Eğer Hoseok başka bir meslek seçecek olsaydı, evlilikle sektörüne girerdi. Bir planlayıcı, ya da düğünlerde şarkı söyleyen biri. Kısa bir süre için merak etti düğün dansçısı diye bir şey olup olmadığını.
"Belki de çiçekçi olurdum," dedi, yavaşça salladı başını düşünceli bir şekilde. Namjoon'un yanında hafifçe kıkırdadığını duydu ancak görmek için başını çevirmedi. "Muhteşem bir çiçekçi olamayacağımı mı düşünüyorsun?"
Namjoon bir kolunu Hoseok'un omuzlarına sardı. "Bence en iyisi olurdun. Ancak ufak bir problem olabilirdi."
Hoseok en sonunda erkek arkadaşına dönüp kaşlarını çattı. "Ne?"
"İnsanlar seni çiçeklerden ayırt edemeyebilirdi." Namjoon sırıttı, gamzeleri yanaklarında belirdi ve neredeyse anında başını öne eğdi kendi söylediği sözden utanarak.
Hoseok neşeli bir çığlık attı ve Namjoon'un yüzünü tutup yanaklarını sıktı. "Seni öpsem mi sana vursam mı bilemiyorum şu an."
"Yüzümü bıraksan nasıl olur?" diye bir öneride bulundu Namjoon, kelimeleri Hoseok'un tutuşu yüzünden mırıltı halinde çıkmıştı.
Hoseok tatsız bir şekilde yüzünü buruşturdu. "Ama bu kadar yağcı olduğun için cezalandırılman gerek. Düğünde olduğumuz için şanslısın. Seni affediyorum." Namjoon'un yanağını son kez patpatladı ellerini çekmeden önce. Başını çevirip bakışlarını tekrar masaya odaklamış, birlikte tuhaf bir şekilde oturan Yoongi ve Seokjin'i pis bir şekilde sırıtarak izlemeye devam etmişti.
"Hiç endişelenmiyor musun?" diye sordu Namjoon. Hoseok Namjoon'un dudaklarının bükülü olduğunu duyabiliyordu, çok fazla düşünüp pek bir şey yapmadığı zamanlarda olduğu gibi. Hoseok'un onu görüp, yakalayıp kanatlarının altına alması sürecinde geçen beş ay boyunca dudaklarını esir alan bükümün aynısıydı bu.
Hoseok içinde gözlerini devirmek için oluşan isteğe direndi, sırf düğüne olan saygısından ve "Yine o şeyi yapıyorsun." dedi.
"Ne şeyi?"
"Konuşmaları sanki biz tam ortasındaymışız gibi başlattığın ve benim ne hakkında konuştuğumuza dair bile hiçbir fikrimin olmadığı şeyi." Hoseok Namjoon'a bakmak için başını çevirdi ve tek kaşını kaldırdı. "O şey. Şu an yapıyorsun."
Namjoon'un kaşlarındaki çatık daha da derinleşti.
"Ne hakkında endişelenmem gerektiğini bilmiyorum," diye açıkladı Hoseok. "Çiçekçi şeyi mi? Sütümüz mü bitti? Bana saldırmak üzere olan zehirli bir sinek mi var? Dur, sonuncu ihtimalin üzerini çiz, bunu düşünmek bile istemiyorum." Titredi.
Namjoon yılan şeyi ile ilgili bir şey söylemek ister gibi göründü ancak konunun geçip gitmesine izin verdi ve onun yerine başıyla masayı işaret etti. "Yoongi hyung ve Seokjin hyung. Üç hafta falan çıktıktan sonra evlendiler. Seni ne bileyim," Namjoon durdu ve elleriyle geniş bir işaret yaptı, "gelecekleri hakkında endişeli değil misin?"
Hoseok omuz silkti. "Hayır."
"Yoongi hyung senin en yakın arkadaşın."
Hoseok işaret parmağını havaya kaldırdı. "Hyung yetişkin bir adam ve kendi kararlarını kendi verebilir."
"Büyük annesi onu mecbur bıraktı."
"Yine de bir tercih."
"Canları yanacak."
Hoseok kollarını önünde kavuşturdu. "Güzel."
Hoseok ona büyüyen gözleriyle baktı. "Güzel?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Gilded World | YOONJIN (Çeviri)
Fanfictionorijinal hikaye ao3'te @smiles tarafından yazılmıştır Jeon Seokjin'in genç kardeşinin yaklaşan, sevgisiz bir evliliğe gebe olan nişanını durdurmak için tam olarak dört haftası vardı. Buna bir son vermenin tek yolu ise Jeon ailesi için daha iyi, daha...