8. Bölüm: Noel'de Kar Yağacak Mı?

73 13 34
                                    

Taehyung'un olayı, ondan hoşlanmamanın neredeyse imkansız olmasıydı. Son derece sıradan şeyler için oldukça enerjik ve hevesliydi. Dışa dönük ve hoş karşılayan, Jimin'in söylediği ve ima ettiği her ama her şeyi yakalıyor, bundan düzinelerce konuşma konusu açmak için kullanıyordu. Jimin'in söylediği her kelime – yumuşakça, sessizce, zayıf ve kolayca göz ardı edilebilecek şekilde – Taehyung bunların hepsini dikkatli olarak dinliyor, onları öne çıkarıyor, detaylandırıyor, onlara ağırlık ve amaç veriyordu.

Bağımlılık yapıyordu Taehyung'un ona gülümseyişi, parlak ve cesur ve çılgın. Bağımlılık yapıyordu Taehyung'un onun ismini söyleyişi, derin ve gür ve coşkulu bir dua gibi. Bağımlılık yapıyordu Taehyung'un ona dokunuşu. Elleri geniş ve güçlüydü, ve dokunuşlarını seviyeli tutmak için her zaman dikkat ederdi. Jimin'in omzuna küçük bir pat, koluna kısa bir dokunuş, sırtını hafif bir okşayış. Arkadaşçaydı ve Jimin'in diğer arkadaşlarında deneyimlediği şeylerden fazlası değildi. Ancak yine de, her dokunuş bir anlığına da olsa o susturulmuş seslerin, sağlam ellerin, ağır nefeslerin ve Jimin'in istendiğine dair bir farkındalığın yaşandığı geceye dair hayalet bir anıyı taşıyordu.

Jimin keskin sınırlar belirlemesi gerektiğinin, Taehyung'la ne kadar zaman geçirdiğine dikkat etmesi gerektiğinin farkındaydı. Jimin'in bakmadığını düşündüğü zamanlarda Taehyung'un ona nasıl baktığını biliyordu. O zamanlarda, gözleri kocamandı ve Jimin'in çok iyi bildiği cinsten bir hasretle doluydu. Taehyung'un ona böyle düşmesine izin vermesi Jimin için doğru bir şey değildi.

Doğru değildi ancak bağımlılık yapıyordu.

Daha o ne olduğunu anlayamadan, Jimin Jeongguk'tan çok Taehyung'la zaman geçiriyordu. Öğle yemeği için buluşuyorlardı, Taehyung onu dans provasından sonra alıyordu, hafta sonlarını birlikte kütüphanede çalışarak geçiriyorlardı. Jimin hala anlamıyordu, Taehyung'un kendisinden neden bu kadar çok hoşlandığını. Ona sormuştu, ancak Taehyung omuz silkip bir insanın böyle bir şeyi açıklayamayacağını söylemişti.

"Bu ruhta yaşanan bir şey Jimin-ah," dedi Taehyung ciddi bir şekilde. "Kelimelerle ifade edemezsin öylece. Tamamen farklı bir dil bu."

Bir şekilde Jimin kendisine Taehyung'la birlikte sinemaya, parkta koşmaya, konsept bir kafede fazla pahalı pastalar yemeye ikna olmaya izin veriyordu. Bir şeye en son ne zaman sırf eğlencesine dahil olduğunu hatırlamıyordu bile. Ya çalışıyordu, ya provadaydı, ya kendini Jeongguk'un evine atıyor ve onun ramen dışında başka şeyler de yediğinden emin oluyordu. Taehyung Jimin'i daha önce yapmayı reddettiği şeyleri yapmasına ikna etme yeteneğine sahipti.

Mesela şu an, zaten üç defa okuduğu ders kitaplarını okumak yerine günün ortasında luna parktaydı. Garip bir histi bu, endişelerini bir süreliğine terk etmek, kendini bırakmak, bu kadar basit ve aptal bir şeyin eğlencesine varmaya müsaade etmek. Taehyung'ta onun içini rahatlatan, onu düşüncelerinden kopararak öylesine var olmasına izin veren bir şey vardı. Belki de bu yüzden Taehyung'un takılmak için yaptığı bütün davetleri kabul ediyordu.

"Ahh!" diye bağırdı Taehyung stresli bir şekilde, oyuncak makinesinde onuncu kez bir oyuncağı kazanamadıktan sonra. Heyecanlı bir şekilde Jimin'e dönüp cam kutuyu işaret etti. "Bu defa yaklaşmıştım, değil mi Jimin?1

Jimin gülümsedi ve başını iki yana salladı, öne doğru eğildi ve başını makineye yasladı, bu davranışı başını serinletmişti. "Yanından bile geçmedin." Taehyung'un abartılı bir şekilde büktüğü dudaklarına sırıttı.

"Bu makinelerin hileli olduğunu biliyorsun değil mi,1 dedi Taehyung onun yerine, makineden bir adım geri çekildi ve onu şüpheli bir şekilde gözlemledi. "Kimse kazanamaz, onlar da böyle böyle zengin oluyor. Dünya korkunç bir yer."

A Gilded World | YOONJIN (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin