sevgilim: eski gözlüklerin

292 48 39
                                    

  Harbi hayatlardı bizim yaşadığımız, ki zorluk nedir iyi öğrendik fakat uygulamada sıfır aldık. Karşımıza çıkan her insana inandık dolayısıyla hata yaptık. Tamam hata yapmak insana mahsus bir davranış ama biz o hatalardan hiç ders çıkarmadık. Bir evimiz vardı ama biz onu elde tutacak davranışlarda bulunmadık. Belki istedik ama denemedik. Sen bağırdın,kızdın ve kırdın ben ise sırtımı dönüp uyudum ya da gittim. Gittim ya bu son olur sandın ve senin kadar bende öyle zannettim. Son bir "Hoşçakal" dedim zannettim.

  "Oğul, insan öyle bir varlık ki olmayanı bile olur gibi görebilir. Dilimiz var ya o dilimiz, bazen istemediği çoğu şeyi söyler."

"Sen gitmişsin demek hiç söylemedi bana Minho, sadece iki sene önce bir salı günüydü herhalde, geldi bir vazo aldı, elinde de çiçekler vardı. O gün gözlüğünü düşürmüş bir daha gelirse verecektim ama gelmedi."

  Derin bir nefes daha aldı ihtiyar yaklaşık iki saattir burda seni konuşuyorduk.

"Aramadın mı hiç?"

"O beni arasın diye bekledim."

"Oğul seven bir kere bekler o da gidenin gelmesi için. Tereddüte yer yok seviyorsan Babil'de olsa bulacaksın."

"Baba-"

"Oğul, sevda sadece mutlulukları içermez. Minho sert bir mizaca sahipti fakat sen onu dengeliyordun."

"Baba ben Minhosuz yapamıyorum."

"Şans Oğul... Sen şansını kaybettin."

"Benim daha fazla diyecek lafım yok Oğul. Bu saatten sonra sen ve kalbin var sadece."

  Ben ve kalbim var işte. Ama laf geçiremiyorum içim içimi yiyor senin başka biriyle olduğun gerçeği.

"Minho'nun gözlüklerini alabilir miyim?"

İhtiyar hiç bir şey demeden kalktı ahşap raflarin ardına elini attı ve çıkardığı gözlük kutusuyla geldi yanıma. Avcumu açıp koydu deri kutuyu.

"Hatıralara elleme Hyunjin, bozma onları."

  Sadece gülümseyebildim. Ayağa kalkıp babaya sarıldım. Çay için teşekkür edip kalktım yerimden. Tekrar soğuğa çıktığımda burnumun ucu sızladı. Hava çok kararmadan evime gidebilirdim, küçük sırt çantam ve ben evimize gidebilirdik. Saatlerce evin içinde Minhoyu arayabilirdik.

  Dalıp gittiğimden farklı sokağa girmişim, senin iş yerinin önüne. Başımı çevirdim koca binadan. Seninle konuşmak istiyordum sana sarılıp dudaklarinda özgürlüğümü ve hayatımın her anını yeniden tatmak istiyordum ama vakti değildi. Koşarak uzaklaştım ordan beni görme diye. Evimize koşarak gittim. O merdivenleri koşarak çıktım. Ve kalbim her anında geriye adım atmak için çabaladı fakat durmadım ayakkabılarımı aceleyle çıkarıp adimladim evime. Sanki arkamdan koca yeşil bir canavar beni kovalıyormuş gibi hızla kapattım kapıyı. Sırtımı yasladım ve nefeslendim. Ciğerlerime dolan kokuya lanet ettim.

  Artık ne sen ne de ben kokuyordu bu ev. Ayakkabılarımı elime alıp küçük vestiyerimize koydum. Sessizce adımladım evimizin içinde, koridorun krem rengi duvarlarında gezindi ellerim. Parmak uçlarım sızladı dakikalarca öpüştüğümüz yerlere dokunmanın verdiği hisle. Derin bir çektim. Girişin hemen yanında dururdu odamız, kapalı kapıyı açtım.

o tarz bir adamsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin