dağı kar tutmuş, acılar susmuş, bu nasıl sevda?

265 45 98
                                    

Cem adrian-nereye gidiyorsun

Ozbi-bu nasıl sevda

Çocuk

Saatlerce sokakta oyunlar oynayan, ellerinde kalemleri önlerinde defterleri günlerinin yarısını okulda geçiren, babalarının onlara bisiklet sürmeyi öğrettiği, yazları en sevdikleri dondurmayı yemek için çığlık atan, oyun oynamak için kendilerini hırpalanayan insanoğlu. Onlar çocuktu.

  Normal şartlarda büyüyen çocuklar böyle yapardı en azından. Annelerinin saçlarını okşadığı onlara yeterdi başka hiç bir kapıda aranmazlardı o sevgiyi. Hiç kimseye ihtiyaç duymazlardı babasından başka. Güvenirdi onlara. Elinde çikolatası sokak sokak oyun oynardı çocuklar. Ben hariç. Hiç bir zaman aynı olamadım onlarla.

  Hep bir şeylere veda etmek zorunda kaldım. Ilık havanın altinda yağan karlara sevinemedim. Burnuma dolan kokularla gülümseyemedim. Ellerimdeki lekeleri geçirecek bir şey bulamadım. Saçlarımı tarayacak bir tarak bulamadım. Ya da saatler boyu oynayıp azar yiyecek bir aile bulamadım kendime.

  Simdi hissettiğim soğuk Hiç bir şey gibiydi. En sıcak günün içinde olsam bile tirtir titrerdim eminim çünkü kalbim teklerken aynı kalamazdim. Ağlardım.

  Ve ben çok arardım, seni aradığım gibi zamanı geldi onlarida aradım. İlk yanlışımız, belki de ilk günahım.

   Bir çocuğun ilk günahı.

  Sebep olduklarına aĝlayamayacak bir çocuktum ben. Göz yaşları tükenmiş, tıpkı kuraklaşmış bir nehir gibiydim.

   Yüzü yok hatırladıkça ellerimi titretir.

  Nefesim ağzımdan çıktığı gibi donuyor. Senden korkuyorum. Hayır bu sen değilsin bu annem. Kim bilmiyorum. Onu tanımıyorum. Hissettiğim tek şey korkum. Bir köşeye sığınmış aciz bedenim. Ağlamaktan başka hiç bir şey yapamadığım herhangi bir andan birisi bu. Karşımda beni sakinleştirmek yerine bana vuran bir kadın.

  Adı anne fakat onu sahiplenemiyorum. Elleri bana dokummaya çalıştıkça ben küçücük halimle karşında daha çok küçülüyorum. Soğukta,donda kalmış gibi titriyorum ve sesli sesli hıçkırıyorum. Kadın elindeki kanlara baka baka iç geçiriyor arada bir çığlık atıp bana tokat atacak gibi oluyor fakat duruyor, elleri şiddetle titriyor fakat kendini durduruyor. Ne o ne ben tek bir kelime edebiliyoruz. Onun gidişinin sadece ikinci günü. Onun yaptığını kendine yapmamak için beni izliyor. Saatlerce beraber ayrı köşelerde ağlayıp birbirimize bakıyoruz. O iç geçirip soğuk duvarlara kafasını vuruyor.

  Dizinin dibinde benim olmam gerekirken kahverenginin en çirkin halindeki o cam şişe duruyor. Sürekli yudumları alıp alıp, derin nefesler bırakıyor. Ve nefesi çıktığı gibi duman oluyor, o dumanın içinde kaybolacak gibi oluyorum. Karanlıktan korkma serüvenim burda başlıyor.

  "Başıma kaldın-"

  Yara bere içindeki ellerime bakıyorum, canım çok acıyor.

  "Seni başıma bıraktı-"

  "Sen bir piçsin-"

  "Keşke onun yerine sen ölseydin! Neden sen asmadın kendini!"

  Yedi yaşındaki bir çocuğa söylenecek en ağır sözleri sıralıyor anne adındaki kadın. Evlilik dışı doğmuş gayrimeşru bir çocuk var karşısında. Beni tekrar karşında görmenin şokunu yaşıyordu. Baba olarak adlandırılan adamın gözlerimin önünde kendini asmasini umursamadan bağırıyordu bana. Elleri çirkin alkol şişesini titrekce tutup bir yandan bana sallıyordu.

o tarz bir adamsın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin