"Açık olmak adına söylüyorum," diye başladı Jeongguk konuşmaya, kollarını göğsünde kavuşturmuş ve masanın diğer tarafında oturan Yoongi'ye dik dik bakıyordu. "Gelmeyi kabul etmemin tek sebebi aç olmamdı."
Yoongi omuz silkti kaygısız bir şekilde, Jeongguk'un önündeki geniş kaseyi işaret etti. "O zaman ye."
Jeongguk ona baktı dikkatli bir şekilde. "Ve sırf bir kere hyungun arkasında durdun diye bu evliliği birden onaylıyorum sanma. Hala tamamen karşıyım."
Yoongi iç geçirdi. "Bunu sana kaç kere söylemem gerekiyor bilmiyorum çocuk, ama senin onayına ne ihtiyacım var ne de onu istiyorum."
"Gerçekten sinir bozucusun," dedi Jeongguk, gözleri kısılıydı.
"Sen de öyle," diye karşılık verdi Yoongi. Masadaki yiyeceği işaret etti tekrar. "Ama sana yine de yemek alıyorum, o yüzden ya ye ya da kalk git."
Jeongguk ona bir an için dik dik baktı ancak en sonunda kaşığına uzandı, yüzündeki ifade ağzına attığı ilk kaşıkla birlikte kendinden geçmiş bir hal almıştı.
Yoongi'nin dudakları bir sırıtışla yukarı kıvrıldı ve o da kendi çorbasından bir yudum almak için öne eğildi. Jeongguk'u yemek yerken izledi ve ilk kez olmasa da bu çocuğun biraz şirin olduğunu düşündü. Daha önce bunu fark etmemişti ancak onda Seokjin'in benzerliklerini görebiliyordu. Ağzından daha fazla şey söyleyen geniş gözler, Yoongi'nin kendisini odanın diğer ucuna atabileceğine emin olduğu geniş vücut, birbirleri hakkında diğeri mutlu olsun diye ölebilirmiş gibi konuşmaları. Yoongi keyifli bir şekilde gülümsedi ve mezeleri Jeongguk'un tarafına itti.
Jeongguk fark etmemiş gibi davrandı, mezelerden birine uzanırken Yoongi ile göz göze gelmemeye dikkat ediyordu. Yoongi gülmedi ancak bunun için de ciddi bir çaba harcadı.
Jeongguk yemeğini neredeyse bitirdiğinde, Yoongi en sonunda "Ailenin Seokjin'e nasıl davrandığını detaylı olarak bilmek istiyorum," dedi.
Jeongguk çiğnemeyi bıraktı ve ters bir şekilde Yoongi'ye baktı, çubuklarını masanın üzerine geri bıraktı homurdanarak. "Çıkarın olduğunu biliyordum."
Yoongi omuz silkti. "Hayatta hiçbir şey karşılıksız değildir."
Jeongguk burnundan üfledi ve kollarını göğsünde birleştirip oturduğu yerde geriye yaslandı. "Neden hyunga kendin sormuyorsun? Siz ikiniz çok yakın değil misiniz?"
"Biz 'yakın' değiliz, evliyiz." dedi Yoongi ve Jeongguk gözlerini devirdi. Yoongi iç geçirdi. "Herkesin içinde özellikle senin bilmen gerekir ki hyung bana hiçbir zaman her şeyi anlatmaz. Her şey sanki olduğundan daha iyiymiş gibi davranmaya bayılır."
Jeongguk kaşlarını çattı. "Ona ne zaman hyung demeye başladın?"
"Seni sinir etmek artık keyif vermemeye başladığında."
Jeongguk ona ters ters bakmaya devam etmiş ancak düşünceli bir şekilde kaşığını kaseye daldırmıştı yine de.
Yoongi dudaklarını büzdü ve yüzündeki ifadeyi duygusuz tuttu. "Neyse, ben hyunga sorarım o zaman. Bırakalım o anları yeniden yaşasın."
Jeongguk Yoongi'ye homurdandı. "İyi, ben sana anlatırım! En azından o zaman neden hyungun eşi olmaya uygun olmadığını anlarsın."
Yoongi omuz silkti ve eliyle Jeongguk'un devam etmesini işaret etti. "Hadi anlat bakalım hyungu ne kadar hak etmediğimi."
Jeongguk'un kaşları çatıldı ve kasesinde bitmemiş olan çorbaya dikti gözlerini. Yoongi sessiz kaldı onun kelimeleri bulmasını beklerken. En sonunda, Jeongguk yavaşça konuştu, "Jeon'lar beni aldığında gerçekten çok küçüktüm. Onları tanımıyordum. Babam onunla ilgili herhangi bir anım olmadan ölmüştü. Bildiğim tek şey annem, hyung, Jimin hyung ve binamızda yaşayan diğer teyzelerdi. Ailem bundan ibaretti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Gilded World | YOONJIN (Çeviri)
Fiksi Penggemarorijinal hikaye ao3'te @smiles tarafından yazılmıştır Jeon Seokjin'in genç kardeşinin yaklaşan, sevgisiz bir evliliğe gebe olan nişanını durdurmak için tam olarak dört haftası vardı. Buna bir son vermenin tek yolu ise Jeon ailesi için daha iyi, daha...