gününün programı La Rache adında bir şehre uğramaktı. Dedim ya bizim rehber nane çayına pek alışkın olmadığından -e tabi üç gündür de ondan başka birşey içmediğimizden- dolayı karnını bozmuştu. Bu yüzden kendisi bizimle gelemeyince yerine başka birini gönderdi. Ama gelen rehberin ingilizcesi neredeyse hiç yok bizde de arapça yok. Neyse arkadaşımın çat pat fransızcası var ama o da iş görmüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimin Oyunu
Romansaİstanbul'da yaşayan üç genç kızın aşk hikayesi. Bursa'dan gelen Selma,Mardin'den gelen Dilan ve Sinop'tan gelen Deniz beklenmedik bir anda birbirlerinin hayatlarına dahil olurlar. Ayrı evlerde yaşayan Dilan ve Deniz yaşanan olaylar sonucunda Selma'...