Kitaplarımı elime alıp İngilizce sınıfına doğru ilerlemeye başladım. Birinin arkamdan bana çarpmasıyla kitaplarım pat diye yere yapıştı. Çok ses çıkarmıştı.
"Çok özür dilerim." Michael hızla eğilip kitaplarımı topladı ve bana uzattı. "Sen benim ingilizce sınıfımdasın." Bir süre düşündü. "Autumn. Evet. Saçların çok yakışmış. Ben de bir ara mora boyamıştım." Şimdiki saçlarını gösterdi gülümseyerek. Yeşillerdi.
"Hiçbiri pembe kadar iyi değil." Dedim bende gülerek.
" Evet. Bende çok sevmiştim. İngilizce dersin var değil mi?" Dedi elimdeki kitaplara bakarak.
"Evet."
"Birlikte gidelim mi?"
"Olur." Michael'in peşinde yürümeye başladığımda o da konuşmaya devam etti.
"Tatilden sonra bu kadar değişmen çok değişik. Nasıl başardın?" Değiştiğimi fark etmişti. Yeni olduğumu düşünmemişti.
"Hastalık durumundaydım. Kilo almam gerekiyordu. Sonra artık bedenime olan kıyafetler aldım. Ve saçlarımı renkli yapmayı istediğim için denemeye değer olduğunu düşündüm."
"Kesinlikle. Çok yakışmış."
Sınıfa girdiğinde arka sıraya ilerledim. O da yandaki sıraya oturmuştu.
Ders bittiğinde Michael ile sınıftan çıktık. Bahçeye kadar beraber yürüdük.
"Bizim çocuklarla tanışmak ister misin?" Dedi bizi izleyen Calum ve Luke'u göstererek.
Olumsuz anlamda kafamı salladım. "Belki daha sonra." Diyerek geçiştirdim.
"Bana Mike ya da Mikey diyebilirsin." Dediğinde ona gülümsedim ve gidişini izledim.