16. Bölüm: Beni İyileştir, Beni Öldür

45 9 14
                                    


Yoongi hayranlık dolu kısık bir ıslık sesi ve arkasından babasının "Buraya yaptığın şeye bayıldım." dediğini duydu.

Yoongi burnunu kırıştırarak durduğu yerden yukarı, kahve sehpasına baktı, sırtını koltuğa yaslamış ve bacaklarını uzatabildiği kadar masanın altına uzatarak gerdirmişti. Sağ eline yapıştırıcı bulaşmış, sol elindeki üç parmağıyla da bir fotoğrafı kaldırmıştı. Azıcık aklı olan birisinin de anlayacağı kadar bariz bir biçimde tam ağzını açıp yaptığı yerleşimi asla değiştirmeyeceğini söyleyecekti, ta ki, doğru ya, babasını görmezden geldiğini hatırlayana kadar. Birden bire dudaklarını sıkı sıkı kapattı ve babasına on yaşında bir çocuğun gönderebileceği en sert bakışı attı.

Babası bozulmamış, tembel tembel odaya girmişti. Elleri siyah kumaş pantolonunun üzerinde, başını Yoongi'nin önündeki sehpaya ve yere serdiği fotoğraf yığınına doğrulttu, "Vay be... İnanılmaz çığır açan bir çalışma... Yere serilen fotoğraflar. Modası geçmiş duvarlar." arsız bir biçimde sırıttı Yoongi'ye, "Bu yenilikçi yanın bana çekmiş."

Yoongi sert bir bakış attı, "Ben seninle konuşmuyorum." dedi ters bir biçimde, kelimeleri doğru ve dikkatli bir biçimde telaffuz ettiğinden emin de olarak.

Yoongi'nin babası anlayışlı bir biçimde salladı başını. "Aslında tam da şu an konuştun benimle."

Yoongi savunmacı bir biçimde duruşunu dikleştirdi. "Sadece seni görmezden geldiğimi bildiğinden emin olmak içindi o bir kere."

Babası ise hmmlayarak, ve yerdeki fotoğraflara basmamaya özen göstererek, sehpanın etrafında dolandı ve koltuğun üzerine oturdu. "E ama, yine konuştun..."

Yoongi sinirinden adeta tükürükler saçtı, babasına karşı bir kez daha kaybediyordu işte! Sıkı bir karşılık bulmayı denedi, babasının alaylarından bıktığını ve bunu durdurabilecek kadar büyük olduğunu gerçekten gösterecek bir şey. "Bundan sonra seninle konuşmayacağım." dedi Yoongi, o an aklına gelen tek şey bu olmuştu.

"Bu üçüncü" diyerek başını üzgün bir biçimde salladı babası. "sanırım bu dediğin asla gerçekleşmeyecek."

Yoongi dudaklarını büktü ve üffleyerek üzerinde çalıştığı projeye geri döndü, cevap vermemek için dudaklarını ısırmak zorunda kalmıştı. Babasını görmezden gelecekti. Babasını öyle görmezden gelecekti ki babası buna çok üzülecek ve kazanan Yoongi olacaktı.

"Ne yapıyorsun?" dedi babası, öne doğru eğilip fotoğraflara göz gezdirirken.

Yoongi oldukça titiz bir biçimde babasına cevap vermekten kaçındı, onun yerine, elindeki bir fotoğrafın arkasına dikkatli bir biçimde yapıştırıcı sürmeyi tercih etmişti. Fotoğrafa yeterince yapıştırıcı sürdüğünden emin olduğunda dikkatli bir biçimde parmak uçlarıyla tutarak ön yüzünü çevirdi, parmakları yapış yapış olmuştu.

"Aa, bu omzuna kurbağa koyduğum için ağladığın zamandı!" dedi babası fotoğrafa bakıp gülmeye devam ederken.

Yoongi kaşlarını çattı ve babasına kısa ama sert bir bakış atıp bakışlarını önündeki panoya çevirdi. Dikkatli. çok dikkatli bir biçimde arkası yapışkanlı fotoğrafı yerine yerleştirdi. Dümdüz olana dek bastırdı el ayalarıyla, her ne kadar babası dur durak bilmeden saçmalamaya devam etse de.

"Hey, hey Yoongi," dedi babası, parmaklarını Yoongi'nin başında ritim tutar gibi dolaştırırken, dokunuşu hafif ancak sinir bozucuydu. "Ne yapıyorsun?"

"Ödevimi yapıyorum." dedi Yoongi, her zaman olduğu gibi babasının karşısında pes etmişti. "Soy ağacı yapmam gerek İngilizce."

"Aa," dedi babası uzata uzata. Koltuktan kayarak yerde Yoongi'nin yanına oturdu ve sırıtarak "Havalı bir İngilizce isim verecek misin bana?" diye sordu.

A Gilded World | YOONJIN (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin