"Kimseye bir şey söylemedim. Söylemeyeceğim. En azından sen isteyene kadar. Sadece arkadaş olmaya geldim diyelim." Ashton yanıma geldiğinden beri sinirle onu izliyordum.
"Neden bunu daha önce bunu bana sormayı denemedin? Bunu istemediğimi çok kez belirtmiştim." Dişlerimin arasından konuştum.
"Sakin ol. Sadece küçük sevimli bir konuşma yapıyoruz. Mor saçlı kızı tanıyorum."
"Bugün Michael mor saçlı kızla tanıştı."
"Ne oldu?"
"Bana çarptı ve özür diledi. Aynı ingilizce sınıfında olduğumuzu ve adımı biliyordu. Renkli saçlarla ilgili konuştuk. O kadar."
"Michael'ın seni önceden fark etmiş olduğunu bilmiyordum. Hiç bahsetmedi."
"Çünkü bahsedilecek bir yanım yoktu."
Elini kaldırdı. "Tatlım..." Yanıma doğru gelen eline sinirle baktım.
"Sakın. Sakın elini yaklaştırma. İnsanların ne düşünmesini istiyorsun? Seninle flört ettiğimi mi? Sen benim abimsin. İkisinin de bilinmesini istemiyorum. Sadece..." Oturduğum yerden kalktım. "Sadece uzak dur. Eğer kendimi Calum'a yamamak olsaydı abim olduğunu saklamazdım. Ben sadece lanet olası normal bir liseli olmak istiyorum." Dedim ve hızla okuldan çıktım.