son iki yıldır yadırgıyorum,yerimi

295 53 23
                                    

 
Rüyaların anlamlarını seninle konuşurduk hep, çünkü ne zaman ilgimi çeken bir konu hakkında açılsa çenem, bilmesen bile deneyimlerin ile konuşmayı severdin. Ve ben ne zaman bir rüya görsem onu iyi veya kötü anlamlandırırdık.

  Ve sen şuan bana sıcak kollarınla sarılıyorsun ama farklı bir mekandayız, pek bizim evimize benzemiyor. Biraz fazla mı ışık var? Sende duyuyor musun? Bizi uyandırmaya çalışıyorlar.

"Hyunjin! Uyan artık!"

Gözlerimi hafifçe aralıyorum, ses senin sesin değil biliyorum. Ezberimde silinmeyecek bir tonu var çünkü.

 "Yerini mi yadırgadın? Sayıklıyordun."

 Hafif bir kıkırtı döküldü şiş dudaklarımdan.

  "Jeongin ben son iki senedir  yadırgıyorum yerimi."

 Dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini sıkıca yumdu. Başını iki yana sallayıp uzaklaştı benden. Dönerken de kahvaltının hazır olduğunu söyleyip gitti.

Çapaklı gözlerimle oynarken onayladım onu. Aynı kat planına sahip olduğundan bu bina, lavaboyu ezbere buldum. Ellerimi yüzümü güzelce yıkayıp paspal dedirtecek kadar solgun pijamalarımı çıkarıp basit birer tişört ve pantolon geçirdim üzerime. Ahşap mutfak dolaplarını ve fıstık yeşili duvarlara bir göz attım. Sonra ocağın başında yumurta kızartan Haerin ve belinden sarılmış kızın kulağına bir şeyler söyleyip, huylandıran Jeongin'e takıldı gözüm. İki yaş büyük olsamda Jeonginden, sanki kırk yaşındaymış hissini yaşatıyordu bana.

Gençliğimi bir noktada unuttuğumu biliyorum fakat o noktayı hala seçemiyorum.

"Gel, masaya geç Hyunjin."

 Dört kişilik masada en köşeye oturup sofrayı boş gözlerimle incelemeye başladım. Ve seftali reçeli, ne kadar igrendiğini hatırladım şeftali reçelinden. Güzelim meyveyi ziyan ettiklerini söylerdin ya, asla eve de almazdın. Bu yüzden tam beş yıl ağzıma sürmedim şeftali reçelini çünkü sen vardın, sensiz geçen iki sene dahi sürmedim inan.

 Jeonginde aynı zamanda karşıma oturup ağzına minik bir parça salatalık attı. Çok geçmeden elinde kızarmış yumurta ile Haerinde oturdu masaya. Önümdeki tabak hiç bir zaman fazla dolu olmadı, bilirsin sabahları karnımı çok doldurmayı sevmem. Yine yemedim pek bir şey.

  "Pek düzgün tanışamadık aslında. Nerden gelmiştin?"

"Busandaydım."

 "Ülkenin diğer ucu, vay be!"

 Neden geldiğimi biliyor gibiydi o yüzden herhangi bir soru sormadı bu konu hakkında. Jeongin bilmesi gereken detayları anlatmıştır diye umuyorum. Ve sonra suratıma öylece bakan arkadaşıma karşı konuşuyorum.

"Kahvaltıdan sonra emlakçıya uğrayacağım."

"Acele etme, burda kalabilirsin istediğin kadar." Haerin tam Jeonginlik biri diye geçirdim içimden.

"Öyle tabii ama nereden bulacaksın evi?"

"Çok uzağa gitmeyeceğim Jeongin, yaklaşık iki kat yukarınıza,sekizinci daireye."

 İçtiği çay boğazında kaldı Jeongin'in, biraz sakinleştikten sonra hızla ayağa kalktı.

"Saçmalıyorsun! öyle bir şey yapmayacaksın."

 Kafamı sağa sola sallıyorum, inadım konu sen ve evimiz olunca baş gösteriyor, boynuzlarımı tepemde hissediyorum.

"Ben evimi istiyorum."

o tarz bir adamsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin