başkasıyla üzdün, başkasını üzdüm

256 43 54
                                    

Yirmi sekizim.

Ve bizim sonumuz yakın. Hissediyorum fakat yediremiyorum. Yediğimiz bütün haltlar ortaya çıkacak biliyorum fakat dediğim gibi ben körüm. Gözüm gerçeklere kör ve ben sadece ütopyalarda yaşıyorum.

Gözlerim yavaşça aralandı. Tenime değen sıcak nefesle irkildim. Huzurlu bir huzursuzluk vardı içimde. Odamıza vuran ışık havanın tam aydinlanmadigini haber ederken gözlerimi aniden açtım.

"Siktir!"

Küfrüm dudaklarımdan o kadar sesli çıktı ki, aniden gözlerini açtın ve doğruldun. Elin çıplak omzumda aniden konumlandı. Beynim pelte kıvamında iken düşünmeye çalıştım.

"Siktir!"

Kollarımdan tutup çektin beni geri, yüzünü pek net göremesemde gözlerindeki endişenin yerini iyi biliyordum.

"Ne oldu?"

Elimdeki kolunu savurdum aniden. Bunun böyle olmaması gerekiyordu. Bizim sevismelerimizin sonu böyle olmazdı çünkü. Öpücüklerle uyanırdım ben, kabuslarla değil.

"Siktir Minho!"

"Siktir!"

Gözlerini gözlerime kenetlemeden önce yaktın yanı başımızda duran abajurun ışığını.

Ve ben senin gözlerine bakınca içimdeki depremin şiddetini farkediyorum. Yıkıp geçtiği beni farkediyorum. Sebep olduğum yıkıma bakıyorum. Ve daha iyi bakınca görüyorum ki. Yıkıp döken deprem benmişim.

"İyi misin ne oldu?"

Dilim bir anda lal oldu. Boğazıma dizilen bütün kelimeler zincirleme bir kaza ile birbirine girdi. Sertçe yutkundum. Gözlerimden bir damla yaş koptu. Ve o yaş benim sonumdu.

"Cevap versene?"

Ve sesin farklı geliyor. Derinlerden yankılanıyor beynime. Beyaz bir sayfanın içine damlamis çirkin bir mürekkep gibi hissettiriyor. En güzel manzarayı bozan binalara benziyor. Beni senden uzaklaştırmasi için gerekli her sebebi veriyor aslında.

Sıcak ellerin diken diken olmuş tenimden bileklerime iniyor, nazikçe tutuyorsun. İçeriye bir ışık vuruyor. Hangi lanet arabanın farı bilmiyorum. Ve dudaklarım küfretmekten başka hiç bir şey yapamıyor.

"Siktir!"

Bileklerimden kayıyor ellerin, aniden Yüzümde tutunuyor.

"Güzelim ne oldu?"

Kafamdaki o şeytanlar bir anda suretini bozuyor. Bir ayna misali kırılıyor suratın. Paramparça oluyorsun ve o parçalardan biri kalbime derince batıyor. Nefes alamıyorum.

"Sus!"

Uzunca çığlık attığımda elini yüzümden çekiyorsun.

"Sus lütfen Sus!"

"Hyu-"

"Sus dedim Sus!"

Kırpmaya korktuğum gozlerimden yaşlar devamlı akarken ellerim aniden saçlarımda duruyor. Hızla cekistirmeye başlıyorum. Kontrolü kaybettigimin farkındayım ve bu halde elimden hiç bir şey gelmiyor. Sadece bana bakıp dokunmaya çalışıyorsun. Saç diplerim acımaya başladığında dişlerimi deli gibi sıkıyorum ve ellerin yumruk halinde sıktığım ellerimi açmaya çalışıyor. Zor olsada başarıyorsun. Elimdeki siyah tutamlara bakakaliyorum.

"Mahvettik!"

Vücudumdaki kırmızı izleri gördükçe aynı kelimeyi sayiklamaya devam ediyorum.

"Kendine gel!" Bileklerimi sıkıca kavradığında acıyla inledim. Kelimelerimin sonu gelmeyince yatağa itip, sağ elinle ağzımı kapattın.

o tarz bir adamsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin